Apple’ın 1984 reklamının 30. yılı

1984’ün 1984 gibi olmamasının sebebi…

24 Ocak 2014… Apple’ın belki de en çok bilinen 1984 reklamının ardından, Macintosh’un satışa çıkışının 30. yıldönümü. Bu reklamı sanırım 1988 yılında arkadaşımın evinde, videodan seyrettim. Etkilenmiştim. Arkadaşlarım da etkilenmiş olmalıydı ki üst üste defalarca seyrettik.

Bugün, reklamın 30. yılında bu reklam hakkında birkaç satır yazmak zorunda hissettim kendimi.

George Orwell’in 1984 romanını kısaca hatırlayalım: Roman distopya tarzının en güzel örneklerinden biri. Ütopya hayalimizdeki güzel dünyayı anlatıyorsa distopya bunun tam zıttı, kötü bir geleceği ifade ediyor bize… Kitap bazı safdillerin sosyalizm karşıtı olmakla eleştirmesine rağmen aslında farklı bir düzlemin alegorisidir. Zaman ve mekandan bağımsız bir totaliter rejim eleştirisidir. Büyük Birader, sansür mekanizmaları, düşünce polisi… Bunlar insanlar ve rejimler varoldukça tepemizdeki Demokles kılıcıdır ve 1984 bunları ete kemiğe büründürüp herkesin anlayabileceği hale getirmiştir. Biraz Orwell’in hayatını okuyanlar bilir ki onun sosyalizmin dünyaya olması gerektiği gibi gelememesinin hayal kırıklığı yansımasıdır, hayvan çiftliğinin değişik bir bakış açısıdır. 1945 yılında insanlık tarihinin gördüğü en kötü savaşın arkasından fakirlik zamanlarında yakalandığı tüberkülozla kol kola hastane koridorlarında yazılmış bir romandır bu… Bu romanın dünyayı ne kadar değiştirdiğini görme fırsatı bulamadan, yayımlandıktan 6 ay sonra ölür Orwell.

Reklama gelecek olursak… Steve Jobs’un yaratıcılığının zirvesinde olduğu zamanlarda herkesi tektipleştirmeye çalışan bilgisayarların gri dünyasından kurtulma çabasını, Jobs’u takip edenler hatırlayacaktır. Jobs, IBM’i Büyük Birader olarak görmektedir. Amacı kişisel bilgisayar dünyasını IBM tahakkümünden kurtarmaktır. 1984 yılının Ocak sonunda çıkması planlanır bu devrimci bilgisayarın… ABD’nin en büyük reklam lansman tarihi Super Bowl karşılaşması devre arası hedeflenir.

Reklamın fikri her yönden dört dörtlük oturmaktadır gerçek hayatta olan şeylere… Griye boyanmış tekdüze hayatları olan insanlardan oluşan, düşünceleri kontrol edilmiş insanlar tasvir edilir. Kocaman bir ekranda Büyük Birader konuşmaktadır ve zavalı insanların beynini yıkamaktadır. O dünyadan olmayan kırmızı şortlu bir kadın, kendini takip eden polislerden kaçarak elindeki dev çekiçle koşarak içeri girer. Çekici sallar ve son cümlesi “we shall prevail” olan Büyük Birader’in ekranına atar. Ekran kıvılcımlar içinde aşağı inerken gri insanlarda bir uyanış görülür. Ekranda akan yazı şunu söyler bize: “24 Ocak’ta Apple Computer, sizlere Macintosh’u sunacak. Ve o zaman göreceksiniz 1984’ün 1984 gibi olmayacağını…”

Tüm zamanlar için çarpıcı bir reklamdır bu. Bundan etkilenmemek güçtür.

Bunun ardındaki motivasyonu, 1983 yılında Steve Jobs’un Apple çalışanlarına yaptığı bir konuşmada bulabilirsiniz:

“…1984 geldi. Görünen o ki IBM herşeyin sahibi olmak istiyor. Apple’ın IBM’in paraya doğru yaptığı bu koşunun önündeki tek umut olduğu hissediliyor. Kollarını açıp IBM’i kucaklayan dağıtıcılar da artık IBM’in geleceği kontrol etmeye çalışan bu egemenliğinden korkuyorlar. Sayıları gittikçe artan bir biçimde geleceğin özgürlük gücü olarak Apple’ı görüyorlar. IBM herşeyi istiyor ve silahlarını endüstriyi kontrol etmek için önünde kalan son engele çevirmiş durumda: Apple. Big Blue (IBM’in o zamanki bilgisayarının adı) tüm bilgisayar endüstrisine hükmedecek mi? Tüm bilgi çağına? George Orwell 1984 konusunda haklı mıydı?”

Apple çalışanları bu reklamı gördükten sonra 5 dakika boyunca hiç durmadan çığlıklar atarlar…

Reklam o zaman için inanılmaz bir bütçeyle, 900 bin dolara çekilir. 1 dakikalık bir reklam filmine verilen paranın ne kadar büyük olduğunu anlamak için o zamanlardan bir örnek verelim: 1984 yılında vizyona giren ve o zamanlar için çok büyük prodüksiyonlu olarak tanımlanan The Terminator filminin bütçesi 6.4 milyon dolardır. Reklamın yeterince geniş bir kitleye ulaşması için 1 milyon dolar daha harcanır.

Bir reklam bilişim tarihinin önemli bir mihenk taşı olabilir mi? Apple’ın 1984 reklamı, bu soruya verilmiş en net cevaptır.