Önce e-devleti beceremedik deyin gerisi çözülür

E-Devlet sitesi yapmak kolay değildir. Bir yazılım işi hiç değildir. Bu bir sosyal mühendisliktir. Bilişimle ilgilenmeyen milyonları internet kullanmaya iterken bilgisayarı hiç görmemiş ama bunu kullanmaya mecbur bırakılanların hayata kolaylaştırmaktır. Hiç de kolay değildir. Diğer yandan insanların hayatı kolaylaşırken bilgisayar korsanlarının hayatlarını zorlaştırmak da gerekmektedir ki ikisini bir arada halledebilmek neredeyse imkansızdır. Bu aslında bir lanettir.

Kimler e-devlet uygulamalarını kullanır? Herkes. Peki neden buna ihtiyaç vardır? Çünkü hayat kalitesini artırırken maliyetleri düşürür. Peki bunca faydası olan bir şeyi niçin çok para vererek dahi tıkır tıkır çalışır vaziyette edinemeyiz? Çünkü bu işi yazılımcılar yapar, çünkü bu işi bizatihi kullanacak olanlar bundan uzak tutulur ve süreçlerin takip edildiği çok ender görülür.

Star gazetesi e-devlet korsanlarıyla ilgili bir haber hazırlamış. Bir takım çok kötü niyetli kişiler, bir takım insanların kimliklerini ele geçirmişler. Bu kimliklerle hastanelerden gün içinde onlarca randevu alıyorlar. Ardından gelecek olan gerçekten ihtiyacı olan hastalara tabii ki yer kalmıyor. Eğer mutlaka hastaneye girmeliyim diyorsanız o zaman bu insanlar, ki habere göre internet kafe gibi mekanlarda bulunuyorlar,  size aradaki sıraları satıyor.

Şimdi gelin neden beceremediğimizi, nasıl yapılamadığını, oraya dahi gitmeden masaya yatıralım:

  1. Yapılan iş hastanenin içinde veya çok yakınlarında hayata geçiriliyor. Eğer orada bundan kurtulmak isteyen bir kitle olsaydı anında müdahale edilebilirdi. Demek ki bu kişiler istedikleri gibi hastanenin içinde dolaşan, orasına burasına reklam asabilen tipler.
  2. Alınması gereken hiçbir önlem alınmamış. Yani bu adamların elinde bütün Türkiye’nin kimlik bilgileri olmadığına göre aynı bilgileri döndürerek kullanıyorlar. Sonra bunlarla aldıkları randevuları değiştiriyor ya da iptal ediyorlar. e-devletin hiçbir mekanizmasının bu kadar düzenli sahtekarlık yapılan kimlikler üstünde bir çalışma yapmaması, onun hazır olmadığını gösteriyor.
  3. İnsanların kimlik bilgilerini almak adli bir vaka. Önümüzdeki dönemlerde tahayyül edilebilecek en çirkin hırsızlık. Bu bilgilerin kaybolması ya da birilerinin bilgisayarında fıkır fıkır kullanılmasının devletin mekanizmalarını harekete geçirmemesi hem adli hem de bilişim suçu. Bunu bilip de harekete geçmemek savcılarımızı küçük düşürüyor.
  4. Şöyle bir şey nasıl söz konusu olabilir ki: Ben kayıt yaptıracağım. Arkadaşım ben istersem benim yerime geçecek. Hayır efendim. Siz istediğiniz adamları oraya koyamazsınız. Yedekler girer, veya rastgele seçilmiş biri girer. Bunu düşünememek akıştaki en büyük hatadır.

Tabii bu noktada gözden kaçırmamamız gereken en önemli unsurlardan biri de internetin yaygınlaştırılamamış olması. Biz zorunlu e-devlet hizmetlerini başlattık ama tek internet kaynağı internet kafeler olan bir topluma bunları itelemiş olduk. Ülkenin yüzde 50 nüfusunun altında adam gibi bilgisayar var. İnternet bağlantısı deseniz kendi yok Allah’ı var. Okullarımızda din dersi saatlerinin çeyreği kadar bile bilişim dersi yok. Ve biz bir takım uygulamaları insanların boğazından içeri itiyoruz.

Doktorların temel prensibidir. Önce hasta olduğunuzu kabul edeceksiniz ki tedaviye başlanabilsin. Önce biz bu işi yapamadık deyin, sonrası çok hızlı gelecektir.