Radyasyon başka baz başka, Türkiye’de değerler yerli yerinde

Uluslararası Non-İyonize Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) Başkanı Paulo Vecchia, elektromanyetik dalgaların insan sağlığına, hayvanlara ve çevreye etkileri konusunda yürüttükleri tarafsız bilimsel çalışmalarda bugüne kadar bilimsel bir kanıta ulaşamadıklarını söyledi.

Vecchia, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Teknoloji Bilgilendirme Platformu (TBP) tarafından düzenlenen basın toplantısında, baz istasyonları ve elektromanyetik alanlar söz konusu olduğunda, Türkiye’de endişe düzeyinin diğer ülkelere göre daha yüksek olabileceğini, ancak bu durumun diğer ülkelerde de yaşandığını belirtti. Komisyonun temel amacının, elektromanyetik alanların, insan sağlığı
üzerindeki etkilerini değerlendirmek olduğunu dile getiren Vecchia, ”Elektromanyetik dalgaların insan sağlığına, hayvan ve çevreye etkileri
konusunda yürüttüğümüz tarafsız bilimsel çalışmalarımızda bugüne kadar bilimsel bir kanıta ulaşamadık” dedi.

Pek çok bilim adamının yaptığı çalışmalardan yola çıkarak baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalgaların limit değerlerini belirlediklerini ifade eden Vecchia, ”Baz istasyonlarındaki maruziyet çok düşük, cep telefonuyla kıyaslandığında. Yani cep telefonunda karşı karşıya kaldığımız maruziyetten daha az. Bu nedenle baz istasyonlarından ziyade endişe duyulacaksa cep telefonundan duyulmalı” diye konuştu.

Vecchia, birçok ülkede baz istasyonuna yakın bir yerde yaşanılabildiğinin belirtildiğini aktararak, şöyle dedi: ”Cep telefonu kullanmak istiyorsanız, çok fazla sayıda baz istasyonuna ihtiyacınız var. Baz istasyonlarının birbirine yakın olması gerekiyor, yerleşim yerlerinin dışına çıkarmak çılgınca bir çözüm olur. Bu hem insanlara hizmet etmez hem de maruziyet düzeyini de daha yukarı çekmiş olur. Piyasada koruma amaçlı cihazlar satılıyor. Bunlar etkili olmadığı gibi kamuoyundaki endişeyi de artırıyor. Daha rahat olabilmek ve korunabilmek için cep telefonuyla konuşurken kulaklık kullanılmalı.”

Paulo Vecchia, Avrupa’da cep telefonlarında fiyatın yanında SAR (elektromanyetik enerjinin vücut tarafından emilme hızı) değerinin
belirtilmesinin ne gibi bir psikolojik etki yarattığının sorulması üzerine, bu değerin şeffaflık oluşması ve kamuoyunun ihtiyaçlarının giderilmesi açısından bir yükümlülük olduğunu söyledi.

Vecchia, alıcının bu değeri çok önemsemediğini savunarak, cep telefonu alınırken daha çok renk, biçim ve özelliklere bakıldığını, bu nedenle bu değerin belirtilmesinin psikolojik etkisinin olmadığını düşündüğünü kaydetti.

BTK Başkanı Tayfun Acarer de dünyada baz istasyonu üretimi yapan birkaç firma olduğunu ve bütün ülkelerin bu şirketlerin ürettiği ürünleri kullandığını belirterek, ”Bu sistemler sadece Türkiye’de kullanılan sistemler değil. Ancak bizde bu konunun çok fazla abartıldığını düşünüyorum” dedi. Acarer, Türkiye’deki baz istasyonu sayısının yaklaşık 45 bin olduğunu bildirerek, ”Türkiye ile neredeyse aynı nüfusa sahip, ancak yarısı yüzölçümünde olan Almanya’da bu sayı 140 bin civarında. Fransa’da ise yaklaşık 100 bin baz istasyonu bulunuyor. Orada neden böyle tepkiler olmuyor da bu konu sadece Türkiye’de abartılıyor gerçekten anlamakta zorlanıyorum” diye konuştu.

