Üzgünüm heyecanlılar: Google Turkcell 1 milyar dolar sandığınız gibi bir şey değil

En kaba haliyle söyleyeyim: Bu haber “Google Türkiye’ye 1 milyar dolar getiriyor” haberi değil, “Turkcell Google’la birlikte Türkiye’de Google Cloud bölgesi kurmak için 2032’ye kadar toplam 1 milyar dolar yatırım yapmayı üstleniyor” haberi. Ton farkı büyük. Ton farkını anlamayanlar hemen burada haber okumayı bırakabilirler.

Bir anda gündeme düşen Google Turkcell ile ortaklık kurdu 1 milyar dolar geliyor haberinde anlatılanı netleştirelim:
• Turkcell, Google Cloud ile stratejik bir ortaklık yapıyor ve Türkiye’de yeni bir Google Cloud bölgesi (region) kurulacağı resmen ilan ediliyor.
• KAP bildirimleri ve uluslararası basına göre Turkcell, 2032 sonuna kadar veri merkezleri ve bulut teknolojilerine toplam 1 milyar dolar yatırım taahhüt ediyor. Bu para yıllara yayılan, büyük ölçüde Turkcell kaynaklı bir CAPEX; Google’ın tek seferde getirdiği bir “1 milyar dolarlık valiz” değil.
• Kurulacak Google Cloud bölgesinin en az üç “zone”dan oluşan, hiper ölçekli (hyperscale) bir bölge olacağı; yani Google’ın dünyadaki diğer ana bölgeleriyle aynı ligde bir altyapı hedeflendiği belirtiliyor.
• KAP açıklamalarına dayanan haberlerde, bu bölgenin 2028–2029 arasında faaliyete geçmesinin planlandığı yazıyor. Yani en az 3–4 yıllık bir yol haritası var.

Ülkemde bulut parazı zaten başını alıp gidiyordu. 2024’te 1,7 milyar dolar olan bu pazar, 2029’da 4,2 milyar dolar ve yaklaşık %20 bileşik yıllık büyüme projeksiyonu veriyor. Yani bulut Türkiye’de önümüzdeki 5–6 yıl boyunca yılda kabaca %20+ büyüyecek dev bir pazar.

Bu çerçevede 1 milyar dolar yatırım ne demek?
• 2024’te 1,7 milyar dolarlık pazarın önümüzdeki birkaç yıl içinde 3–4 milyar dolara çıktığı bir senaryoda, Turkcell’in 1 milyar dolarlık planı pazarın yıllık hacminin önemli bir yüzdesine denk gelen bir yatırım; ama bu 2032’ye kadar yayılmış, kabaca yılda 100–120 milyon dolar mertebesinde bir harcama.
• Bu para doğrudan “Türkiye’ye giren Google sermayesi” değil; veri merkezleri, binalar, enerji, soğutma, donanım, fiber, yerel mühendislik kadroları vs. için yapılacak Türk lirası + döviz bazlı bir yatırım paketi. İthal ekipman ve Google lisans/paylaşım gelirleri nedeniyle kayda değer bir kısmı Google ekosistemine akar, ama istihdam, inşaat ve operasyon tarafı Türkiye’de kalır.

Teknik ve stratejik anlamı:
• Şu ana kadar Google Cloud, Türkiye’yi çoğunlukla Frankfurt / Varşova gibi Avrupa bölgelerinden servis ediyordu. Bu da hem gecikmeyi (latency) artırıyor, hem de veri yerleşimi (data residency) açısından bankalar, kamu kurumları gibi regüle sektörlerde soru işaretleri yaratıyordu.
• Yeni bölgeyle beraber Google Cloud’un 200’ün üzerinde hizmeti Türkiye lokasyonundan, düşük gecikmeyle ve KVKK’ya daha uyumlu bir şekilde sunulabilecek. Bu, özellikle yapay zekâ (Vertex AI, Gemini), büyük veri (BigQuery), siber güvenlik, dijital iş çözümleri tarafında ciddi bir hızlanma potansiyeli demek.
• Turkcell, bu işte sadece “ev sahibi” değil; bölgedeki servislerin satış ve pazarlamasından da sorumlu yeniden satıcı (reseller) rolü üstleniyor. Yani kendi veri merkezlerini ve şebekesini kullanarak bir yandan “Türk egemen bulutu” hikâyesi anlatacak, bir yandan da Google Cloud lisanslayıp satacak hibrit bir model kuruyor.

Siyasi iletişim boyutu:
• Cevdet Yılmaz’ın açıklamasındaki “dijital egemenliğimiz güçlenecek” vurgusu, hükümetin bu işi sadece teknik bir yatırım değil, egemenlik / stratejik bağımsızlık hamlesi olarak çerçevelemek istediğini gösteriyor.
• Ancak burada ince çizgi şu: Altyapının Türkiye’de olması, tabii ki “veri egemenliği” açısından önemli bir adım; ama temel platform, yazılım araçları, kontrol mekanizmaları hâlâ bir ABD merkezli şirketin kontrolünde. ABD’nin CLOUD Act gibi yasaları, belirli durumlarda ABD otoritelerinin yurtdışındaki veriye erişimini mümkün kılıyor. Yani “hiper ölçekli Google Cloud bölgesi” otomatik olarak “tam egemen milli bulut” demek değil; detay mimari ve sözleşmeler bu farkı belirler.
• Burada asıl kritik soru: Bu bölge “sovereign cloud” denen, müşteri anahtarlarının sadece Türkiye’de kaldığı, yabancı otoritelere karşı ek korumalar içeren özel bir model mi olacak, yoksa standart bir Google Cloud bölgesi mi? Şu anki açıklamalarda bu ayrım net değil; sadece “yeni region” ve “siber güvenlik, veri egemenliği” gibi genel laflar var.

