Eskiden gazetelerde çalışırken saldırı çok olurdu. Özellikle şimdiki Cnn ve Hürriyet binası olan Milliyet, TEM otoyolunun kenarında olduğu için geçerken şöyle bir tarayıp geçmek bazı terör örgütlerinin milli sporu haline gelmişti. O zamanlar her saldırı ardından klasik başlığımız vardı hemen onu birinci sayfadan girerdik: Susturamazlar!..
Bugün ülke olarak yine bombalı zamanlardan geçiyoruz. Her gün hepimizin geçtiği yollara tuzak kuran, daha fazla insanın ölmesi ve tedirgin olmasından mutluluk duyan yapılarla boğuşmak zorundayız. Allah hepimize bir şekilde sabır versin.
Bombalama olduğunda halk ne yapıyor? Öncelikle basın yayın organlarına gidip neler olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Ama basın yayın organları artık bilgilendirme işlevini yapmaktan çok uzak. Zaten patlamadan dakikalar sonra haber y asağı geliyor. Patlamalar öylesine yakın ki hepimize bir dostumuzun, yakınımızın başına iş gelip gelmediğini öğrenmek bizim için çok önemli. Bunun için daha çok resim bakıyor daha çok bilgi peşinden koşuyoruz.
Ancak eskiden gizli saklı şekilde yapılan artık ayyuka çıkmış ve gelenekselleşmiş sosyal medya yavaşlatma hareketimiz var. Bunu niye yaptığımızı bilmiyorum. Aklımda birkaç sebep var: Halk gereksiz bilgi alıp üzülmesin, yaralıların görüntüleri yansımasın, insanlar galeyana gelmesin, birbirlerine yalan yanlış bilgiler vermesin, belki de hükümet konusunda o sinirle kötü konuşmasın…
Ancak böyle olunca olay neye geliyor? Aslında bizi susturmuş oluyorlar. Biz bir süreliğine de olsa kendi içimize kapanıyoruz sosyal medya olmadan. Kapalı ortamda WhatsApp üstünden dedikodu yapmaya başlıyoruz. Çünkü bizi esas bilgilendirmekle yükümlü insanları okuyamıyoruz sosyal medyada. İletişimin ve fiziğin temel kuramlarından biridir: Kainatta hiçbir şey boş kalmaz. Yerine mutlaka bir şey gelir. Biz bilgilendirmekten uzaklaştırınca bu sefer insanlar bir yerden bilgiye benzer her şeyi alıp getiriyorlar. Ölü salısı dedikodularda beş katına çıkılor, şehrin diğer mekanlarında deli gibi başka patlamalar olduğu söyleniyor…
Keşke böyle şeyler yapmasak… Keşke bilgi kalnaklarını tıkamasak… Hatta keşke ilgili ilin valilikleri, İçişleri Bakanlığı ve hatta gerekirse başbakan bize düzenli olarak birinci ağızdan bilgi verse. Açıkçası benim vatandaş olarak bilginin nereden geldiğiyle ilgili bir derdim yok. Televizyon ya da gazete ya da sosyal medyadaki devlet yetkilileri…
Sosyal medyayı yavaşlatmak yerine bir patlama olduğunda aksine hızlandırmamız lazım bizim bu hizmetleri… Devlet anlık duyurularla bizi bilgilendirerek rahatlatmalı bu ortamdan. Susturamamalılar bizi.
Bir iletişimci olarak söyleyeyim şu anda devletin yaptığı suçluluk psikolojisi içinde halkından bilgi saklamak olarak gözüküyor. Belki de gerçek budur bilmiyorum çünkü benim istihbari yeteneklerim yok. Ama devletimin öyle ya da böyle bu şekilde algılanmasını istemem bir vatandaş olarak.
Bir de işin gözden kaçan bir yanı var: Ne zaman internet biraz yavaşlasa bana telefonlar geliyor ne oldu bir yerde patlama mı var diye. Halk daha çok paniğe sürükleniyor ortada fol yok yumurta yokken…
Lütfen şu yavaşlatma işini bir kez daha düşünün…
Lütfen bizi susturamasınlar!