Daha önce Yeşilay ile çok polemiğe girdim. Ben bu kurumu çocukken çok severdim çünkü gerçekten insanların hayatını karartan bağımlılıklara karşı verdiği savaşla tanırdım onu. Ancak Yeşilay son zamanlarda içine girdiği trendle mevcut yönetimin istekleri doğrultusunda iş yapar bir hale geldi.
Genelde hiçbir kurumun teknolojiden anlayıp anlamadığı yönünde önyargı taşımam. Ama Yeşilay’ın teknoloji cahilliği artık önyargı sınırlarını aşta ve bariz bir hale geldi.
Yeşilay bir internet bağımlılığı olduğunu varsayıyor. Bunu daha önce de söyledi ve ben de bunu TKNLJ sayfalarına taşıdım. Hatta Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi aynı minvalde bir yorum verdi, onu da TKNLJ sayfalarına taşıdım.
İnternet ne zaman ayağa kalksa, birileri alternatif bir görüş belirtse mevcudiyeti bilimsel olarak kanıtlanamamış bir bağımlılık üstünden bu kurumlar aman interneet ve teknolojileri insanı hasta yapar yorumu yapıyorlar.
Teknoloji ve internet bağımlılığının ne olduğunu lütfen Yeşilay sayfalarından görüyoruz. Herhangi bir sorunun neden olabileceği birçok şeyi bir araya getirerek bunları teknolojiye yüklemek hakkaniyetli olmadığı gibi bilimselliğin yakınından bile geçmemektedir. Göz kuruluğu, ellerde uyuşma gibi bir milyar farklı sebebi olabilecek rahatsızlıklar teknolojiye yamanmaktadır. Buna çözüm olarak internet orucuna girilmesi önerilmektedir.
İnternet orucu lafı beni hep çok güldürmüştür. Oruç kelimesi açılımından gidecek olursak gece sahura kadar bütün mailler atıldıktan sonra niyet ettim Allah rızası için internete girmemeye demek ve güneş batımına kadar internete dokunmamak, bilmeden telefondan internet gelirse ağzını çalkalayarak tekrar niyet etmek gibi kavramlar beni bu cahiliyetin boyutlarıyla karşı karşıya getiriyor.
Bugün gönderilen bültende Türkiye’de teknoloji konusunda bilinçlendirme eksikliği olduğu söyleniyor. BTK ile Yeşilay aralarında bir protokol hazırlayarak ekran bağımlılığını önleme konusunda ciddi eksikliklere sahip Türkiye için internet bağımlılığı ve güvenli internet kullanımı üzerine önemli bir adım atmışlar.
Yeşilay Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, kurumunun bir asırdır özellikle gençleri üretkenlikten alıkoyan bağımlılıklar ile mücadele ettiğini ifade ederek başta dünya olmak üzere son yıllarda Türkiye’de de dikkati çeken teknoloji bağımlılığı adında yeni bir bağımlılık türü kodnusunda adımlar atacağını belirtmiş,
Bilimsel olarak alkol, uyuşturucu ve sigara bağılılıklarının karşılığı var. Ama karşılığı olayan bir internet merakıyla nasıl mücadele edilecek bunu göstermeleri lazım bütün Türk halkına. Yoksa Türk halkını bilerek ve isteyerek korkutmaktan, halkı geleceğini şekillenirecek internetten soğutmaktan gerekirse hukuki yollar aracılığıyla iki elim yakalarında olacaktır.
Halkımız bilinçsiz internet kullanıyormuş. Çok internet kullanımını bilinçsizlik olarak nitelemek yanlışın daniskasıdır. İnternet bir bilgi kaynağıdır. Eğlence amaçlarıyla da kullanılabilir. Aynı kitap okumak gibi. Çok kitap okuyan bir çocuğu kitap bağılısı olarak niteleyip onu kitaptan alıkoymak ister misiniz? Kitap okumak çocukların gözlerinde kuruluk, sırtında ağrı elerinde uyuşma yapar der misiniz? Kitap okuma orucuna girsin diye açıklamalarda bulunur musunuz? Yeşilay başkanı Kültür Bakanı ve kütüphaneciler birliği başkanıyla protokol imzalayarak aman bu bağımlılığın önüne geçelim der mi?
BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer çok değerli bir insan. İnternetin yaygınlaşması, internet dağıtımının tüm Türkiye’ye yayılması, zaman zaman aşırıya kaçsa da insanların güvenli internete girmesi üzerine çok ciddi adımlar atıyor. Tüm mesaisini kurumların adam gibi internet vermesi ve rekabetin oluşması için harcıyor ve gerçekten çok çalışıyor. Ama bu yapılan protokol yanlıştır. ÇOcukların oyun bağımlılığı, zararlı sitelere girilmesinin engellenmesi adına atılan her adımı desteklerim. Ama bilimselliği tartışılan uyduruk internet bağımlılığı kavramına karşı savaş açarlar ve ülkenin internet kullanımına sekte vurmak için hareket ederlerse bunu onlara yakıştıramam.
Bize gönderilen bültende şu bilgi zaten esas motivasyonun internet bağımlılığı olmadığını çok iyi anlatıyor: “İşbirliği kapsamında ilköğretim, ortaöğretim ve lise seviyesindeki öğrencilerin internet ve teknoloji kullanımında karşılaştıkları cinsel içerik ve istismar, siber zorbalık, şiddet, sanal kumar ve benzeri durumlar da incelenerek bu tip olumsuzlukların engellenmesi için yöntemler geliştirilecek.”
Bu atılan adımlar kabul edilemez. Zaten kısıtlı bilgi alma isteği olan insanları aman bağımlı olmayın internete girmeyin yoksa gözleriniz kurur diyerek korkutmak bu memleketin gelişimine sıkılmış en öldürücü kurşun olacaktır.