Herkese “bu gazeteler niye böyle, içerik niye istendiği gibi çıkmıyor, niye şunu bunu araştırmıyorlar” demek kolay geliyor. Şimdi genel teknoloji dünyasının birer adım dışına çıkarak aslında bu olayların okurun görmediği tarafını TKNLJ formatında açıklamasını getireyim…
- Gazeteciler, sanılanın aksine fotosentez ile yaşamazlar. Paraya ihtiyaçları vardır. Çocuk okuturlar, akşam ekmek alırlar, doktora filan giderler.
- Gazeteciler Türkiye dışı ülkelerde, yarattıkları içeriğin medyalarına getirdiği kullanıcı kitlesinden para kazanırlar. Bizde ise şirketlerin kendilerine bahşettiği reklamları kaybetmemek için yaşarlar. Bu yüzden reklam aldıkları ürünleri beğenmek, kötülememek, rakibi çok anlatmamak gibi değer kayması yaşarlar. TKNLJ gibi reklam almama manyaklığını yaşamıyorsanız kurulmuş bu düzene karşı direnmeniz çok zordur.
- Diyelim ki size reklam vermeye karar verdi bir kurum. Bunun için reklam departmanlarıyla konuşur. Reklam departmanları, reklam ajanslarıyla konuşur. Reklam ajansları belli başlı bazı sitelere giderler ve oralarda daha çok kaliteli içeriğe değil daha çok kellenin toplandığı alanlara bakarlar. Daha çok insanın durduğu yer daha iyi yer midir bunun tartışmasını ayrıca yapalım.
- Reklam ajansları sizin sitenize reklam koymak için şirketlerden para alır, ama bununla da bitmez: Bir de üstüne sizden de para ister. Buna ajans komisyonu denir. Bunun bir diğer adı geri ödeme olarak da tanımlayabileceğimiz risturn kelimesiyle anlatılır. Ama aslında bunun adı bildiğiniz hanutçuluktur. Emeklerinin karşılığını zaten aldıkları halde bir de sizden para alırlar. Bunun adı rüşvettir. Eğer sen bana rüşvet vermezsen ben de sana reklam getirmem demektedir ajanslar. Gerçekten de onlara bu haracı ödemezseniz bir sonraki reklam dağıtımında sizi es geçerler. Rüşvet vermezseniz hiç gelmezler.
- Şirketlerden çıkan her 20 birim reklam parasının sadece 4.5 birimi gazeteciye ulaşır. Geriye kalan, hanutçular arasında paylaşılır. Bu yüzden gazeteciler sürünürken ajanslar en lüks semtte kocaman aynalı ofislerde yaşar.
- Böyle baktığınızda gazeteci daha çok çalışmak, daha az kendini geliştirmek için kendine zaman ayırmak, araştırıp daha büyük haberler çıkarmak için ortam bulamamak durumunda kalır.
- Büyük şirketlerin yöneticileri yitip gitmesine üzülür gözükür. Şirketlerinden direkt ödeme yapmak şansları varken narin kolları yorulmasın diye ajanslarla çalışmayı seçerler. “Aaa benim bundan gerçekten haberim yoktuuuu” diyen şirketin sorumlu müdürlerinin kaypak yalancılar olduğunu size net bir biçimde söyleyebilirim. Çünkü herkes bunu bilir ama bilmiyor gözükür.
Basın göz göre göre elinizden kayıp gidiyor. Ama şirketlerin umurunda değil. Sivil toplum kuruluşlarının umurunda değil. Kusura bakmayın ama kaliteli içerik arayışında olmayan okurların da umurunda değil. “Yaaa öyle demee benim umurumdaaa” diyenler de interneti sadece ders için kullandığını, televizyonda sadece belgesel kanallarını seyrettiğini söyleyenler gibi.
Haydi dağılın şimdi…