Bugün bilindiği zannedilen ancak üstünde konuşulmaya oldukça gerek olan bir kavramı masaya yatıralım istedim. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 3G kapsamasının yetersiz kaldığı ev ve iş yerlerine ‘femtocell’ denen cihazlar ile bağlantının ulaştırabilmesinin önünün açıldığını belirtti.
Femto aslında bir uzunluk birimi. 15 anlamına gelen bu kelime; 1 bölü 10 üssü 15 anlıman geliyor. Sonuna cell koyduğunuzda bir bağlantı türü olarak devreye giriyor. Düşük güçlü, evde ev ahalisinin kullanımına sunulmuş baz istasyonlarıyla hayata geçirilen iletişim anlamına geliyor bu kelime.
Tanıtım hikayesini önce benden sonra da bakanımızdan dinleyin: Aynı baz istasyonlarının çalışma mantığıyla evinizin içine bir mini baz istasyonu kuruluyor. Bu baz istasyonu cep telefonlarınızın bilgi alışverişi yapabileceği frekanstan yayın yapıyor, yani konuşmalarınızı karşı ya gönderip karşıdaki konuşmaları da size getiriyor. Elde edilen yayınlar evinizdeki internet bağlantısı kullanılarak karşıya aktarılıyor. Yani çevrenizde iyi bir baz istasyonu olsun ya da olmasın siz artık kapsama alanı altına giriyorsunuz.
Binali Yıldırım bu sistemi şöyle anlatıyor: “Femtocell ile her eve, kuruma ya da sitelere özel 3G bağlanabilecek. Artık vatandaşımız uygun fiyata, kişiye özel 3G’ye kavuşacak, 3G çekmeyen yer kalmayacak. Böylece baz istasyonlarının üzerindeki yük de azaltılmış olacak. Artık her evin ADSL gibi kendine özel 3G hizmeti olacak. Artık 3G hizmetini sağlıklı alamayan evler, siteler, şirketler femto cihazı bağlatarak bu hizmeti daha kaliteli alacaklar.”
Yıldırım, Fento cihazlardan, telsiz ücreti de alınmayacağı için vatandaşın 3G hizmetini daha uygun fiyata alabileceğini dile getiriyor: “Artık vatandaşımız uygun fiyata, kişiye özel 3G’ye kavuşacak, bu sayede 3G çekmeyen yer de kalmayacak…”
Şimdi gelelim işin içindeki farklı bakış açılarına…
- Öncelikle vatandaşlar evlerine işler durumda bir baz istasyonu kurmak isteyecekler mi sorusunun cevabını bulabilmek lazım. Bugün evlerden yüzlerce metre uzaktaki korumalı baz istasyonlarına bile laf eden halkımız evlerdeki baz istasyonlarına oh ne güzel diyecekler mi? Kimse onları korkutmayacak mı? Bunu konuşmak gerekiyor.
- Evlere konacak cihazlar ağaçların dallarından toplanmıyor. Bunların parasını kim verecek? GSM şirketleri mi? Avrupa’da bu sistemin istendiği gibi hayata geçirilememesinin sebebi de bu zaten. Kulanıcının mı yoksa GSM şirketinin mi bu aletin parasını vereceği konusu bir türlü kararlaştırılamıyor. Hane başına kurulum da dahil 500 dolara yakın bir yatırımdan bahsediyoruz.
- Avrupa’da bu sistemin hayata geçememesinin sebeplerinin başında ev kullanıcılarının “ben niye evime bu sistemi kuruyorum ki zaten evime çalışır durumda GSM hizmeti getirmek firmaların görevi” diyor. Haksızlar mı? GSM firmalarının getiremediği kapsamayı siz Femto ile kapatmaya çalıştıktan sonra bir de üstüne niye para veresiniz ki o GSM şirketine?
- Evlere konacak aletler çevreye de kapsama sağlayacak mı? Alın size bir polemik konusu daha. Mesela sizin evinize koyduğunuz alet sayesinde komşularınız ve hatta aşağınızdaki bakkala girip çıkanlar telefonda konuşabilecekse… Niye başkaları için bu kadar zahmete giresiniz ki?
- Binali Yıldırım’ın konuşmaları halka yönelik olduğu için mi yoksa bir bilgi hatası mı var ortada bilmiyorum. Ama sanki sadece 3G hizmeti bu cihazlar üstünden verilecekmiş gibi konuşuluyor. Yani sadece internete girmek için Femtocell olayına girilecekse nafile bir yatırım olur. Çünkü bu cihazlar zaten evinizdeki internete girebiliyor. 3G girsin diye evinizdeki interneti bunlara açmak bana çok büyük tuhaflık gibi geliyor. Yani konuşulan şey sadece data ise daha başlamadan kapatın bu hizmeti…
- Bu cihazlar sayesinde baz istasyonları daha az dikilecek demek de çok saçma. İyi de bana ne? Beher konuşmamızdan dünyalar kadar para alan şirketler baz istasyonu dikmeyeceklerse neden varlar ki? O kadar parayı niye alıyorlar? Çevir sesi vermek için mi?
Bir de insanların şunu düşünmesini iletişimsel olarak engellemek lazım: “Madem böyle internet üstünden konuşarak oluyor o zaman niye polemiğe gireyim Skype yaparım…”