Önce internet ortamında sesi duyulan, yeterin üstünde takipçisi olar bir çocuk bulunur. Bu çocuğun bu dükkandan bir alışveriş yapması ve oradakilerin onu çok fazla kaale almamış olması yeterli. Hatta çocuğun bu dükkanın adının Electro World mü yoksa Elektroworld mü olduğunu bilmesine gerek bile yok.
Çocuk iki adet tweet atar. Ardından üç kişi bunu retweet eder. Sonrasında üç kişi gelerek “oğlum yanlış yazmışsın, o dükkanın adı öyle yasılmaz” der. Sonrasında iki üç kişi daha gelip sen şekile bakma içeriğe bak der. O sırada kısa bir zaman dilimi içinde 100’ün üstünde insan konusu electro world olmayan ama hashtag olarak bu yazan konunun altında söyleşip dururlar. Çoğunluğu birbirine küfür etmek ve electro world’ü korumak için söyleşen adamlar tüm düyanın bu boykotu öğrenmesine neden olur…
Bir süre sonra geri dönüşsüz bir biçimde electro world, bir başka deyişle elektroworld boykot kelimesiyle birlikte trend haline gelir. Trend olduktan sonra artık onu durdurmak imkansızdır. Çünkü insanlar trend kelimeleri kullanarak kendi internet sitelerinin, ürünlerinin ve tüm saçmalıklarının reklamlarını yapmaya başlarlar.
Bu arada boykotu başlatan çocuk “gördün müü ben böyle yaparım adamı” diyen mesajlar koyar Facebook profiline. Oysa onun yaptığı bir şey yoktur. Bunun trend olmasının en temel sebebi genç çocuğun electro world kelimesini yanlış yazması ve insanların saçma sapan hashtag değiştirmeden bunun üstünden yazışmasıdır.
Ama baktığınızda bu dükkan boykot edilmesi gereken bir yer olarak tarihe not düşülmüştür.
Baktığınızda bu trendi yapan çoğunluğu alakasız konuşmalardan oluşan 10 saate sıkışmış 800 adet tweettir…