Siyaset meydanı eskiden ne güzeldi. Ne kadar entelektüel konular getirirdi gündeme. Ne kadar güzel insanları tartıştırırdı. Bu program sayesinde ülkenin akil insanlarını tanıyıp kucakladık. Fikirlerinden faydalandık. Benim gibi gazeteciler buradan haberler çıkardı.
Bu hafta Ali Kırca, aslında eski programları gibi yayınlar yapamadığını, bundan sonra da yapamayacağını kanıtlar nitelikte bir program yaptı. Sosyal medyayı tartışacaktı. Açılış gazetelerin haberlerinin çalınmasıyla başlayınca zaten tuhaf bir ortam oluştu. Ben o tarzda programlara çağrılabilir biri değilim. Zaten oraya çağrılı insanların zeka seviyesi ve birikimlerine de erişemem. O yüzden ben tek etkin olduğum yerden, kendi sitemden yazabilirim.
O yazmayı da halkımın kolay okuması için başlıklar halinde yapayım, olsun bitsin:
- Bundan yaklaşık 16 yıl önce Milliyeti internete sokan ekibin başındaydım. O zaman tek ve gerçek derdimiz, gazeteye ulaşması mümkün olmayan insanların gazete okumasıydı. İnsanlar buna gerçekten de çok güzel tepki verdiler. O zaman derdimiz reklam vs. bile değildi. Hatta o yılların ilk reklamını biz gazeteye koyduğumuzda bunu bile bir sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirdik. O zaman bunu anlayabilecek kimse de yoktu.
- Gazeteler bizim haberlerimizi çalıyorlar diyor. Bir kesim çalmıyoruz alıntılıyoruz diyor. Ben gazeteciyim. Her iki tarafı da çok iyi biliyorum. Onlar gibi göbeğinden bağlı ya da prestij stresinde bir adam da değilim. Yanlışımı kabul ederim, doğruyu kendimi denetime sokmadan söylerim: Gazeteler de internet sitesi de ajans haberleri kanalıyla çıkıyor. Bir bakın gazetelere ve sitelere. Hep aynı haber. Atlatma yok, farklı olma stresi yok. Eskiden gazetenin içinde 20 kişilik özel haber kadrosu olurdu. Şimdi 20’nin altında gazeteciyle çıkan yayınlar var. Hayır öyle değil diyecek babayiğidi bekliyorum.
- Alıntı – Çalıntı… Bunların arasında çok fark yok. Haber aslında çoğu zaman bir cümledir. “Hatay’a bomba düştü”dür haber, ondan sonrası laf salatasıdır. Bunu ilk söyleyen habercidir, üstüne farklı bir unsur koyan başka bir habercidir. Milliyet’in haberine göre Hatay’a bomba düştü değildir. Haberin tamamını almış olsa da olmasa da… İnternet siteleri böylesi bir durumda ancak yorum katabilir.
- Vatandaş gazeteciliği… Olmaz bir konu. Vatandaş habercilik yapmaz. Haber verir. “Bugün kardeşin beni aradı” diyen anneniz gazeteci değildir. Trafik kazasını cebinin kamerasına kaydeden abla kameraman değildir. Öyle olmaz…
- Ben okuma yaptığınız siteyi bu yüzden dönüştürdüm. Haber sitesinden yorum sitesine çevirdim. Çünkü benim habercilerle atabileceğim bir aşık yok. Bunu en azından tek başıma yapamam. Ama ben bir gazeteciyim. Haber olarak çıkardığım şeylere kendi yorumumu katarım. Siteden göreceksiniz kamuya malolmuş ve artık ilk gösterim bedelini kaybetmiş bilgiye o kaynakların katamadığı yorumu koyuyorum. Bu tarzın gelecekte bir değeri olacak. Ben görebilecek miyim bilmiyorum.
- Gazetelerin hepsinin yekleştiği, hepsinin tek bir bakış açısına saip sermayeye yakınlaştığı dönemde alternatif medyanın da bu kadar geride kalmasını anlamak mümkün değil. Alternatif medya akımının doğmaması için önemli adımların atıldığını da görüyorum ki gazetelerin benim haberlerime dokunma demesi de bunu kapsıyor. Bunu bu bakış açısıyla değerlendirmek sizler için birçok şeyi daha da aydınlatacaktır.
- İnternet basınına reklam aktarılmıyor. Çünkü internete reklam veren insanlar niteliğe değil niceliğe önem vermektedir. Nicelik için daha çok yatırım gerekmektedir. Daha çok yatırım bağımlılık gerektirmektedir. Sermaye ya da baskın bakış açısı şu anda nitelikli içeriği kucağa oturtmuş oynatmaktadır.
- Biz herşeyi kahvehane olarak anlıyoruz. Sosyal medya kahvehanedir. Ama kahvehane aslında Agoradır. Herkesin sesi ve görüşleri vardır. Paylaşım vardır. Paylaşım için haber olması gerekmez her zaman. Yunan medeniyeti agoralara insanların sığdırılamaması yüzünden dağılmıştır. Sosyal medyayı kahvehane olarak algılayan ibişlerin bunu göz önünde bulundurması grekmektedir.
- Son olarak… Halkımız okumuyor. Haberi hiç okumuyor. 140 karakterin bile hepsini okumaya üşeniyor. Bu halka nasıl bilgi ulaştıracaksınız? Muamma…