Google bu ülkenin en ilginç vakalarından biri. Yollar onunla ayrılıyor, sonra kesişiyor, sonra tekrar ayrılıyor ve tekrar kesişiyor. Şöyle bir geçmişimize bakalım ki bugün gerçekleştirilen ve bugünün bence en önemli toplantısı olmayan çadır etkinliği daha iyi anlaşılsın…

Google bu ülkeye gelince hepimiz bayram ettik. Hele hele arayüzünü ilk kez Türkçeye çevirdiğinde neredeyse zil takıp oynayacaktık. O zamanki bakış açımız ve internet kullanıcı sıyımızla gördüğümüz oydu ki Google Türkiye’ye yatırım yapıyordu. Sonra çıkardığı hizmetleri gecikmeli olarak Türkiye’ye getirmesini hiç yadırgamadık. Sevmiştik bir kez onu. Giderek artan kullanıcı sayımızla Google için de önemli bir pazar olduk. Hele hele reklam ajanslarımızın Google’ı bir mecra olarak değerlendirmeye başlamasıyla kesinlikle en sevdiği ülkelerin başında gelmeye başladık.

Ama sonra birçok sorun çıkmaya başladı Türkiye’nin yaşadığı “filtresel dönüşüm” kapsamında. Biz hep istedik ki bizim yakından takip edip dinlediğimiz Google bizi de dinlesin… Bunun için önce güzel güzel, ardından sert sert konuşmaya başladık onun hakkında. O bizi duymadı. Bir başka deyişle dinlemedi aslında. Çünkü Google için bu gibi konular tartışmaya açık değildi. Neden? Çünkü o şirket, her evrensel şirket gibi ülkelerin hassasiyetleriyle değil, konuşma özgürlüğünün gücüyle bugünlere gelmişti. İnsan haklarına aykırı, antisemit söylemler olmadığı sürece arama koşullarında değişikliğe gitmiyor, hiçbir bilgiyi saklamıyordu.

Biz ne yaptık? “Madem bize hakaret gibi gelen söylemleri kapatmıyorsun o zaman biz seni kapatırız” dedik ve o zamanlar dünyanın en önemli video gösterim ağının beline baltayı vurarak kestik. Dünyaya rezil olmamız bir yana, “Google da kim oluyormuş” söylemleriyle aslında kendimizi de yalanlamış olduk. Sonra Allah’tan birkaç akıllı insan çıktı ve katakulli yaptı da Atatürk’e hakaret içeren filmlerin arkasındaki müziklerin telif hakkı bizde diyerek şeytanın aklına gelmeyecek bir yöntemle videoları kaldırttı, Youtube’u açtırdı. Böylece ne Google geri adım attı, ne de biz. Kimsenin egosuna zeval gelmedi. Tarihe de bundan 30 sene sonrakiler için oldukça komik bir söylem bıraktık.

Ama devlet erkanı hızını alamamıştı. Bu şirketin vergi vermemesine taktı. Bu konuda oldukça fazla konuşarak hem kendilerine hem de ülkeye yakışmayacak söylemler ürettiler. Ancak sonrasında ülkeye gelen Google CEO’su birşeyler söyledi, sonra Cumhurbaşkanımız onlara iade-i ziyarette bulundu. Android’i Fatih projesinin tek işletim sistemi ilan ettikten sonra ortada çok da sorun kalmadı sanki.

Bugün Google çadır kurup içine bakan ve devlet erkanını davet etti. BTK başkanı davetli olduğu ve birebir konusu olan uluslararası fiber konsorsiyumu toplantısına önce katılacağım deyip sonra ekerek Google çadırına gitti. Bakın neler dediler:

Big Tent gibi küresel bir toplantının Türkiye’de yapılmasından mutluluk duyduğunu ifade eden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’de internet kullanımının yüzde 1.500 arttığını belirterek, “Artık yeni nesil çok hızlı bir şekilde internete adapte oluyor, benim torunum benden iyi beceriyor. Bilgiyi sakınmanın değil, paylaşmanın zamanı. Türkiye’de her geçen gün internet trafiği artıyor, sıkışmaması için yatırımlarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

Hangi bilgiyi paylaşmaktan bahsediyor bakanımız? Muhafazakar görüşe, seçmen kitlesine aykırı olmayan görüşleri… Türkiye’de internetin sıkışmaması için devlet ne yatırım yapıyor? Tabii ki hiç. Çünkü yatırımları özel şirketler yapıyor. Türk Telekom ve Turkcell Superonline. Devlet bu konuda ne yapıyor? Fahiş fiyat isteyen belediyelere ne yapıyorsunuz bile diyemiyor. Ama lafa gelince yapıyoruz deniyor. Güzel bir bakış açısı.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer, Türkiye’de 19.4 milyon fiili abone bulunduğunu ve yıl sonuna kadar bu rakamın artmasını beklediklerini kaydetti. Acarer, “Türkiye’de toplam 55 milyon internet kullanıcısı var. İnternet penetrasyonu ise yüzde 62. Ayda ortalama internet kullanma saati dünyada yüzde 24 iken Avrupa’da yüzde 26. Türkiye’de ise bu oran ayda ortalama 27 saat, yani Avrupa ortalamasının üstündeyiz” dedi.

Acarer bu rakamları verirken sabit hattaki duraklamadan bahsetmiyor. Mobildeki hız sabiti de yanında taşıyor. Türkiye’de ilk kez sabit hat kullanımı durağana geçti. Fiber yatırımlar her nasılsa bir türlü ilerlemiyor. Sene başından bu yana okuyan yazan gazeteciler görecekler ki şirketlerin kullanıcı sayılarındaki artış çok da hoş değil. Gidilen potansiyel evlerin sayısı da eskisi gibi artmıyor. 81 ile ulaştığı söylenen fiber dağılımı ülke gerçeklerini yansıtmıyor. Mevcut internetin 8 megabite kadar olması, genişbant internet deyince bunun içine 4 megabitlerin de sokulması  aslında bizi korkutması gereken bir söylem… İnternet kullanımındaki saatimizin yüksek olması doğal çünkü biz onlardan daha çok bekliyoruz verilerin gelmesini…

Google ile bugün yapılan buluşma bakalım yarından sonra internet ortamımıza nasıl yansıyacak, hep birlikte göreceğiz…