Designed_By_Turkcell_Teknoloji_Gebze copyBizim kuşak tarih kitaplarında şu cümleyle büyümüş ve bunu oldukça kanıksamıştır: “Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık.” Bu yüzden bu bakış açısı ve yaklaşımı hiç de tuhaf karşılamayız. Teknolojide de böyle oldu: HTC veya Huawei telefon üretip üstüne Türk markasını konuynca biz de üretmiş sayıldık…

Turkcell Barselona’daki kongredeki gazetecilerle buluşmasını Türk telefonu üetimine ayırınca gerçekten heyecanlandık. Burada yapılan etkinliklerimizin tamamının tarihini bu telefon üretim haberine ayarladık. Yazacağım yazıları bile bu telefonun önü ve arkasına göre konumlandırdım.

Açıkçası bir klasik, bakanın ve teranesinin gelmesi gitmesi, sorulara cevap vermesi ya da vermemesi toplantının gidişatını belirledi. Benim en çok mutlu olduğun toplantılardan biri değildi. Toplantıyı düzenleyenlerin de çok mutlu olduğunu düşünmüyorum.

Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv, toplantıya daha önce elde ettikleri telefon dağıtım tecrübesinden bahsederek başladı. Gerçekten de T serisi telefonlar, en ucuzundan en pahalısına kadar Türkiye’de ciddi bir başarı öyküsü yarattı ve sattı. Bu hikaye bana Turkcell salyangoz satsa et tüketimini ikiye katlar şakasını çağrıştırıyor. Çünkü gerçekten de piyasanın en büyük kitleye ulaşan yapısıyla halkın nabzını tutuyor ve ilerliyorlar.

Her ne kadar toplantının sonunda konuyla ilgili genel müdür yardımcılarıyla sohbet etme imkanı bulmuş olsak da birçok konu açıkta kaldı. Nelerdi bunlar? Mesela Turkcell, cihaz Turkcell Teknoloji çalışanları tarafından tasarlandığından cihazın kod adını şirketin bulunduğu ilçe olan Gebze olarak koymuştu. Peki Türk mühendislerinin telefona olan katkısı ne olacaktı? Yani tasarım alanında bir etkisi olacak mıydı? Bildiğim kadarıyla Turkcell Teknoloji içinde kurulu böyle bir düzen yok. Telefonun mevcut telefonlardan daha farklı bir model ya da şekilde olması gündeme gelecek miydi? Çünkü basın bülteninde söz konusu telefonun, Turkcell’e özel ara yüz, Türk kullanıcıların ihtiyaçlarına göre en son teknoloji ile özelleştirilmiş donanım ve zengin uygulama dünyası gibi özelliklere sahip olacağı dile getirilmiş.

Fiyat konusu genel müdür yardımcılarıyla aramızda ciddi bir polemik oldu. Çünkü Turkcell, verdiği demeçlerde ve yazılı metinlerde 1 milyon telefon üretimiyle Türkiye’nin cari açığında 500 milyon TL’lik bir azalma olacağını öngörüyordu. Bundan şunu anlıyorum: Eskiden yurt dışına verdiğimiz yaradan 500 milyonluk bir azalma olacak. Bu da demek ki 500 milyonluk kısmını Türkiye’den karşılayacağız. Yani telefon 501 TL’ye satılmak zorunda eğer sazından ayak tırnağına kadar her şeyini Türkiye’de üretebilirsek.

İşlemciyi Türkiye’de üretemiyoruz çünkü bu teknolojinin bizde olmamasını bir kenara bırakın, Qualcomm ile anlaşıldığı toplantıda duyuruldu. Ekran konusunda Tükiye’de diğer tüm dünya gibi çaresiz durumdayız. E bunun KDV’si var, vergisi var. Yani telefonun bin TL’nin altında olması bu rakamlarla fiili olanrak imkansız.

