Turkcell’in çiçeği burnunda Genel Müdürü Murat Erkan, yeni döneminde yapacaklarının sinyallerini kapalı bir toplantıda anlattı. Toplantıda anlatılanları çıplak gözle izleyemesem de gönderilen basın bülteni üstünden sunulan verilerle yorumlamak istedim sizler için…
Turkcell’in bir dijital operatör vurgusu var. Murat Erkan verdiği ilk demeçlerle bu stratejiyi bir kenara koymayacağının mesajlarını net bir şekilde vermiş. Dijital Operatörlük bayrağını bırakmayarak bir önceki dönemle şimdiki arasındaki sürekliliğin vurgusunu yaptı bence. Ama bence gönderilen basın bülteninin başlığına ortak altyapı tamlamasının konması önemli: Turkcell’e altın dönemini yaşatan ve bir dönem pek de üstüne gidilmeyen altyapı konusunu gündeme getiriyor.
Turkcell’in mutedil dalgalı bir algısı var halk nezdinde. Kimi zaman çok iyi kimi zaman çok kötü sözler söyleniyor. Eğer müşteri ve Turkcell sevgili olsaydı eminim içinde çok kavgalar ve gelgitler olan fırtınalı bir aşk olurdu bu. Bu fırtınalı aşkta kavga sebeplerini bir kenara bırakıp aşkı yaratan faktörlere odaklanırsak birinci sırada muhtemelen hizmet kalitesi çıkacaktır. Bu hizmet kalitesini getiren şey de çağrı merkezi ya da dijital olarak hayata geçirilmiş programlar, salla kazanlar veya kelimelik oyunu değildir muhtemelen.
Altyapı Turkcell’i Turkcell yaptı. 90’lı yıllarda Turkcell’i diğerlerinden ayıran her yerden çekmesiydi. 2000’li yıllarda kalabalık bir yerde hat bulamama sorunu yaşamamasıydı. 2010’larda ise bütün bunların üstüne yeni bir katman geldi ve Murat Erkan’ın alameti farikası fiber devreye girdi. İnsanlar 8 megabite kadar internete verdikleri parayla 25 megabit çok kesintisiz internet alabilmeye bayıldı. Bence bu sevgi Murat Erkan’ı şu an olduğu yere gelmesinde önemli bir pay sahibi oldu.
O yıllarda tartışılan konulara bakacak olursak… Belediyelerden alınamayan kazı izinleri, Türk Telekom’un fiber paylaşmaması, devlet zoruyla yaptığı paylaşımları çok pahalıya satması, belediyenin vermediği fiber izinlerini kendi sattığı fiber altyapıya zorlayarak satması… Bunlar üstünde çok konuşuldu. Bugünün toplantılara yüksek katılım veren son gazete bükücü ekonomi müdürlerinin bunu hatırlamamasını doğal karşılamak lazım. Bu konuların tekrar masaya getirilebilmesi için göze sokulması gerekiyor.
Bugün Murat Erkan’ın ortak fiber altyapısından bahsetmesinin ardında ciddi zorunluluklar var. Ülkenin, doğal olarak şirketlerin ekonomik durumları hiç de iç açıcı değil. Artık toprağa nasıl olsa çıkarırız denecek paralar gömmek mantıklı olmaktan çıktı. Üstelik üç büyük telekom şirketinin çeyrek açıklamaları umut verici olmaktan çıktı. Eski “ben istemediğim sürece kimse hiçbir şey yapamaz” havaları da yok artık. Evet bunu Türk Telekom için söylüyorum.
