İnternet medyası iletişiminde yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımız

puzzleMedyayı artık televizyon, radyo, yazılı basın ve internet olarak ayırma zamanı geçti. İletişim üstatları bir zahmet oturacak ve şirketlere kestikleri faturaları haketmek için yeni stratejiler geliştirmeye çalışacaklar. Sene başında şablonlardan hazırlanan bir stratejik iletişim planı ve gazetecileri arayıp “şu bizim yazıyı bir zahmet be abi” devri bitti. Bitmeliydi de zaten. Halen bunu yiyen şirketler olabilir ama çoğunluk olayın farkına varmış durumda.

Konuya ilişkin birkaç aydır çıkardığım notları sizlerle TKNLJ formatında maddeler halinde paylaşmak istiyorum:

  • Medyayı birkaç farklı bölüme ayırmak ve her bir ayrı bölümüyle ilgilenecek farklı insanlar istihdam etmek devri bitti. Türkiye’de artık her medya aynı kullanıcıya gidiyor. Arada farklılaşma, şunu gençler okur bunu kadınlar okur gibi ayrımlar sona erdi. Bunun farkına ne kadar geç varırsanız o kadar geride kalacaksınız.
  • Gazete ya da televizyonların hükümranlık dönemi sona erdi. Bu medya daha akıllı ya da daha büyük kitlelere ulaşabiliyor konumda değil. Hatta sosyal medya nüfusunun 30 milyonları geçtiği günümüzde bu yayınların sosyal medyada paylaşılması, internet medyasına göre daha zor olduğu için internetten haber yapanlar daha avantajlı.
  • Bazı aklıevvel, kendilerini adam sanan iletişimcilerin yaptığı haberi sadece gazetelere geçmek, internet medyasına sonradan servis etmek aptallığı (hiç politik davranmayacağım, aptallık yapılanları tam anlamıyla karşılayan bir kelime) artık sona ermeli. Gazeteler belediye başkanı olmak isteyen, pozitif ayrımcılık yapacağınız zayıf adaylar değildir. Herkes eşit şartlarda haber üretmeli
  • Gazetelerin internet medyasıyla göğüs göğüse mücadelesini engellerseniz basının gelişmesini engellersiniz diyeceğim ama basının gelişmesini istemiyor ki iletişim ajansları. Çünkü eline aldığı bülteni olduğu gibi basan, az fikir yürüten gazetecilerle bir ömür boyu mutlu yaşamaktan kim vazgeçmek ister?
  • Şöyle bir gazetelere giden bir de internet medyasına gönderilen haberlere göz attım. İletişim ajanslarının (isteyenlere isimlerini de verebilirim) internet medyasına gönderdiği haberlerin ciddiyetiyle bir palyaço üniversitesi kurabilirsiniz. Şirket nerede döndüncü sınıf ödül (satın) almışsa, nerede tarife revizyonu yapmışsa bunları internet medyasına yaslayın. Ama ekonomiyle ilgili haberleri gazetelere yollayın. Çünkü onlar çok ciddi gazeteciler, internetçiler değil (vuuuu)
  • Yapılan en büyük çirkinlik, internetten habercilik yapan gazetecilerin sorularına cevap verilmemesi. Basit sorular… Ama kim uğraşacak? Bir kağıttan gazete istese tamam da… Kim uğraşır şimdi soru gönderen internetçiyle… Ben birkaç kez refüze oldum. Alıştım artık iletişimsel çirkinliklere…
  • Konu gazeteciler olunca sesini çıkaramayan şirketler, karşılarına internetten belgeleriyle haber yapan bir gazeteci çıkınca bir efeleniyor sormayın… Avukatlar göndermeler, noter tasdikli ihtarnameler çekmeler. Bir gazete olsa “aman ne yapıyorsun” diyecek iletişim ajansları da bir anda üç maymunu oynamaya başlıyor böyle durumlarda. “Aaa valla bilmiyoduk kii” deyip işin içinden sıyrılıveriyorlar.

Ha internet ortamında gazetecilik yapanların arasında doğru yoldan sapan, yapması gereken şeyden uzaklaşan insanlar yok mu? Var. Olacaktır da… İnsan olan her yerde gücün karanlık tarafına geçenler olacaktır. Ama diğer tarafta görmezden gelmeyi adam yerine koymamayı kendine düstur edinmiş kişi ve şirketler varken bence öncelikle üstüne gidilmesi gereken taraf gazeteciler değil.

Sevgili iletişimciler… “Deli mi ne, neler yazmış” demeden önce günlük iş düzeninizde yaptığınız hareketlerin birkaçını gözden geçirin. Bakalım bu söylenenlerin kaçını uyguluyorsunuz…