BTK başkanı hiçbir zaman basından gelen eleştirilere sıcak bakamadı. Hep güzel bir şeyler yapmak istediğini söyleyip durdu, ama basının da aslında güzel bir şeyler düşünerek bunları söylemiş olabileceğini hesaba katmadı.
Bugün gazetelere yansıyan bir haber var: BTK internet filtresini SMS ile verecek diye… Tayfun Acarer’in konuyla ilgili açıklaması şöyle: “Tayfun Acarer, güvenli internete artık SMS’le abone olunabileceğini söyledi. İnternet servis sağlayıcılarının bu konuda alt yapı hazırlıklarının sürdüğünü anlatan Acerer, ‘Her vatandaş farklı SMS numaralarını kullanarak güvenli internete girecek.” dedi.
Acarer mutlaka hatırlar bundan birkaç hafta önce basınla birlikte yapılan bir buluşmada bizzat basın tarafından, hem de bizim tarafımızdan dile getirildi bu öneri. Hatta bu önerinin ardından acaba olabilir mi diye konuşuldu, olabileceği söylendi. Yani O hep eleştiri getiren basının bugün basına verilen demeçte çok büyük katkısı var.
Acarer bu arada kimin ne olduğunu, ne için varolduğunu anlamakta zorluk çekiyor. Diyor ki “basının ‘basınla uğraşmak bizim için zaman kaybı oldu. Güvenli interneti anlatmaktan ziyade güvenli internetin filtre olmadığını anlatmaya çalıştık. Kimse müşterinin operatörler arasında taşınmasına müdahale etmediği gibi, güvenli internete geçmeden dolayı kimse ‘Niye geçiyorsunuz güvenli internete’ diye bir soru sormuyor. Tamamen tüketici hakkıdır bu. İsteyen, kullanır isteyen kullanmaz. Profillerini kendisi belirler. Kullanıcını istemine göre, değişir. Özellikle anlamakta zorlandığım husus var. Kullanmaya başlamadan önce eleştiriler vardı. 22 Kasım’a kadar bu eleştirileri anlayabiliyordum, ama 22 Kasımdan sonra bu eleştirileri hiç anlamadım. 2 ay geçti. Hala benzer eleştirilerin olmasını anlamıyorum. Herkesi güvenli internete geçirecekler, şeklindeki eleştirileri hiç anlamıyorum.”
Evet anlaşılamayan noktaları hemen belki milyonuncu defa masanın üstüne yatıralım:
1. Basınla zaman kaybedilmez. Basına harcanan vakit aslında halkın algısına harcanan vakittir. Basın uzaydan gelmez, halkın içinden çıkar. Basının söylediği herşey aslınad halkın söylediği şeylerdir. Bu anlamda basına laf yetiştireceğiz diye vakit kaybettik demek, halka bir şeyler anlatmak için vakit kaybettik gibi yanlış bir yere gider. Kurumun tepe yönetimi sözlerine dikkat etmeli, maksadını aşmamalıdır.
2. Nasıl kimsenin BTK’nın manevi şahsına hakaret etmemesi gerektiği gibi internetin manevi şahsına hakaret etmek de kimsenin haddi değildir. İnterneti güvensiz bir yer olarak tanımlamak bilişimle kalkınmayı planlayan ülkeye yapılacak bir ihanettir. O güvenli internet lafının bir an önce değişmesi gerekmektedir.
3. İnternet, mevcut düzede patlasak da çatlasak da sansürlüdür. Biz yaşımıza göre görmemiz gereken siteleri göremiyorsak, bunun için de 1920’lerde yapılmış kanunların arkasına sığınıyorsak, ya biz açmak istiyoruz ama ne yapalım kanunlar izin vermiyor diyorsak ve 30 binin üstünde siteyi kapattıysak her harfinin hakettiği biçimde sansürlüyüz işte. Bunun tartışacak bir şeyi yok. Güvenli internet adı verilen paketlerin sansür barındırmaması, bizim sansürlü internete girmediğimiz anlamına gelmez.
4. İnternet üstünde çıplaklık bizim mezhebimize uymayabilir. Bizim peşinden koştuğumuz dini vecibelere ters düşebilir bunları görmek. Ama bizim dünyaya bakışımıza ters diye bunlar interneti güvensiz yapmaz.