Hz. Musa, Sina Dağı’na Tanrı’dan on emir almak için gider ve orada 40 gün 40 gece kalır. Bu süre zarfında, İsrailoğulları, Musa’nın uzun süre dönmemesi nedeniyle endişelenirler ve Musa’nın kardeşi Harun’a gelirler. Harun’dan kendilerine bir ilah yapmasını isterler. Harun, İsrailoğulları’ndan altın takılarını toplar ve eriterek bir altın buzağı yapar. İsrailoğulları bu buzağıya tapmaya başlar ve ona kurbanlar sunarlar.
Hz. Musa, Sina Dağı’ndan indiğinde bu durumu görür ve çok öfkelenir. Elindeki taş tabletlere yazılı olan on emiri yere atarak kırar. Altın buzağıyı alıp ateşte yakar, sonra da toz haline getirip suya karıştırır ve İsrailoğulları’na içirir. Musa, bu olaydan dolayı İsrailoğulları’nı sert bir şekilde azarlayarak onları doğru yola geri getirir.
Bu olay, Yahudilikte ve Hristiyanlıkta Tanrı’ya sadakatin ve putperestliğin kötülüğünün önemli bir dersi olarak kabul edilir. Yahudiler için bu olay, Tanrı’nın emirlerine uymamanın ve putperestliğe dönmenin ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğinin bir uyarısıdır.
Eski Ahit’in Çıkış kitabında İsrailoğulları’nın Musa’nın yokluğunda altın buzağıya tapmaları olayı şu şekilde anlatılmaktadır (Çıkış 32:1-35):
- Halk, Musa’nın dağdan inmediğini görünce Harun’un çevresinde toplandı. Ona, “Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap” dediler, “Çünkü bizi Mısır’dan çıkaran o Musa’ya ne oldu bilmiyoruz.”
- Harun onlara, “Eşlerinizin, oğullarınızın, kızlarınızın kulaklarındaki altın küpeleri çıkarıp bana getirin” dedi.
- Herkes kulaklarındaki küpeleri çıkarıp Harun’a getirdi.
- Harun onların altınlarını alıp bir kalıba döktü ve bir buzağı yaptı. Halk, “Ey İsrailliler, sizi Mısır’dan çıkaran ilahınız budur!” dedi.
- Harun bunu görünce buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB’bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti.
- Ertesi gün halk erkenden kalktı, yakmalık sunular sunup esenlik sunuları getirdiler. Sonra oturup yediler, içtiler ve kalkıp çılgınca eğlendiler.
- RAB Musa’ya, “Aşağı in” dedi, “Çünkü senin Mısır’dan çıkardığın halk yozlaştı.
- Sapkınlık ederek, onlara verdiğim yoldan çabucak saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaptılar, ona taptılar, kurban kestiler ve, ‘Ey İsrailliler, sizi Mısır’dan çıkaran ilahınız budur!’ dediler.”
- RAB, “Bu halkın ne inatçı olduğunu görüyorum” dedi,
- “Bırak da öfkemi onlara karşı alevlendirip onları yok edeyim. Seni büyük bir ulus yapacağım.”
- Musa Tanrısı RAB’be yalvararak, “Ya RAB,” dedi, “Niçin öfkeni kendi halkına karşı alevlendiriyorsun? O halkı büyük güç ve kudretle Mısır’dan sen çıkarmadın mı?
- Mısırlılar, ‘Onları kötü niyetle çıkardı; dağlarda öldürmek, yeryüzünden silmek için çıkardı’ diyerek kötülemesinler. Lütfen öfkelenme ve halkına yapacağını söylediğin kötülükten vazgeç.
- Kulların İbrahim’i, İshak’ı, İsrail’i anımsa. Onlara, ‘Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu toprakları sonsuza dek soyunuza vereceğim’ diye ant içmiştin.”
- RAB, halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.
- Musa dağdan indi. Tanrı’nın iki levhası elindeydi. Levhaların iki yüzü de yazılıydı; önlü arkalı yazılıydı.
- Levhalar Tanrı yapımıydı, üzerindeki yazılar Tanrı yazısıydı, levhalara oyulmuştu.
- Yeşu, halkın bağırışlarını duyunca, “Ordugâhta savaş var!” dedi.
- Musa, “Zafer şarkısı değil bu, yenilgi feryadı da değil; şarkı söylüyorlar!” diye karşılık verdi.
- Ordugâha yaklaşıp buzağıyı ve dans edenleri görünce öfkelendi. Elindeki levhaları fırlatıp dağın eteğinde kırdı.
- Yaptıkları buzağıyı alıp ateşe attı. Buzağı toz haline gelinceye dek ezdi. Sonra tozları suya serperek İsrailliler’e içirdi.
