9. Uluslararası Elektronik Haberleşme Düzenleyiciler Konferansı’nda İşletmeciler Toplantısı’nda konuşmacı olarak söz alan TELKODER Başkanı Yusuf Ata ARIAK, telekomünikasyon sektörünü değerlendirerek, sektörün gelişmesini engelleyen problemleri ve çözüm yollarını işaret etti. Arıak’ın söylediklerini TKNLJ formatında maddeler halinde inceleyelim:
- “Son birkaç yıla bakacak olursak Telekom sektörünün cirosu ABD Doları cinsinden 16-17 Milyar arasında kendini tekrar ediyor. 14 yıl önce de var olan Türk Telekom ve üç GSM işletmecisinden oluşan ana yapı devam ediyor. Bağımsız Alternatif işletmecilerin (TTNet hariç) ciro payı on yılda sadece yüzde 8 seviyesine ulaştı.
- Yeni yabancı yatırımcılar ülkeye gelmiyor, yerli büyük guruplar pazardan çıktılar. Bu noktada hepimizin bu durumun nedenlerini ve pazarın büyümesi için neler yapılabileceğini kendimize sormamız gerekiyor.
- Ülkemiz telekomünikasyon sektörü için en önemli risk ve tehdit sektörde serbestleşme sürecinin tamamlanmamış olmasıdır.
- Türk Telekom gurubunda devletin doğrudan mevcudiyeti sürmektedir; Turkcell Yönetim Kurulu’na giren yeni üyelerle sektörün bünyesine yeni bir devlet mevcudiyeti eklenmiştir. Sonuçta, mevcut yapının yüzde 77’sini oluşturan bu iki gurubun yönetiminde hükümet doğrudan etkin duruma gelmiştir. Nedeni ne olursa olsun bu durum ‘’doğal’’ ve dengeli değildir. Temennimiz kısa sürede doğal duruma dönülmesidir.
- Tüm bu gelişmeler, Türkiye telekomünikasyon sektörünün triopol/düopol yapısına dönüşmesine zemin hazırlıyor. Henüz rekabetin yeterince gelişmediği ülkemizde yaşanan bu durum serbestleşmeye çok büyük zarar verecektir. Bu durumdan yakın ve orta vadede, gerek vatandaşlar gerekse de sektörde faaliyet gösteren firmalar zarar görecektir.
- Avrupa Birliği’nde, 2020 yılına kadar evlerin yarısına 100 MB hızındaki fiber hatlarla ulaşmayı, diğer yarısına da 30 MB hızın sağlanması planlanmış durumda. Her eve, her işyerine hızlı haberleşme altyapısı kurulması Türkiye’nin uluslararası düzeyde rekabet gücünün arttırılması ve Türkiye ekonomisinin sayılı ekonomiler arasına girebilmesi için olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
- Facebook, Twitter, Youtube, Skype, WhatsApp, ön ödemeli mobil kartlar ve benzerleri… Hepsi rekabetçi ortama en erken geçilen, uygun altyapıya en önce sahip olan yerde ABD’de ortaya çıktı. Hepsi de çok küçükten başlayıp büyüdüler. 8-10 sene geriden gelen ülkeler, hala arayı kapatıp benzeri teknolojileri ve yenilikçiliği yapamadılar. O nedenle, vakit kaybetmeden, yaygın, rekabetçi, hızlı genişbant şebekelerini gerçekleştirmeliyiz. Yeni fiber şebekeleri yapamazsak, Yaygın alternatif fiber şebekeler olmazsa, “yeni teknolojiler ve yenilikçilik” dar yollarda vakit kaybeder”.
- Hızlı haberleşme altyapısı olan fiber şebekeler sadece sabit internet için kullanılmamakta, aynı zamanda cep telefonu şebekeleri de fiber optik şebekeleri kullanıyor. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa cep telefonunda 3G’den 4G’ye geçemeyiz. Fiber şebekeler yaygınlaşmazsa artan veri iletimi karşısında ulusal haberleşme şebekemizde yavaşlamalar hatta çökmeler yaşanabilir. Mevcut ulusal yeraltı kablo kanallarını herkesin bedeli karşılığı kullanabilmesi hem İnternet kullanıcıları hem de Türkiye’nin geleceği için kritik öneme sahip. Yeraltı kablo kanallarını, fiberlerini tüm işletmecilerin uygun kiralama fiyatlarıyla kullanabilmesi için bu fiyatların maliyet temelli olarak belirlenmesi gerekiyor.
- Türk Telekom’un açıkladığı yeraltı kablo kanallarının kullanım kirasının AB’ye göre neredeyse 30-40 kat daha pahalıdır. Ülkemizde rekabetin artması ile İnternet kullanıcılarının işletmecisini, tarifesini, kalitesini seçebilmesi için bu fiyatların AB fiyatları seviyesinde belirlenmesi gerekiyor. Bu durumu düzeltmek için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, (BTK) alacağı kararla yeraltı kablo kanallarının diğer işletmeciler tarafından kiralanması ücretlerini ve şartlarını en doğru biçimde belirleyeceğine inanıyoruz. Zira yeri kazmak suretiyle sıfırdan hat çekme maliyetleri bile şu anki kablo kanalları kirasından daha uygun bir maliyet sunuyor.
- Bir işletmecinin, ulusal altyapının bulunmadığı veya uygun olmadığı yerlerde kendi fiber şebekesini (fiber kablo, kanal, göz) kurabilmesi için kazı yapma izni alması gerekiyor. Dünyada yerel yönetimler hızlı internetin kendi şehirleri için hem bireysel hem de ticari alanlarda ciddi üstünlük sağlayacağını biliyorlar ve adeta yarış edercesine fiber optik şebekelerin kurulmasına destek veriyorlar. Ancak örneğin İstanbul’da dünyanın tam tersine bir uygulama ile Yeni Nesil İşletmecilerin Fiber Optik Altyapı tesis etmelerine ve var olan altyapıları kullanmalarına İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından izin verilmiyor.
- Fiber altyapının genişletilmesinin bir diğer yolu olan tesis paylaşımı alanında ise ulusal altyapımızı şu an sadece Türk Telekom kullanmakta ve bu altyapının diğer işletmeciler tarafından kullanılması için de fahiş ücretler talep edilmektedir. Ayrıca karayolları, demiryolları, boru hatları, elektrik iletim hatları ilgili kamu kuruluşlarının alternatif işletmecilere izin vermemeleri, ayırımcı davranışları ve yüksek kira bedelleri istemeleri nedeniyle fiber optik şebekesi kurmak engelleniyor.
- Bakanlık; “önce kiralamaya çalış” demesin. İsteyene altyapı izni versin. Mükerrer yatırımı devlet değil, yatırımcının aklı önler, kiralama olanağı önler. BTK; var olan yeraltı borularını makul fiyat ve şartlarla kullandırsın. Fiyat ve şartları belirlesin. Belediyeler; engel olan, şehrinin gelişimini engeller. Bakanlık, engelleyen belediyeleri engellesin.