Oğlum 16 yaşını bitirdi. İnternette çok gezen, sosyal medyada sevdiği oyun ve ekosistemi kategorisinde iyi okuyup araştıran 2000 sonrası kuşağının bir üyesi. Politik değil, en azından bizim bildiğimiz anlamda değil. Benim yanımda hiç politika veya benzeri konuları konuşmadı. Ekonomi ve sosyal politikalar konusunda konuşuyoruz ama bu konular onun araştırma alanlarına girmiyor.
Son günlerde dünya gündemini inanılmaz derecede meşgul eden, bizde bırakın ülke gündemini, basının gündemine bile giremeyen ABD’nin Net Neutrality iptali sorunsalı var… Ben de bu konuda daha olay Türkiye’ye gelmeden yazmıştım. Ardından bu iş Türkiye’de var mı yok mu diye yazdım. Sonra bu olaylar olduğunda yazdım.
Oğlum dün akşam benim yanıma geldi ve “baba… Net neutrality hakkında konuşabilir miyiz” diye sordu. Bir an kendimi bambaşka bir dünyada hissettim. Oğlumun dünya gündeminden konulara ilgi duyuyordu. Muhtemelen babasının yazdığı şeyleri okumuştu. Muhtemelen de okumaya devam edecekti.
Ama hayır, tam olarak öyle değildi olay. Oğlum net neutrality hakkında tüm bildiklerini Instagram’daki arkadaşlarının hesaplarından öğrenmişti. İlgisini çekmesinin nedeni de Ajit isimli FCC başkanı hakkında hayata geçirilen komikli resimlerdi. Bu beni hayal kırıklığına uğratsa da (niye benden öğrenmedi ki diye) düşünmeye de sevk etti.
Bugünkü basın feci durumda. Acayip şeyler yaşıyoruz. Ne hapis korkusu olmadan yazı yazabileceğimiz bir ortam var, ne para kazanabiliyoruz, ne habercilik yapıyoruz, ne de okuyan insan kaldı etrafta. Üstelik 2000 sonrası doğan kuşağın çoğunluğunun okumaktan neredeyse nefret ettiği gün gibi aşikar.
Belki de çare Instagram gibi “ben ne güzelim biliyor musun” ortamlarını haber verme aracı haline dönüştürmek. Belki daha güzel başlıklar atmak, daha açıklayıcı spotlar yazmak, 5N1K gibi güzelliklerle uğraşmak değil olay. Belki de bilgilendirme çözümü hemen yanıbaşımızdaki “komikli resimler”de yatıyor. Belki yeni nesil her şeyi güle oynaya ciddiyetten uzak biçimde görmek istiyor.
Üstünde tartışalım bunun…