- Harun’a, “Bu halk sana ne yaptı ki, onları böyle büyük bir günaha sürükledin?” dedi.
- Harun, “Öfkelenme, efendim” diye karşılık verdi, “Bu halkın ne kadar kötü olduğunu bilirsin.
- Bana, ‘Bize öncülük edecek bir ilah yap. Çünkü bizi Mısır’dan çıkaran o Musa’ya ne olduğunu bilmiyoruz’ dediler.
- Ben de, ‘Altın takısı olan herkes çıkarsın bana getirsin’ dedim. Altınları bana getirdiler, ben de ateşe attım, işte bu buzağı çıktı.”
- Musa, halkın Harun’un başıboş bırakması yüzünden dizginsizce kudurduğunu ve düşmanlarının alay konusu olduğunu gördü.
- RAB’bin tarafında olan herkes yanıma gelsin!” diyerek ordugâhın girişine geçti. Levi oymağından olanların hepsi etrafına toplandı.
- Musa onlara, “İsrail’in Tanrısı RAB diyor ki, ‘Kuşanın kılıçlarınızı! Ordugâhın bir ucundan öbür ucuna gidip her biri kardeşini, dostunu, komşusunu öldürsün'” dedi.
- Levi oymağından olanlar Musa’nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan yaklaşık üç bin kişi öldü.
- Musa, “Bugün kendinizi RAB’be adadınız” dedi, “Çünkü her biriniz oğluna, kardeşine karşı geldi. Bugün RAB sizi kutsayacak.”
- Ertesi gün Musa halka, “Büyük günah işlediniz” dedi, “Şimdi RAB’be çıkacağım; belki günahınızı bağışlatırım.”
- Böylece Musa RAB’be dönüp, “Ah, bu halk büyük günah işledi” dedi, “Kendilerine altın bir ilah yaptılar.
- Şimdi günahlarını bağışla. Bağışlamazsan lütfen beni yazdığın kitaptan sil.”
- RAB, “Günah işleyeni kitabımdan silerim” dedi,
- “Şimdi git, halkı söylediğim yere götür. Meleğim önünden gidecek. Ama cezalandırma günü geldiğinde, onları günahlarından ötürü cezalandıracağım.”
- RAB, Harun’un yaptığı buzağıyı taptıkları için halkı cezalandırdı.
Eski Ahit’in Çıkış kitabında, altın buzağıya tapma günahı nedeniyle İsrailoğulları’nın aldığı cezalar detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Bu olayın ardından çeşitli cezalar verilmiştir…
1. Levililer Tarafından Kılıçla Öldürülme:
Musa, RAB’bin tarafında olanların yanına gelmesini ister ve Levi oymağından olanlar etrafına toplanır. Musa, RAB’bin emriyle Levililere kuşanıp ordugâhta gezmelerini ve her birinin kardeşini, dostunu, komşusunu öldürmelerini söyler. Bu emir yerine getirilir ve o gün yaklaşık üç bin kişi öldürülür:
- “Levi oymağından olanlar Musa’nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan yaklaşık üç bin kişi öldü.” (Çıkış 32:28)
2. Musa’nın Tanrı’ya Aracılığı ve Cezanın Ertelenmesi:
Musa, halkın büyük bir günah işlediğini kabul ederek RAB’be çıkar ve halkın günahlarını bağışlamasını diler. RAB, günah işleyenlerin kitabından silineceğini ve cezalandırılacaklarını söyler, ancak cezalandırma günü geldiğinde bunu yapacağını belirtir:
- “RAB, ‘Günah işleyeni kitabımdan silerim’ dedi, ‘Şimdi git, halkı söylediğim yere götür. Meleğim önünden gidecek. Ama cezalandırma günü geldiğinde, onları günahlarından ötürü cezalandıracağım.'” (Çıkış 32:33-34)
3. RAB’bin Halkı Cezalandırması:
Son olarak, RAB, Harun’un yaptığı buzağıya taptıkları için halkı bir tür cezayla vurur:
- “RAB, Harun’un yaptığı buzağıyı taptıkları için halkı cezalandırdı.” (Çıkış 32:35)
Bu cezanın ne olduğu Çıkış kitabında detaylı olarak açıklanmasa da, olayın genel atmosferinden anlaşıldığı üzere hem fiziksel hem de manevi olarak bir ceza verilmiştir. Bu olay, İsrailoğulları için ciddi bir uyarı niteliğinde olup, Tanrı’ya sadakatin ve emirlerine uymanın önemini vurgulamaktadır. RAB, İsrailoğulları’na olan sabrını ve merhametini gösterirken, aynı zamanda ihanet ve günahın ciddi sonuçları olduğunu da belirtir.