Pazar dengeleri açısından:
• Türk bulut pazarında şu an AWS, Azure ve Google Cloud güçlü; ama yerel oyuncular (Turkcell, Türk Telekom, KoçSistem, Bulutistan vb.) “yerel destek, uyum ve fiyatlandırma” avantajlarıyla pay kapmaya çalışıyor.
• Bu anlaşma, Turkcell’i “saf yerli” çizgiden alıp “yerli + küresel ortak” konumuna taşıyor. Turkcell’in veri merkezleri, enerji teşvikleri, konum avantajı; Google’ın yazılım + global marka gücü ile birleşiyor.
• Diğer yandan bu, kamu ve finans sektörünü fiilen Google Cloud’a doğru iten bir hamleye dönüşebilir. “Regülasyonlar gereği verinizi Türkiye’de tutun” denirken, “en olgun hiper ölçekli çözüm Turkcell–Google’da var” noktası ortaya çıkarsa, hem yerli küçük bulut sağlayıcılar, hem de rekabet hukuku açısından tartışılacak bir tablo çıkar.

Riskler ve soru işaretleri:
Vendor lock-in: Büyük bankalar, telekomlar, devlet kurumları ağır şekilde Google Cloud’a oturursa, 5–10 yıl sonra “çıkış maliyeti” dramatik boyutlara ulaşabilir. Fiyat politikası, lisanslama, politik gerginlik vb. durumda “alternatife geçelim” demek kolay olmayacak.
Enerji ve çevre: Türkiye veri merkezi pazarının 2029’a kadar 4,7 milyar dolar seviyesini görmesi, özellikle İstanbul merkezli büyük bir enerji tüketimi anlamına geliyor. Google tipi hiper ölçekli tesisler devasa elektrik çeker; bu enerji nasıl üretilecek, ne kadar yenilenebilir olacak, şimdilik sessiz geçiliyor.
İstihdam ve know-how: Açıklamalarda “kaç mühendis, hangi alanlarda, hangi Ar-Ge projelerinde çalışacak” gibi net rakam yok. Bugünkü haliyle bu, daha çok altyapı yatırımı + lisans satış ortaklığı gibi duruyor; “Türkiye’de yapay zekâ Ar-Ge merkezi” ya da “model geliştirme laboratuvarı” seviyesinde bir taahhüt henüz görünmüyor.

Google bize özel bir şey yapmadı

Kasım 2025 itibarıyla Google Cloud’un 42 tane hyperscale bölgesi (region) var. Google’ın kendi altyapı sayfası ile global ağ yazısında, 42 bölge ve 127 zone işlettikleri net şekilde yazıyor. Yani plan gerçekleşirse Türkiye’de açılacak bölge devreye girdiğinde, bu sayı 43’e çıkacak.

“Bizdeki Turkcell–Google modeli gibi, devlet / operatör / yerel partnerle birlikte bölgesel merkez iddiasıyla kurulan başka bölgeler var mı?” sorusunun cevabı çok net bir evet: Özellikle son 5–6 yıldır Google bu işi hep aynı şablonla yapıyor.

Doha, Katar
– Katar’ın “National Vision 2030” programına bağlanan bir Google Cloud bölgesi.
– Devletin dijital ekonomi hedefleri, kamu ve özel sektörün buluta geçişi için ana altyapı olarak pazarlanıyor.

Dammam, Suudi Arabistan
– Google Cloud, burada CNTXT adlı yerel ortak üzerinden satılıyor; tıpkı Turkcell gibi “exclusive reseller” rolü var.
– Bölge, Suudi Arabistan’ın Vision 2030 hedefleriyle ilişkilendiriliyor; 2024–2030 arasında ekonomiye 109 milyar dolar ek çıktıya katkı yapacağı hesaplanmış.

Tel Aviv, İsrail
– Yeni bölge, İsrail hükümetinin kamu bulutu ihalesinde seçilen sağlayıcı çerçevesinde açıldı; kamu kurumları ve bankalar için “veri ülkede kalsın” söylemiyle piyasaya sürüldü.

Johannesburg, Güney Afrika
– Google Cloud’un Afrika’daki ilk bölgesi.
– Açıklamalarda, kıta genelinde dijital dönüşümü hızlandırma, şirketlerin “legacy” atlamasına yardım etme gibi benzer bir kalkınma dili kullanılıyor.

Varşova, Polonya
– 2019’da Polonya’nın ulusal bulut operatörü Chmura Krajowa (Domestic Cloud Provider) ile stratejik ortaklık açıklandı; Google Cloud bölgesinin de Varşova’da kurulacağı duyuruldu.
– 2021’de bölge resmen açıldı; Polonya ve çevre ülkeler için “bölgesel dijital merkez” hikâyesi anlatıldı.
– Model olarak bizim Turkcell–Google işine en çok benzeyen örnek bu: Devletin desteklediği yerel “National Cloud” + Google region + ortak satış/pazarlama.

Avrupa’da bu işin kuzenleri Madrid’de Berlin’de, Frankfurt’ta, İtalya Turin’de, Belçika ve Hollanda’da var.