Bir oksimoron örneği: Nokia Türk baz istasyonu üretecek

nokia-18-03-2016-5

Çok enteresan başlangıcı olan bir basın bülteni geldi bugün. Bülten şöyle başlıyor:

Türkiye’nin lider iletişim ve eğlence teknolojileri şirketi Türk Telekom, Türkiye’de ilk kez Nokia tarafından üretilecek olan mobil iletişim donanımını kullanarak, yerli üretime destek vermeye devam edecek.

Müthiş bir mizah olarak düşündüm bunu. Evet en sonunda mizahi içeriğe sahip basın bültenleri de bizimle paylaşılmaya başlandı dedim. Ama değildi. Bülten tamamen ciddiydi.

Gerçekten de adı Nokia olan bir Kuzey Avrupa firması, Türk baz istasyonu üreteceğini dile getirmişti.

 

Ne üretecekti peki? Yine bültenden bakalım:

Türk Telekom’a özel olarak Nokia’nın Çorlu’da yapacağı üretim, baz istasyonunun sinyal üreten sistem modülü, yani baz istasyonunun beyni olan “baseband” üretimini kapsayacak. Baseband ekipmanı sinyal üretiminin yanı sıra, arama kontrollerini sağlayan ana ekipman olarak da biliniyor. Bu nedenle mobil iletişim teknolojisinin belkemiği olan baz istasyonlarının en önemli parçalarından biri de bu anlaşma çerçevesinde “yerli üretim” olarak Türkiye’de üretilecek ve ilk olarak Türk Telekom tarafından kullanılacak. Anlaşma çerçevesinde Nokia, Türk Telekom’un hali hazırdaki GSM şebekelerini de yükseltecek ve Türk Telekom’un müşterilerine sunacağı 4.5G hizmetine de katkı sağlayacak.

Türk Dil Kurumu oksimoron kelimesi için şu tanımı kullanmış: İki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması… Bizim konumuz için çok uyumlu bir kelime: bir yabancı firma Türk malı üretecek.

Bunu isteyen herkesle günler boyu tartışabilirim: Bir ürün Türkiye toprakları içinde üretilince Türk mü oluyor? Mesela Renault Türk mü? Ford? İnsanların bir şekilde buna inanmış olmasına inanamıyorum. Eser miktarda parça getirip Türk sınırları içinde birleştirince Türk mü oluyor yaptığımız iş?

Benim en çok canımı yakan şeylerden biri BTK başkanının da bu toplantıya katılmış olması ve üretimi Türk olarak tanımlamayı başarması. Demiş ki Fatih Sayan: “Yerli üretim, yerli tedarik, yerli Ar-Ge personeli istihdamı ve Ar-Ge faaliyetleri ile ilgili hedefleri 4.5G yetkilendirmesinde bir adım daha ileriye taşıdık. İşletmecilere yerli tedarik koşulu getirdik. Haberleşme sistemlerinin özgün olarak yurt içinde tasarlanması, donanım ve yazılımlarının yerli olması, kritik altyapı ve siber güvenliğin sağlanması açısından hayati öneme sahip. Tam da bu noktada, burada kamu-operatör ve üreticinin iş birliğini görüyor ve böyle bir tesis kazandırdığı için Nokia’ya teşekkür ediyorum.

Bizim 4G ihale şartnamemizde Türk baz istasyonları şartımız var ya… Herkes yaptığı ürünlerin üstüne Türk etiketi koyup gidiyor. Türk yazınca Türk olmuş oluyor çünkü.

Peki biz bu şartı 4G’ye neden koyduk hatırlayan var mı? Türkiye’de bir üretim başlasın diye mi? Elbette hayır. Türkiye’de Ayşe teyze ve Osman dayının İstanbul yakınlarında bir fabrikada somun sıkmasından kime ne… Türkiye’ye Osman dayının yevmiyesini kazandırma vizyonuyla yola çıkan herkes çekilsin gitsin zaten önümüzden. Biz Türkiye’de baz istasyonu üretilebilmesini, bu G’de değilse bir sonrakinde, en olmadı 6G’de hayata geçirebilecek mallarımızın olması için bu şartı destekledik.

Nokia’nın üretilen ürünlerinde katma değerimiz ne? Yonga mı tasarladık? Verici mi icat ettik? Kaportasını mı boyadık? Eğer buna Türk baz istasyonu dersek bir sonraki kuşak iletişimde yine kaporta boyamaya mahkum oluruz. Yine mühendis Ahmet’i değil yevmiyeli Osman dayıyı besleriz.

Bu tip şeylerde Türklükle övünenler milliyetçi değil en büyük Türk düşmanı. Çünkü ben Türk insanının orta kademe seri üretim değil büyük icat yapabileceğine inanıyorum.

Türk mühendisinin yeteneklerine hakaret ediyorsunuz bari Türk gazetecisinin zekasına hakaret etmeyin…