Bu olay insan doğasının ve toplumsal dinamiklerin dini inanç ve sadakat üzerindeki etkilerini vurgulamak için böyle bir şekilde yorumlanabilir. Bu olaydan çıkarılabilecek bazı dersler ve yorumlar şunlar olabilir:
1. İnsanların Kendi Hallerine Bırakıldıklarında Eğilimleri:
- Zayıf İman ve Sabırsızlık: İnsanlar, zor veya belirsiz durumlarda sabırsızlık gösterebilirler ve inançlarını sorgulayabilirler. Musa’nın yokluğunda İsrailoğulları’nın sabırsızlığı, insanların rehberlikten yoksun kaldıklarında nasıl kolayca sapabileceğini gösterir.
- Kültürel ve Toplumsal Etkiler: İnsanlar, çevrelerindeki kültürel ve toplumsal etkilerden etkilenebilirler. İsrailoğulları’nın Mısır’da yaşadıkları dönemde maruz kaldıkları putperestlik kültürü, buzağıya tapmalarına yol açmış olabilir.
2. Liderlik ve Rehberliğin Önemi:
- Dini Liderlik: Musa gibi karizmatik ve güçlü liderlerin yokluğu, toplumların dini ve ahlaki rehberlikten yoksun kalmasına neden olabilir. Bu durum, liderliğin ve sürekli rehberliğin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
- Harun’un Rolü: Harun’un, İsrailoğulları’nın taleplerine boyun eğmesi, zayıf liderliğin nasıl olumsuz sonuçlara yol açabileceğini gösterir. Güçlü liderlik, toplumu doğru yolda tutmak için gereklidir.
3. Toplumsal Dayanışma ve Kontrol Mekanizmaları:
- Toplumsal Normlar: Toplumların, bireylerin inançlarını ve davranışlarını şekillendiren güçlü normlar ve kontrol mekanizmalarına ihtiyaçları vardır. Bu mekanizmalar olmadığında, bireyler ve gruplar sapma gösterebilir.
- Dini Eğitim ve Hatırlatma: Toplumların sürekli olarak dini eğitim ve hatırlatmalarla desteklenmesi, inançların korunması için önemlidir.
4. İnsan Doğası ve Manevi Zayıflıklar:
- İnsanın Doğası: Bu olay, insan doğasının zayıflıklarını ve manevi eğilimlerini gözler önüne serer. İnsanlar, sıkıntı ve belirsizlik durumlarında kolayca yanlış yollara sapabilirler.
- Putperestliğin Cazibesi: İnsanlar, somut ve gözle görülür varlıklara tapma eğilimindedirler. Bu, soyut bir Tanrı’ya inanmanın ve sadık kalmanın zorluklarını gösterir.
Bu açılardan bakıldığında, Musa’nın yokluğunda İsrailoğulları’nın altın buzağıya tapmaları olayı, insanların kendi hallerine bırakıldıklarında dini ve ahlaki sapmalara meyilli olabileceklerini ve bu yüzden sürekli rehberliğe ve güçlü liderliğe ihtiyaç duyduklarını gösteren bir örnek olarak yorumlanabilir. Bu yorum, hem teolojik hem de sosyolojik açıdan değerlendirilebilir.
Teolojik ve Tarihsel Analiz:
- Teolojik Perspektif:
- Tanrı’ya Sadakat: Bu olay, Tanrı’ya sadakatin önemini ve putperestliğin tehlikelerini vurgular.
- İman ve Sabır: İsrailoğulları’nın Musa’nın yokluğunda sabırsızlık göstermeleri ve inançlarını kaybetmeleri, iman ve sabrın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
- Liderlik ve Sorumluluk: Harun’un liderlik rolündeki başarısızlığı ve Musa’nın güçlü liderlik müdahalesi, doğru liderliğin ve sorumluluğun önemini ortaya koyar.
- Tarihsel Perspektif:
- Kültürel Etkileşim: Altın buzağıya tapınma olayı, İsrailoğulları’nın Mısır’da yaşadıkları dönemde maruz kaldıkları putperestlik kültürünün etkisini yansıtabilir.
- Dini Reform: Bu olay, İsrailoğulları’nın putperestlikten uzaklaşarak tek tanrılı inanca dönmeleri için bir dönüm noktası olarak görülebilir.
Bu olay, Yahudi ve Hristiyan teolojisinde önemli bir yere sahip olup, dini liderliğin, sabrın ve Tanrı’ya olan sadakatin önemini vurgulayan güçlü bir hikaye olarak kalmıştır.