dinlemeTehlikeli bir yazı. Bu yazıyı yazıp da ülkede her kesimi mutlu etmeye imkan yok. Ancak şu anda herkesin kafasında bu soru var. Ben taşı kuyuya atayım, belki yanlış düşündüğümü söyleyenlerin katkılarıyla olayı daha tutarlı bir noktaya getirebiliriz… TKNLJ formatında maddelerle gidelim:

  • “Ülkemizde ve dünyada insanlar hiç dinlenmesin” noktasını geçtik. Artık öyle bir dünyada yaşamıyoruz. O yüzden romantik dünyalarımızdan yavaş yavaş çıkmamızın vakti geldi de geçiyor.
  • “Mevcut düzen iyidir işte böyle gitsin” cümlesi de bir o kadar yanlış. Çünkü bu düzende başbakan, cumhurbaşkanı, istihbarat çalışanları, kulüp başkanları ve ülkenin tamamı anlamsızca dinlendi. Daha da kötüsü tape adı verilen garabet ortaya yayıldı. Bu sistemin değişmesi gerekliliğini de hiç tartışmayalım. Zaten anladığım kadarıyla devlet mekanizmaları da acaba değiştirmesek mi gibi bir şey demiyor.
  • Adını ister TİB koyun, ister BTK, ister Ahmet, ister Mehmet… Bu ülkede dinlemeden sorumlu, hesap verilebilir bir kurum olmalı. Onun bağlı olduğu kanun ve yönetmelikler olmalı, onların da hesap sorulabilir bir başı olmalı. Belki yönetmelikleri okumamış olanlar bilmeyebilir, eskiden bu kurumların başında olanlara dava açabilmek için ilgili bakandan izin almak gerekiyordu yoksa soruşturma bile yapılamıyordu.
  • Birinin dinlenebilmesi için ortada yetki veren mahkemeler gibi kurumlar olmalı. Onlar açık ve net bir biçimde onay vermeden kişiler dinlenememeli. Ancak bu kurumların varlığı da yeterli değil. Bir şekilde bizim dinleme kararlarının eksik veya yanlı olduğu durumlarda “bu yanlış veya eksik” diyecek güçler ayrılığına da ihtiyacımız var.
  • Diyelim ki bir dava nedeniyle ben dinlendim. Ardından bu dinlemenin gereksiz olduğu ortaya çıktı. Böylesi bir durumda dinlenen kişi olarak benim haberdar edilmem, “şu ve şu kayıtlarınız şu sebeple dinlenmiştir. Ancak soruşturma düşmüştür. O yüzden kayıtlarınız şu tarihte silinecektir” gibi bir bilgilendirilmeye erişmem gerekiyor. Eğer devlet benim özel hayatınma giriyor ve bunda bir yanlışlık var ise bu özürü hakediyor olmam lazım.
  • Dinlemelerin ilelebet sürmemesi gerekiyor. Mesela X zaman diliminde işleme konmayan veya bir davaya konu olmayan dinlemeler için bir üst maddede ilettiğim özür mekanizmaları devreye girmeli.
  • Estonya gibi demokrasiyi özümsemiş ve meydanlara çıkarak haykırma gerekliliği hissetmeye ülkelerde, polis bir kişinin e-devlet profiline baktığı zaman vatandaş bunu görüyor ve “hayırdır abi” sorusunu yöneltebiliyor ilgili makamlara. İlgili makamlar buna belli bir gün içinde cevap vermezse bırakın rütbesini şunu bunu, aklını alıyorlar o polisin. O kadar olmasa da bir şeyler olsa buna benzeyen…
  • Terör örgütlerinin halı sahası Türkiye’de güvenliğimiz için dinlemelerin varlığına alışalım dedik. Ama bizi dinleyecek kurumlara kimsenin güveni yok. Çıkan sokağa sorun. Ben yaptım. İktidar partisi yanlıları da karşıtları da kendinin gereksiz bir şekilde dinlenmiş olma ihtimalinden korkuyor. Devletin işi gücü bırakıp kendi halkına, bağırıp çağırmadan, tehdit etmeden güven telkin etmesi gerekiyor. Polisinden hakimine, askerinden imamına, devletin içine bu kadar hacimli sızmaların olduğu bir ülkede devletin bize güven vermesini istediğimiz için kötü insan olacağımızı düşünmüyorum.
  • Geçmiş dönemde polis asker ve istihbaratın dinlemeleri eş başkanlık benzeri bir sistemle yönettiği dile getirilmişti. Bugün durum nasıl bilmiyorum. TİB dinlemiyor peki MİT mi dinliyor yoksa polis mi? Bilmiyorum. Bu kadar önemli bir konuda bilgilendirilmek bizim hakkımız diye düşünüyorum.
  • Bundan tam 10 yıl önce söyledim, yine söyleyeceğim: Dinleme gibi özel hayata direkt müdahale eden eylemleri yapan kişilerin yozlaşma ihtimali çok korkutucu. Sonunda cumhurbaşkanını bile dinleyebiliyorlar. Geçmiş dönemlerde bazı emniyet yetkililerinin karısının kendisini aldatıp aldatmadığını öğrenebilmek için karısını uyuşturucu kaçakçısı gibi gösterip dinleme yaptığı dile getirilmişti. Bunun için örneğin RTÜK modeli farklı partilerin milletvekilleriyle hayata geçirilecek bir mekanizma doğru olabilirdi.
  • Son olarak… Dinleme kayıtlarını yandaş ya da karşıt, Youtube ya da benzeri internet sitelerine sızdıranlara çok caydırıcı cezalar verilmeli. Yargılanmamış insanların ses veya bunlardan üretilmiş tapelerinin kendini savunma hakkı olmadan ortaya çıkmasına öyle bir ceza verilmeli ki bunu taraflı tarafsız herkes ayakta alkışlamalı. Hatta belki bu eylemi gerçekleştirenlere (hukukta öyle bir şey yok biliyorum ama yine de) geriye yönelik ceza kesilmeli.

Ben artık normal bir ülkede yaşamak istiyorum.

Gerçekten çok şey mi istiyorum?