Turkcell geçtiğimiz günlerde fiber seferberliği ile ilgili bir bülten gönderimi yaptı. Konuyla çok ilgilendim çünkü bu aralar İstanbul ilinin her iki yakasında gezdiğim farklı bölgelerde hep bir fiber döşeme çalışmasına denk geliyordum. Bir şeyler kesinlikle oluyordu. Bu yüzden gelen bültenle yetinmeyip onlardan ekstra cevaplar da istedim ve onlar sağolsun biraz zorlu sorulara olabilecek en hızlı şekilde geri dönüş yaptılar.
Turkcell mevcut fiber illeri olarak adlandırılan illerin de dışına çıkmaya başladı. Yani sadece bizim göz hizamızda İstanbul’da değil hummalı çalışma. Son olarak Afyon, Uşak, Ordu ve Sivas illerinde fiber çalışması başlamış. Fibere hazır hane sayısı ki buna teknik olarak “homepass” adı veriliyor, 4,4 milyon olacakmış. Bu rakam şöyle çok önemli: Genelde Turkcell, fiber götürebildiği alanlarda çok yüksek bir oranda ürün ve hizmet satışını gerçekleştirebiliyor. Bu oran dünya için bile çok büyük. Yeni illerde yapılacak olan çalışmalarla 110 bin yeni potansiyel müşteri yaratılacak. Bunun için 270 milyon lira harcanıyor. Fiber için toplam sahip olma maliyetleri göz önünde bulundurulacak olunursa geri dönüşün kısa vadeli olmayacağını söylemek mümkün. Şimdiye kadar gidilen iller daha nüfus yoğundu. Yani yapılan yatırımın daha kolay geri dönmesi mümkündü. Tabi nüfus yoğunluğu küçüldükçe yatırımı geri almak daha zor hale geliyor.
Atılacak bu yeni adımlarla Turkcell’in toplam kanal uzunluğu (bunu Turkcell’e özellikle sordum) 53 bin kilometreyi aşacak. Rakibi olan Türk Telekom’un sahip olduğu uzunluk karşısında küçük gözükse de abone sayısında rakibi karşısında önemli bir üstünlüğü varmış gibi duruyor. Ama bu ibareyi korkarak söylüyorum çünkü iki kurumun fiber tanımı birbirinden farklı hatta regülasyonu gerçekleştiren BTK’nın fiber tanımı ikisinden de farklı. İki şirketin belirttiği fiber uzunlukları BTK raporlarını tutmuyor ki BTK bu rakamları da doğal olarak bu operatörlerden alıyor. Neyse bu ayrı tartışmanın konusu…
Bu noktadan itibaren yazılanlar sadece TKNLJ’de
Turkcell’e sorduğumuz sorulardan çok enteresan cevaplar çıktı. Bunları yorumlarıyla birlikte sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer aynı soruları soran, cevap alan ve bunları yayımladığı halde görmediğim haberler varsa onlardan peşinen özür dilerim…
Turkcell’e döviz kurundaki değişimler yatırımları etkiledi mi diye sordum. Turkcell açık yüreklilikle cevap verdi buna:
Turkcell olarak rekabetçi konumumuzu güçlendirmek için yatırım yapmak zorundayız. Kurdaki dalgalanmalar, elbette yatırım bütçelerimizi de etkiliyor. Bununla birlikte fiber yatırımlarında bu oran daha düşük seyrediyor.
Peki bunun sebebi ne acaba? Bunun sebebini onlara yönelttiğim fiberdeki yerlilik oranına gelen cevapta bulabiliriz:
Fiber alanında gerçekleştirilen yatırımlarda dövize bağlılık daha düşük. Bu alanda işçilik daha yoğun. Ayrıca kullanılan malzemelerin emtia anlamındaki değerinin diğer malzemelere göre daha az ve lokal üretime sahip olması da döviz bağlılığını azaltıyor. Yani kullanılan kabloların Türkiye’de üretiliyor olması yerlileşme oranının yüksek olmasına katkı sağlıyor.
Şimdi anlıyor musunuz neden birçok şeyin üretiminin Türkiye’de yapılması ısrarımızın sebebini?
Başlık ne anlatıyor?
Fiberden bahsedince “aa ne güzel ışıklı ışıklı” haberi yapan bazı gazetecileri bir kenara bırakıyorum. Biz bu konuda ezelden beri haber yapan gazetecilerin en çok tartıştığı şey fiberde bir türlü hayata geçirilemeyen ortak altyapı. Yani herkes kendi kanalını açmaya çalışıyor. Herkes baştan yatırım yapıyor. Bizden çok daha zengin ülkeler bile ortak altyapı kullanırken bunu bizim bir türlü beceremiyor olmamız içler acısı. Bu yüzden de Turkcell’e şu soruyu yönelttim biraz dobralık sınırlarını da aşarak:
Ortak fiber altyapı konusunda neredeyiz? Neden hala hayata geçirilemedi? Türk Telekom ile aynı fonda olmanız bu konunun daha hızlı ilerlemesini sağlamıyor mu?
Turkcell buna şu cevabı verdi:
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Ulaştırma Bakanlığımızın da belirttiği gibi altyapıların ortak olması konusunda bir irade ortaya kondu. Ulaştırma Bakanlığımız, BTK ve tüm ilgili kuruluşlar bu konuyla ilgili yoğun biçimde çalışıyor. Varlık fonunun da içinde olduğu yeni bir yapının oluşması konusunda da fikirler mevcut. Turkcell olarak bunu destekliyoruz. Sektördeki herkesin kafa yorarak en doğru yöntemle ortak altyapı şirketinin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Daha fazla beklemeden bu işe başlamak gerekiyor. Bu konuda ortak bir altyapı şirketinin kurulması ve operatörlerin de hizmet ve servislerde rekabet etmesi en ideal çalışma olacaktır.
Bu çok acayip. Varlık fonunu ortak altyapı içinde hiç düşünmemiştim. Ama diğer taraftan bakınca Türkiye’deki toplam fiberin tamamına yakınına sahip iki şirket, Türk Telekom ve Turkcell, Varlık Fonu’nun tapulu malı. Bu iki kurumun yıllardır ortak altyapı için hareket edemediği aşikar. BTK’nın da 2010’dan bu yana kabul edilebilir bir ortak altyapı kurmaya boyu ve kilosu yetemedi maalesef. Ama Varlık Fonu kuvvetli ve aynı zamanda bu altyapıların sahibi.
Ha Varlık Fonu mevcut fiber sahipliğini tüm Türkiye’deki telekomünikasyon şirketlerinin kullanımına açar, fiberin olması gerektiği uzunluğa gelmesi için kaynak yaratabilirse adını tarihe altın harflerle yazdırır. Buna gerek var mı? Kesinlikle var. Buna istek var mı? O konuda hiçbir bilgim yok. Ama Turkcell’in verdiği cevaplardan belli oluyor ki bir istek oluşmuş…
Fibere Turkcell’in herkesten daha çok ihtiyacı var. İki sebepten: Birincisi ellerinde fiberle gittikleri herkes onları kapıdan içeri buyur ediyor. Ama daha da önemlisini Turkcell genel Müdürü Murat Erkan söylüyor: Bir evin kapısından fiberle girerlerse insanlar TV+ alıyorlar. Maçları ve dünyadaki film ve dizilerin büyük çoğunluğuna sahip Digiturk’ün olduğu bir ülkede çok önemli bir veri bu. Düşünün bir kere: 100 eve fiberle giriyorsunuz ve 63’ü sizden TV hizmeti satın alıyor.
Siz olsanız ölümüne girmez misiniz fibere?