TeliaSonera CEO’su Per-Arne Blomquist’in 24 Haziran’da başarısız geçen Turkcell Genel Kurulu sonrası açıklaması:
“TeliaSonera, uzun süredir devam eden ve uzun zaman önce çözülmüş olması gereken hisse mülkiyeti sorunlarının yine bir Genel Kurul’u başarısızlığa uğratmış olmasını üzüntüyle karşılamaktadır. Ana hissedarların anlaşmaları için elimizden gelen her şeyi yapmış bulunuyoruz. Buna rağmen Altimo ve Çukurova, arasındaki açmazı gideremedikleri için, söz konusu çabamızda başarısızlığa uğradık. Ne yazık ki bu sorun tek başımıza aşabileceğimiz bir sorun değil. Sorunun çözüme kavuşabilmesi için diğer iki ortağın da desteğine ihtiyaç duyuyoruz.”
Per-Arne Blomquist sözlerine şöyle devam etti: ‘Genel Kurulun sonucu bizi büyük ölçüde hayal kırıklığına uğrattı. Karmaşık şirket yapısı nedeniyle, azınlık hissedarının çoğunluğun kararını bloke edebildiği bir yapıdan duyduğumuz memnuniyetsizliği bu noktada dile getirmek isteriz. Bununla birlikte şu noktayı da vurgulamak isterim, bu ihtilaf özel şirketler arasında ortaya çıkmış bir ihtilaftır ve haliyle bunu dikkate alarak, yasal süreç dahilinde çözülmelidir. Dolayısıyla TeliaSonera’yı şirketin Yönetim Kurulu’nun dışında bırakacak, TeliaSonera’nın Yönetim Kurulu’na üye atamasına izin vermeyecek, sadece SPK’nın atayacağı üyelerden oluşacak bir Yönetim Kurulu aracılığıyla şirketi ‘millileştirmek’ kabul edilmez bir davranış olacağı gibi, Türk Ticaret Kanununa, uluslararası yatırım anlaşmalarına da aykırı bir girişim olacaktır. Turkcell hisseleri hem Borsa İstanbul’da hem de New York Borsası’nda işlem görmektedir. Bu nedenle Turkcell Yönetim Kurulu’ndaki tıkanıklığı gidermek için SPK’nın izleyeceği yaklaşım, diğer yabancı yatırımcılar tarafından da yakından izlenecektir. SPK’nın adil bir çözüm ortaya koyacağına dair şüphemiz bulunmuyor’.
Per-Arne Blomquist sözlerini şöyle noktaladı: “Hissedarları temsil eden üyelerin Yönetim Kurulu dışında bırakılması gerek Türkiye’deki gerekse yabancı hissedarların çıkarlarına uygun olmayacağı açıktır. Tam tersine böyle bir yaklaşım, Türkiye’deki yabancı yatırımcılar üzerinde olumsuz bir izlenim bırakarak kendilerinin Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmaya yönelik isteklerini azaltabilecektir. Turkcell’in halka açık hisselerinin sahibi olan Türk ve uluslararası yatırımcıların Turkcell’deki ikinci en büyük hissedarlığı oluşturdukları unutulmamalıdır. TeliaSonera kendisiyle işbirliği yapabilecek, kurumsal yönetişim ilkelerini destekleyerek, Turkcell’in hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki gelişimini destekleyecek hissedarlar ile işbirliğine her zaman açıktır. ’.
Gerek Türkiye’deki gerekse uluslararası standartlara uygun biçimde Turkcell’in kurumsal yönetişiminin iyileşebilmesi ve iyi işleyen bir yönetim kurulu yapısının oluşabilmesi adına TeliaSonera uzun zamandır Turkcell yönetim kurulundaki Bağımsız üyelerin sayısının artması yönünde çaba göstermektedir. TeliaSonera en iyi çözüm yolunun hissedarların gerçek hisseleri oranında yönetim kurulunda doğrudan temsil edilmesinden geçtiğine inanmaktadır.
Turkcell’in kurucu ortaklarından olan TeliaSonera uzun süreli ve stratejik bir yatırımcı olup Turkcell’de doğrudan ve dolaylı olarak sahip olduğu yüzde 38 hissesi doğrultusunda hissedarlar arasındaki açmazın son bulması adına elinden gelen bütün çabayı göstermeye devam edecektir.
Mevcut tıkanıklığın temelinde olan, İngiltere’deki Privy Council mahkemesinin Altimo ve Çukurova arasındaki hisselerin sahipliğine ilişkin anlaşmazlık konulu davadaki nihai kararının henüz açıklanmamış olmasıdır. Ortakların, Turkcell İletişim’in yüzde 51 hissesine sahip olan Turkcell Holding’in Genel Kuruldaki temsiline ilişkin bir anlaşmaya varamamaları üzerine Genel Kurul Toplantısında nisap sağlanamamıştır.
TeliaSonera açık ara Turkcell’deki en büyük azınlık hissedarıdır. Yeni Yönetim Kurulu atamasında gerçekleşecek bir gecikme temettü dağıtımını da etkileyeceği için, dolayısıyla TeliaSonera’nın da yararına olmayacağı açıktır.. Turkcell’in 2010 yılından beri dağıtılmayı bekleyen 3 milyar dolara yakın birikmiş temettüsü bulunmaktadır. TeliaSonera şirketin temettü politikası çerçevesinde temettü dağıtımını bütünüyle desteklemektedir.
TeliaSonera’nın hedefi ve bu doğrultudaki yaklaşımı, Turkcell’i Türkiye’de ve yüksek büyüme potansiyeli taşıyan diğer ülkelere yapılacak yeni yatırımlarla daha güçlü bir şirket olmasını sağlayacak en büyük katkıyı sağlamak yönündedir.
TeliaSonera, sağlam kurumsal yönetişim kurallarına uygun biçimde, şeffaf ve dürüst bir politika çerçevesinde faaliyet göstermektedir. Ortaklarımıza karşı her zaman hakkaniyetli bir tavır içinde olduk ve gelecekte de aynı tavrı sürdüreceğiz.
Bu açıklamalara bir yorum getirmek gerekirse: Bültenin olayın gerçekleşmesinden iki saat sonra yazılıp servis edilmiş olması, özellikle yeni ve yabancı CEO ile fiilen mümkün değil. Böyle bir şeylerin olacağının daha önceden bilindiği hesaplandığı inancındayım. Her kim yapmış olursa olsun şirket kaderinin devlet babanın kanatlarının altına “verilmesine” çok karşıyım. Türkiye’nin ticaret tarihine altın harflerle yazılmayacak bu olanlar. Devlet tarihin hiçbir döneminde bu kadar müdahaleci olmayacak.