Ama bize şöye bir bilgi verildi: Turkcell’in hesaplı telefon üretimi sayesinde yurt dışından gelen pahalı telefonlar yerine daha ucu, Türk montajı telefonlar alınacak ve cari açıktan 500 TL kar edeceğiz cihaz başına. Bu yaklaşım aklıma şu fıkrayı getirdi: Cimrinin oğlu heyecan içinde babasına gelmiş ve demiş ki: “Baba baba benimle gurur duyacaksın. Bugün okuldan gelirken otobüse binmeyip arkasından koştum ve 5 lira kara geçtim. Cimri, aferin bekleyen oğlunun ağzının ortasına olanca gücüyle çarpmış: “Benim salak oğlum, otobüsün arkasından koşarak 5 lira kazanacağına taksinin arkasından koşip 50 lira kazansaydın ya…”

İşte şu anda bizimki bu hesap… pahalı telefon aldırmayıp daha ucuzunu aldırdığımız için 500 TL kar ediyoruz. E Nokia fuarda 15 avroluk telefon duyurdu onu alalım 1000 TL kar edelim?..

Bakanımız da bir başka alem… Bu toplantının sonnda herkesi ayağa kaldırıp, sahnede gazeteci kardeşlerimize röportaj verdiği için bizim soru sorma hakkımızı çaldırdığı şöyle dursun, birbirinden enteresan açıklamalar getirdi: Arge merkezlerinde 350 çalışan, teknik destek merkezlerinde 150 çalışan şartı getirmişler. Arge desteklerini artırmışlar. Herkesi uçan kaçan konumuna getirmişler.

İyi diyorsunuz da o 350 kişi zorunluluğu olan, 500 kişi çalıştıran şirketlerimiz şu ana kadar kaç uluslararası patent aldı? Argenin ölçütü patent değil mi? Bu konuda yerlerde sürünürken siz kiminle neyle övünüyorsunuz? Daha önce yazdım, Romanya bile Barselona’ya bizden daha geniş alanlarda bizden daha çok firma getirirken hangi destekle övünüyorsunuz? Fuara getirdiğiniz 11 firmayı 10 dakika içinde dolaşınca vicdanınız rahatladı mı? Mutlu muyuz şimdi hepimiz?

Turcell açısından hareket güzel. Telefonun Arçelik ile mi Vestel ile mi üretileceği şu anda muamma. Bu üretimden bir Fatih projesi başarı öyküsü çıkıp çıkmayacağı muamma. Bu üretimden kaç farklı telefon çıkacağı muamma. Ama bir milyon telefon üretme hedefi (bunu ben uydurmadım bir milyon teleondan 500 milyon cari açık kapatacağız derseniz ben böyle bir üretim yapacağınızı düşünürüm) çok ciddi. Bu kadar ciddi söylenen şeyin arkasında duracaklarını ve Türkiye’de ciddi bir açık kapatacaklarına inanıyorum. Sadece Uzakdoğu’nun telefonlarını 750 bin sattıklarını düşünecek olursak hiç de hayal gibi gözükmüyor.

Toplantının bitiminde Bakan’ın Qualcomm yetkilisine “Enrico vat iz dı nekst Enrikoo” demesi şirin algılanmış olabilir. Yu seyd evritink bat yu seyd natink” demesi gülüşmelere yol açmış olabilir. Ama ben bir yabancı kurumun Türkiye’de istihdama katkı vermeye böyle çarılması taraftarı değilim. Hiç de gülmedim. Eğer iletişimimizi bu terbiyede sürdüreceksek “aloo bakanım noldu baba M2M açılış vergileri” dememizi de hoş karşılaması lazım.

Sonuçta bu iş güzel bir. Olmasa bile bakanımız beğenince biz de beğenmiş sayılırdık.

Bakalım Turkcell telefon üretince Türkiye telefon üretmiş sayılacak mı? Yoksa insanlar bunu bir fırsat olarak görüp yeni açılımlarda bulunacaklar mı?..