Murat Erkan konuyu rakamlandırarak sunuyor: “Ülkemizde yaklaşık 20 milyon hane var. Şu anda fiberin ulaştığı hane sayısı ise yaklaşık 5 milyon. Acilen 15 milyon haneye daha fiber ulaştırmamız gerekiyor. Maalesef bu alanda atalet içerisindeyiz. Sektördeki tüm oyuncuların sahip oldukları fiber altyapıları paylaşarak bundan sonra yapacakları altyapı yatırımını ortak yapması gerekli. Bu altyapıları bizlerin ayrı ayrı yatırım yaparak tamamlamasının maliyeti 13-15 milyar dolar olur. Bu da ülke kaynaklarının israfı demek. Halbuki hem mevcut altyapıyı paylaşıp hem de bundan sonraki yatırımları beraber yaparsak bunun maliyeti 2-2,5 milyar dolar olur”
Kim ülkede 10 milyar dolar daha az harcanmasına hayır diyebilir ki? Tamam yavaş internet vererek kolay para kazanmak isteyenler dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama o bakış açısının devri geçti. Bugün Anadolu’da teyzelerin üretimlerini Rusya’ya satmak, e-ihracat yapmak, ülkeye döviz sokmak hayalleri kuruyoruz. 8 megabite kadar internetiniz varsa 8 vakte kadar bile yapamazsınız bunu. Çok net.
Murat Erkan’ın bu bakış açısını anlamlandıran sözleri manidar: “Maalesef geldiğimiz noktada fiber yatırımlar tamamen durdu. 2 yıldır fibere yatırım yapılmıyor. Bu konuda acilen aksiyon alınmalı. Türkiye’nin bekleme lüksü yok.”
Peki paylaşım için ne yapmışlar ve neyi bekliyorlar? Bunu yine Erkan’ın devam iletişiminde görüyoruz: “Mevcut durumda Vodafone ve TÜRKSAT ile altyapıyı paylaşmaya başladık. Birbirimizin altyapısını kullanarak vatandaşlara fiber hizmet götürüyoruz. Ancak halen Türk Telekom’u bekliyoruz. Artık altyapıyı paylaşmanın ötesine de geçerek Türkiye’nin iletişim altyapısını dünyanın en iyilerinden biri haline getirmek için ortak altyapıyı konuşmalıyız. Erişimle, altyapıyla değil, servislerle ve hizmet kalitesiyle rekabet etmemiz lazım.”
Bu demeçte söylenmeyen şey nedir? Hiçbir şey! Murat Erkan söylenmesi gerekenlere vurguyu yapmış. Ortak altyapı için ülkenin en büyük ikinci ve üçüncü altyapısı olan Turkcell’in fiberiyle TÜRKSAT’ın kabloları stratejik ortaklık içine girmiş. Arada en ciddi satış kanallarından ve sermayelerinden biri olan Vodafone var. Ama borçtan borca yüzen, bankaların borçlarını üstlenip ne yapacağını bilemediğini düşündüğüm Türk Telekom ben ortak altyapı yapmam diyor.
Ben çok iyi hamburger yapan biri olsam, şehrin herhangi bir yerinde hamburger dükkanı açmakta bir beis görmezdim. Ama ben ortalamanın altı lezzette hamburger yapıyor olsam, satabilmek için gittiğim yerde tek dükkan olmak isterdim. Belediyeden rakiplerimin dükkanlarını mühürlemesi konusunda ricacı olurdum. Eğer birileri illa dükkan açmak isterse onları kapattırmak için ayağına sıkmak da dahil her yolu denerdim.
Bugün siyasi konjonktür karmaşa içinde de olsa önümüzdeki 4,5 yılda yeni bir seçim olmayacağı aşikar. Siyasi konjonktürün özellikle telekomünikasyon sektörü içindeki yeri de herkesin bildiği gibi çok belirgin. Hükümet, bu gücünü fiberde güzel adımların atılması için kullanabilir. Kullanmalı.
Basının seçkin ekonomi müdürleri, şirketlerin tepe yöneticileri, regülatif kurumlar, kendini fütürist olarak tanımlayanlar ve hatta teknologların bir kesimi bu konuda devletten istekli olamıyorlar doğal sebeplerden. O doğal sebepler beni çok bağlamasa da devletin böylesi konularda sesini yükseltenlere ters davranacağını, gönül koyacağını düşünmüyorum.
Ama öyle bir düzleme geldik ki ya kızarlarsa korkusu insanların güzellik ve iyiliklere doğru adım atma isteklerini dile getirmelerine engel oluyor.
Deyin yahu kötü ve yavaş internetten öte köy yok.