Aydınlık, Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün gibi gazeteler son iki gündür sansür konusunda haberler yapıyor ancak konuyu hep farklı taraflarından biraz da yanlış bir biçimde ele alıyorlar. Bu bakış açısı, gereksiz sansür ve takibe karşı verilen mücadeleye sekte vurabilir.
Hikayemiz, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın, 18 Temmuz 2013’te alınan kararla her türlü iletişim trafiğinin internet üzerinden Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda (BTK) toplanmaya başladığını belirterek konuyu TBMM’ye taşımasıyla başladı. Aslında karar, süreçten de anlaşılabileceği gibi yeni değil ve bizimki gibi konu hakkında uzmanlaşmış siteler konuyu gündeme daha önce de taşıdı.
Konu BTK’nın 18 Temmuz 2013 tarihinde. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) talebi üzerine aldığı “2013/DK-TİB/401” sayılı kararıyla başlıyor. Karar BTK sitesinden bulunup okunursa aslında çok basit bir içeriğe sahip: Bilindiği gibi kanundan alınan yetkiyle mobil ve sabit telefonlar, hukuk makamları gerekliliğini kanıtladığı takdirde izleniyor. Ancak BTK’nın söylediğine göre altrenatif ya da serbest telekom işletmecilerin taşıdığı ses üstünde kanuni dinleme yapılmasında bazı zorluklar varmış. Bunların önüne geçilebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması isteği dile getiriliyor.
Bunu “biz dinleniyormuşuz” şeklinde dile getirmek yanlış. Bunu “biz artık topyekün dinleneceğiz” şeklinde dile getirmek daha da yanlış. Eğer dinlemek yanlışsa bunu en başta mobil ve sabit operatörlerin hatlarının dinlenmeye başlanması sırasında dile getirmek gerekiyordu. Eğer dinlenmek doğruysa alternatif operatörlerin dinlenmesini eleştirmek daha da yanlış.
Bu alınan kararları ABD’nin ulusal güvenlik ajansının dinlemeleriyle kıyaslamak da doğru değil. Çünkü bu ajans devletten aldığı yetkilerin ötesine geçerek ses ve veri trafiğini, henüz suç işlememiş ya da hakkında dinlenme kararı çıkmamış kişileri de işin içine katarak yapıyor. Bizde öyle bir şey yok. En azından birisi tersini kanıtlayıncaya kadar yok. 2013/DK-TİB/401 nolu karar bunun tersi bir şeyi dile getirmiyor.
Bu değişikliğin geziyle alakası olup olmadığını bilmek imkansız. Oran’ın soru önergesine “ne alakası var canım” diyerek cevap verip konuyu kapatmak mümkün. Ama gerek olayların gelişimi, gerekse tarihsel bütünlüğü içinde gezinin bir katkısı olmadığını söylemek, mantıken mümkün değil. Ama dinleme konusunu en başından masaya yatırmamız gerekiyor bu sorunlar için: