İki hafta önce evin kapısından içeri bir Xbox girdi. Onu arkadaşlarının olduğu televizyonun altındaki müstesna köşesine koyduk. Televizyonda yeterince kablo çıkışı olmadığı için şimdilik kaydıyla Apple TV’nin kablosunu ona taktık. İnternetin tek kablolu çıkışını onunla paylaştım. 100 megabit interneti sevdi ve bununla çok iyi geçindi. Elimde üç adet oyun vardı: Bir first person shooter, bir Kinect özelliklerini iyi kullanmamızı sağlayacak spor oyunu, yine Kinect ile iyi giden bir dans oyunu…
Kurulumun zor olacağını düşünmüştüm ama dakikalar mertebesinde bitirebildim. Tek zorlandığım nokta Microsoft hesabımı hatırlayamıyor olmam… Bunun için bilgisayarı devreye sokmam ve hatırlatma istemem gerekti. Eğer bir Microsoft hesabınız yoksa ve açmak da istemiyorsanız Xbox güzel bir dekoratif eşya olarak odanızda durabilir. Ama hesabınız yoksa da yenisini açmak hemen hemen bir dakika sürüyor.
Gelelim Xbox öncesi ev düzenime: 55 inçlik bir televizyon ve ona bağlı PlayStation, Digiturk, Apple TV ve Tivibu cihazlarım var. 100 megabit internet bu cihazlar arasında paylaştırılmış durumda. Kardeşçe yaşayıp gidiyoruz.
Evde PlayStation, 12 yaşında bir erkek çocuk olduğundan dolayı televizyon izlenme payı içinde önemli bir yer tutuyor. Genellikle oynadığımız oyunlar internet üstünden diğerlerine karşı, first person shooter tarzında oynanıyor. Artık neredeyse PlayStation’a karşı hiç oyun oynamıyoruz. Bu yüzden de internetin kalitesi bizim için çok önemli.
Hareket tabanlı oyunları bundan seneler önce çıkar çıkmaz aldığımız Wii ile başladık. Çok keyif almıştık o yıllarda. Ama grafikler ve oyunun içindeki karakterlerin karizmadan uzaklığı bizi bezdirmişti biraz. Oyunların da hakettiğinden yüksek fiyata satılmasıyla Wii’yi birilerine verdik. Yaklaşık 2 sene boyunca hiç kullanmadıktan sonra… Sonra PlayStation’ın dünyanın en saçma uzaktan oynama aletlerini aldık üstü renkli toplu. Bir türlü kullanamadık. Kullandığımız zamanlarda da bize hiç keyif vermedi. O topları evin bir yerine soktuk bir daha da hatırlamadık yerini.
Açıkçası Kinect’i ilk kez kullanmaya çekindik. Niyeyse bir türlü elimiz gitmedi. Ama önce kontrol aleti olarak elimi ayağımı kullanmaya bayşladıktan sonra, hele ki ilk spor oyunu olarak ping pongu denedikten sonra çok şaşırdık. Bu, gerçek ve tam bir kontroldü. Bu oyunları oynarken son 15 yılda olmadığı kadar çok yoruldum ve terledim. Görünen o ki ben bu oyanları günde iki kez oynasam, benim adar göbeği olan biri bile gerçek anlamda zayıflar.
Bu arada komik bir vaka… Evinizde Xbox ile oynarken takım elbise ve kravatla oynamazsınız muhtemelen… Peki pespaye şekilde oynarken kendinizi o şekilde ekranda görünce ne yaparsınız? Söyleyeyim size oyunun ve kendi imajınızın bütün karizması kayboluyor. Hatta acaba bu filmler dışarı gidiyor mudur diye korkarak hemen üstünüze başınıza çeki düzen veriyorsunuz…
Oyunları edinme konusunda da şimdilik bir sorun gözükmüyor. Cihaz hesabını kullanarak internet üstünden edinebileceğimiz oyunların sayısı çok fazla. 50 TL’nin altında oldukça çok ve oynanabilir oyunlar var. Henüz oyun almak için çocuklar bana sormadan oyun alabilirler mi diye bakmadım ama muhtemelen alınamıyordur. Bu alandaki tek sorun, aramaların çok da iyi olmaması. Mesela Kinect ile oynanabilecek oyunların sayısı ve kendileri internetle Xbox cihaz üstündeki aramalarda farklı çıkıyor. Msela Kinect ile oynanabilen bir Star Wars oyunu var ama bunu Xbox üstünden satın alamıyorsunuz. Nedenini anlamak güç. Bu arada aramalarda çok fazla tekrarlı gelen sonuç var.
Xbox kendi içinde farklı bir satın alma mekanizması kurmuş. Parayla oyun satın alabildiğiniz gibi oyun oynarken yaptığınız gelişmelerle edindiğiniz altın puanlar var. Bunlardan eser miktarda toplayınca oyun alabiliyor veya onun yerine oyunun içinde kullanılabilecek silah veya kıyafet gibi hoşluklar da satın alabiliyorsunuz. Ama diyelim ki çok bezginsiniz ve altın toplamak da işinize gelmiyor. O zaman altın da satın alabiliyorsunuz. Dünya güzel kurulmuş.
Cihazın tüm önyüz biriminin başarılı bir biçimde Türkçeleştirilmiş olması harika. Çocukların PlayStation arayüzü ile Xbox arayüzü karşısında düştüğü durum gerçekten Türkçe’nin önemini çok iyi anlatıyor. Bu arada arayüzü çok iyi anlamadan DVD seyretmeye çalışmak çok kolay değil. Ama iki günlük kullanımın ardından aslında her şey size çok kolay gelmeye başlıyor.
yaz tatili ve karnelerin yaklaştığı şu günlerde eğer oyun kalitesini ve Türkçeleştirilmesini üst seviyeye çıkarırsa koşarak alınması gereken bir alet olabilir. Hem çocuklar için hem de babalar (özellikle göbekli olanlar) için…