Binali Yıldırım eleştirmiyor “E”leştiriyor

Binali Yıldırım, Abant’ta yapılan toplantıda birbirinden ilginç bilgileri Anayasa ile ilgili görüşlerini paylaştı. Bir şeyler yapmaya çok istekli gözüküyor ama onun için Anayasa değişikliklerinin içinde bilişim olsun olmasın yapılması daha önemli gözüküyor. Yaptığı konuşmanın dökümü şöyle:

Yeni anayasada haberleşme özgürlüğü haberleşmenin gizliliği, insanların özel yaşamlarının teminat altına alınması ve insanların bilgi edinmesinin önünde engel bırakılmaması gibi en temel vatandaşlık haklarının yeni anayasada nasıl yer alacağını değerlendirme altına alıyoruz.

Konu çok özel görülebilir ancak dünyanın gidişatına baktığımızda artık her şeyin bilişimle iletişimle iç içe olduğunu görüyoruz. Bize hep aile tanımı ana baba çocuklar diye öğretilirdi. Şimdi buna bir birey daha dahil oldu: İnternet. Yola bu noktadan çıktığımızda yeni aile bireyimizin yaşamımızın her kesimini önemli ölçüde etkilediğini görüyoruz. Alışkanlıklarımızı, iş yapma şeklimizi birbirimizle başka ailelerle ilişkilerimizi yeniden düzenleme ihtiyacını ortaya koydu.

Gerçek hayatın dışında sanal hayat, 24 saatlik bir günden bahsediyoruz. Kapalı aile sisteminden küresel bir aileye her an haberleşmekte iş yapmakta olduğu bir dünyaya geçiyoruz. Bu denli toplumsal yaşamı etkileyip ezberleri bozan internet dediğimiz iletişim aracı mutlaka yeni anayasada kendine yer bulmalı diye düşünüyorum.

Birçok anayasada posta telgraf ve telefon gibi haberleşmelere atıfta bulunmakla beraber internet üstünden haberleşmelere yer verilmemektedir. Bunun sebebi anlaşılabilir: Bu anayasalar toplumsal bireysel yaşamın bizi bu denli etkilemediği bir dönemde yapıldı.
Hazır TC bu kadar yeni bir anayasa yaparken mutlaka iletişim araçlarındaki bu gelişmeyi dikkate almalı, yeni kavramları bir şekilde anayasasına koymalı.

Esasında Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonraki ilk anayasasını hemen ardından 406 sayısı telgraf ve Telekom kanunu çıkardı. Bu kanun çok kapsamlı ve 2008 yılına kadar ülkenin iletişim ve haberleşmesini her türlü muhaberesini başarıyla sağladı. Ancak dünyadaki değişimler bu kanunun da değişmesini zorunlu hale getirdi.

Tamamen tekel olarak yürütülen haberleşme hizmetleri 1990’lı yılların başından itibaren GSM’in hayatımıza girip internetin yaygınlaşmasıyla birlikte serbestleşme sürecini de beraber getirdi.

İlk serbestleşme sürecini 2000 yılında telekomünikasyon kuruluşunun kurulumuyla sağladık. Sonra Telekom ve haberleşme kanunuyla birlikte düzenlemeler yaptık. Böylece sektör tamamen serbestleşti. Bu gelişmeleri dikkate aldığımızda biz anayasadan önce anayasayı esas alan gelişmeleri dikkate alacak temel yasalardaki düzenlemeleri birer birer gerçekleştirdik. Türk Ceza Kanunu, Borçlar kanunu, elektronik haberleşmelerin düzenlenmesiyle ilgili kanun… Bunlar toplumsal ihtiyaçların bizi düzenleme yapmaya zorladığını gösteriyor. Eğer bu düzenlemeyi yapamazsak sektörün gelişmesine, gerek ticaret ve beşeriyet ve cezai hukukta toplumsal ihtiyacı karşılamakta zorlanırdık. Bunları yaparken vatandaş devlet ilişkilerini düzenleyen anayasada kapsamlı bir şey yapamadık. Halen 80 darbesinden sonra hayatımıza giren bütün kesimlerin memnuniyetsizliğini ifade ettiği anayasayla yaşamak mecburiyetindeyiz. Birçok değişiklik yapıldı ama bunlar yurt içi ve dışında tıkandığımız anlarda yaptığımız değişikliklerdi.

Şimdi yeni anayasanın toplumsal bütün talepleri, vatandaş devlet ilişkilerini vatandaşların kendi aralarındaki ilişkilerini doğru şekilde yapmanın zamanı gelmiştir. 12 Haziran seçimlerinden önce bütün partiler seçim kampanyalarında yeni anayasayı vaatlerinin en başına almıştı. Bu da toplumsal anlamda tam bir mutabakat olduğunun tam bir göstergesiydi. Bunu esas alarak oluşan parlamento yapısında yüzde 90lardaki temsiliyetle çok tarihi bir görev düşüyor. Bu ülkeye yaraşır, geleceği teminat altına alacak bir anayasa kazandırılmalıdır. Herkesin gayreti bunun içindir.

Bu yüzden meclis bakanımız teker teker tüm kesimleri dolaşıp teker teker talepleri görüş ve önerileri almıştır. Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar vatandaştan görüş ve öneriler gelmiştir. Yeni değişikliklerde ICT’nin önemi çok büyük olacaktır. eDevlet, eticaret eeğitim uygulamaları bize zaman kazandıracaktır. Eskiden eleştiriyorduk şimdi “e”leştiriyoruz.

Birçok ülkede haberleşme temel hak ve ödevler başlığında düzenleniyor. Bizde de böyle mevcut anayasanın 22. Maddesinde benzer ama kısa bir düzenleme var. Ortaya çıkan ihtiyaçları dikkate alarak bazı ilave düzenlemelere yer vermek gerekir diye düşünüyoruz. Bunu yaparken her şeyden önce kişilerin her türlü mahremiyeti teminat altına alınmalı. Konut güvenliği sağlanmalı. Suçüstü halleri dışında konuların mahremiyeti sağlanmalı. Posta telgraf telefon ve internetin gizliliği teminat altına alınmalı. Fikir düşünce ve ifade hakkı bilgi iletişimi araçlarıyla yapılıyor. Bu hakların da teminat altına alınması gerekiyor. Burada mutlaka kısıtlama da olacak. Modern anayasalarda da görüyoruz bütün özgürlük alanları düzenlenirken yaygın olmamak kaydıyla kısıtlamalar da olabiliyor.

Hukuktaki temel kural hürriyetlerin sınırı başkasının hürriyetinin başladığı yerde bitmesidir. Bu temel ilkeyi ihlal etmeden kişilerin mahrem bilgileri anayasada korunması lazım. Bugün aklımıza gelmeyen birçok yeni iletişim araçları önümüzdeki yıllarda olacak. İletişim şekilleri bugün bildiğimizin dışına çıkacak. Eskiden ses gelirdi, şimdi ses toplam iletişimin yüzde 10’u bile değil belki de önemsiz hale gelecek. Yapılacak düzenlemeler belli altyapı türlerini tanımlamadan önümüzdeki yıllardaki ihtiyaçları karşılayacak genellikte olmalıdır diye düşünüyorum.