BTK temizleyemedi sıra İnternet Üst Kurulu’nda

BTK filtre, sansür ve benzeri konularda olanca hantallığı ve iletişim becerisi eksikliği yüzünden oldukça kötü bir sınav verdi. Servis sağlayıcılara kapatma emri gönderdi, buna tedbir kararı dedi; internet sitelerinin kapatılması için emir verdi, buna teknik aksaklık dedi; dört filtre dedi, ikiye düşürdü, filtre değil aslında dedi; 60 bin siteyi kapattı, sansür değil dedi…

Bunlar yapılırken ülkede hiç sivil toplum kuruluşu yok muydu? Elbette vardı. Ama BTK, her zamanki gibi kendini en üst konumda görerek, en doğrusunu bildiğini varsayarak tüm yanlışları arka arkaya getirip 50 bin kişiyi sokağa dökmeyi başardı. Sivil toplum kuruluşlarının BTK’ya rağmen BTK’ya yardım etmek istemesi olası değildi.

Ama İzmir’de gerçekleşen Dünya Telekomünikasyon Günü’nde eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yaşanan eksiklikleri gördü gibi geldi bize. Önce söylemi değiştirdi. Youtube olayında olduğu gibi “biz ve onlar” söylemine girmedi. Sansür yok demedi. Olursa ben karşısında dururum dedi, hata yapan varsa cezasını bulur imasında bulundu. Yıldırım’ın denizcilik kökenli BTK yetkililerine ceza vermesi yer ve gök bir araya gelse mümkün olacak bir şey değil. Ama en azından BTK internetçilerin sıkça yaşadığı “kendini yalnız hissetmenin tadını” bir kez görmüş oldu.

Aynı şey Youtube’da da yaşanmıştı. BTK kanunu körlemesine takip edip, yapıcı olmayıp interneti yıllar boyunca tüm kullanıcılara zehir etti. Binali Yıldırım işi internet üst kuruluna havale etti ve Youtube öyle ya da böyle bir şekilde açıldı. Bunun adına sahtekarlık diyenler oldu, hülle diyenler oldu. Ama adını ne koyarsanız koyun Youtube şu anda açık ve hiçbirimiz şu anda safça “zaten Google da vergi vermiyor zaten orada Atatürk filmi var” filan demiyoruz. Google ve devletimiz üriner yarışı bir kenara bıraktı.

İnternet üst kurulu bu işi çözer mi? Kanunlar düzelir mi? Netice; sitelerin kapatılmaması, sansürün gelmemesi ama bir şeylerin değişmemesi bizim için yeterli olur mu? Yoksa toplum olarak uğraşarak bütün kanunları düzeltmeli miyiz? Bunu ayrıca tartışacağız. Ama en azından gazeteci ayrımı yaparak bir yandan okuduğunu anlamamakla itham ederek iletişim yaptığını düşünen yanlış kişilerle bir süre muhatap olmak durumunda kalmayacağız.