Haber, sanılanın aksine bedava yapılabilen bir üretim değil. Hatta birçok endüstri ile kıyaslandığında, doğru haberciliğin bitmiş üretiminin birçok sektöre kıyasla çok daha pahalı olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz.
Ne var ki çoğunluğu haber ajansları kökenli; bilgi, yorum ve analizin az olduğu; bitmez tükenmez fotoğraf galerileri ve çıplak kadın fotoğraflarıyla bezeli haberlerin şu anda ücretsiz olarak veriliyor olması, habere ulaşmak isteyen okurun kafasında iki yanlış algının oluşmasına neden oluyor:
1. Haber ücretsizdir ve hep ücretsiz alınmalıdır.
2. Şu anda yapılmakta olan şey gerçek haberciliktir
Bu iki yanlış yargı, haberciliğin gün be gün yitip gitmesine neden oluyor. Bu yüzden de güçler ayrılığı teorilerinde dördüncü kuvvet olarak tanımlanan medya sürekli olarak gücünden güç kaybediyor.
Haberciliğin gelir elde etmesini sağlayacak onlarca farklı yöntem yok: Ya reklamla büyümeye çalışacaksınız ya da bir zamana kadar alışageldiğimiz parasını ödeyerek okumakla. Bunun dışındaki sponsorlu modeller, haberin içine gizli reklam koymalar… Bunların hepsi şu anda işin içinde olmayanlar farkında değiller ama haber kavramının doğasına aykırı.
Peki o zaman basının, özellikle online olanının kurtulması için para ödeyerek haber okuma seçeneği kalıyor bize. Geçtiğimiz günlerde birkaç bin kişiye ulaştırdığım anketle, ki bu birkaç bin kişinin basının mevcut halinden rahatsız olduğunu düşünüyordum, “basının bu halinden kurtulmak için, doğru haber görebilmek için para verir miydiniz” diye sordum. Ankete katılanların yüzde 40’ı biraz yönlendirmeli olarak para verir misiniz dediğim soruya (Reklamsız, tarafsız, çıplak kadınsız, uyduruk futbolsuz bir online gazete için ayda ne kadar verebilirsiniz) para vermeyiz diye cevap verdi. Yüzde 29 ayda 1-5 TL arası para veririm derken 5-10 TL arası veririm diyenler yüzde 17, 10 TL üstü veririm diyenler ise yüzde 14 oldu.
Bu kadar yönlendirmeli bir ankete yüzde 40’ın para vermem demesi bence normal şartlarda böylesi bir basına para vereceklerin oranını yüzde 20’lere kadar düşürür gibi geliyor bana. Bu kesinlikle hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, 20 yıllık online yayın tecrübesinin getirdiği bir “his”…