TİB’i tek suçlu ilan etmek…

tibHükümetin her şeyden bir mağduriyet çıkarma kampanyasının bu haftaki durağı TİB, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı oldu. Kısaca hatırlatmak gerekirse TİB, 2005 yılında alınan bir kararla kuruldu ve 2006 yılında fiilen iş yapmaya başladı. Devletin dinlemelerini yapsın diye kuruldu. Ülkenin tüm iletişim varlığı, tüm aramalar bir boru halinde TİB binasına girdi ve oradan sahiplerine ulaşmaya başladı. Söylenenlere göre bu sesler içeri giriyor ve sadece mahkeme kararıyla izin verilenler izin verildiği kadar dinlenebiliyordu.

Biz o yıllarda bunun çok kötü ve şeffaflıktan uzan bir yol olduğunu dile getirdiğimizde bize “peki suçlular dinlenmesin mi ülkede teröristler kol mu gezsin” antiteziyle geldiler.

Hükümet, mahkemeler ve ilgili kurumlara sadece güvenmemizi istediler bizden. Ardından 17 ve 25 Aralık dalgalarıyla bir anda bizim daha önce öngördüğümüz şeyler hayata geçmeye başladı. Başbakanın oğlunun sevgilisiyle yaptığı iddia edilen konuşmalarından sıfırlama çalışmalarına, alo Fatihlerden hece hece bir araya getirildiği iddia edilen “bıbıcım” sohbetlerine… Bunlar yalan veya gerçek, sevilen ya da sevilmeyen insanların başına gelse de özel hayata bir müdahale olarak adlandırılabilir dinlemelerdi. Şahsım adına konuşmama gerekirse dinlenip dinlenmediğimi, uygun konjonktür oluşursa bunların yayımlanıp yayımlanmayacağına emin değilim. Kimsenin de emin olduğunu düşünmüyorum.

Bu hafta hükümet ve ona yakın olan gazeteler yoğun bir biçimde TİB’e karşı bir karalama kampanyası başlattı. Dinlemek için devletin meclisi tarafından kurulmuş bir kurumu dinlediği için suçlamak, 100 bin kişiyi dinlediği için ayıplamak sadece Türkiye’nin akıl seviyesine uygun bir hareket olabilirdi.

Peki ne yapılmalı bundan sonra? Öncelikle mevcut dinleme sisteminin ve yapısının yeni baştan tasarlanması gerekiyor. Bir kişinin konuştuğu kişinin konuştuğu kişinin konuştuğu kişiyi dinleme garabetinin ortadan kalkması gerekiyor. Haksız yere dinlenmiş olan insanların bilgilendirilmesi ve onlardan bir şekilde özür dilendikten hemen sonra kayıtların ortadan kaldırılması gerekiyor. Kanunsuz dinleme yapanlara emsal teşkil edecek bir dava açılması ve bir daha kimsenin bu işe kalkışmamasını sağlayacak kadar büyük cezalar verilmesi gerekiyor.

Ama hepsinden daha önemlisi, halka ve mahkemelere hesap verme zorunluluğu olmayan Mili İstihbarat Teşkilatı gibi kurumların dinleme yapmasının başbakan gibi en tepe yöneticilerin ağızlarından teşvik edilmemesi şart.

Bir de tek suçluyu TİB göstermemek gerekiyor tabii ki. Trafik kazalarında arabalar değil onların şoförleri yargılanır…