Türkiye’de baz istasyonlarının sınır değerinin 10 V/m ile Avrupa’dan 4 kat düşük olduğunu ifade eden Acarer, ”Yaptığımız ölçümlerde de 10 V/m’yi aşan hiçbir baz istasyonu görmedik. Olsa bile hemen o baz istasyonunu düzeltilmesini, hatta kapatılmasını istiyoruz. Genellikle ölçtüğümüz sınır değerler 2-3 V/m” dedi. Acarer, çevredeki bütün elektromanyetik dalgaların, sadece baz istasyonlarından geldiği şeklinde yanlış bir algı bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: ”Kameradan, televizyonlardan, bilgisayarlardan radyo-televizyon vericilerine kadar kullanılan her elektrikli alet aslında elektromanyetik alan üretiyor. Biz baz istasyonunun yakınına gelip ölçüm yapıyoruz, ama orada  ölçtüğümüz 2 V/m’lik değer sadece baz istasyonundan gelen değer değil. Çevreden gelen diğer değerleri de ölçüyoruz.”

Konuyla ilgili Türk halkının yanlış yönlendirildiğini düşündüğünü dile getiren Acarer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Baz istasyonlarıyla ilgili vatandaşlara görüşleri soruluyor, ‘Baz istasyonları yerleşim yerlenin dışına çıkarılsın mi?’ diye. Baz istasyonları
yerleşim yerlerinin dışına çıkarıldığı takdirde bugün kullandığımız ikinci, üçüncü nesil, yarın kullanmaya başlayacağımız dördüncü nesil sistemlerin bu şekilde çalışması olanaksız. O zaman vatandaşa sorulacaksa doğru soru sorulması lazım. Doğru soru da ‘Mobil haberleşmeyi istiyor musunuz, istemiyor musunuz?”

Acarer, bir basın mensubunun baz istasyonlarının yerleşim yerleri dışına çıkarılmasıyla ilgili genelde belediyelerin karar aldığınını belirtmesi üzerine, şunları kaydetti: ”Belediye meclis üyelerinden biri böyle bir görüş getirdiği zaman, bu iyi niyetten de olabilir, oya yönelik de olabilir, diğer üyeler de buna uymak durumunda kalıyor genelde. Ancak bu baz istasyonları kazara kapatılırsa ve o belediyedeki halkın yaşama alanlarının içinde mobil haberleşme kesilirse orada meydana gelebilecek çeşitli maddi ve manevi zararların tazmininden kim sorumlu
olacak? Anayasada haberleşme bir haktır. Belediyelerin meclis kararlarında bu hak ortadan kaldırılıyor.”

Baz istasyonlarının yerleştirilmesi ve ölçüm çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine Acarer, bir kamu kuruluşu olduklarına işaret ederek, şöyle konuştu: ”Ekonomik beklentimiz, rant düşüncemiz yok. Devletin verdiği görevi yapıyoruz. Halkın bize her şeyden önce inanması lazım. Bizim bu işten bir ekonomik çıkarımız yok. Biz hem ilk tesiste hem de tesis edildikten hemen sonra düzenli olarak bu denetimleri yapıyoruz. Şikayetler konusunda da bizzat gidip ölçümler yapıyoruz. Belirtilen hususlar gerçekten bir iddia olarak ortada, üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken hususlar.”

Türkiye, mobil haberleşmede kullanılan baz istasyonu sayısında birçok Avrupa ülkesinin gerisinde kalırken, sinyal için en az limit değeri uygulayan ülkeler arasında ise 6. sırada yer alıyor. Nüfus ve yüz ölçümü verileriyle kıyaslandığında Almanya, Fransa ve Danimarka’dan çok daha az baz istasyonuna sahip olan Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’nün desteklediği ve kararlarını uyguladığı Uluslararası İyonlaştırmayan
Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) tarafından baz istasyonları için belirlenen ”41,2 volt/metrelik” değerin dörtte biri oranındaki ”10,23 Volt/metre”yi uyguluyor. 73 milyon nüfusa ve 814 bin metrekare yüz ölçümüne sahip Türkiye’de 45 bin baz istasyonu bulunurken, yarısı büyüklükteki Almanya’da baz istasyonu sayısı 140 bine yaklaşıyor. Yüz ölçümü, Türkiye’nin 20’de 1’i kadar olan ve nüfusu 5.5 milyon seviyesinde bulunan Danimarka’da ise 35 bin baz istasyonu hizmet veriyor. Nüfusu Türkiye ile neredeyse aynı olan Fransa’da ise 100 binin üzerinde baz istasyonu yer alıyor. Baz istasyonlarından gönderilen sinyale yönelik limit değer uygulamalarında ise Türkiye, en az değeri uygulayan ülkeler sıralamasında ön sıralarda bulunuyor.