2.400 Sene Önce Yazıldığı Haliyle Atlantis

Atlantis efsanesi, antik çağlardan günümüze kadar süregelen, kayıp bir uygarlığın hikâyesidir. Bu efsane, ünlü Yunan filozof Platon tarafından MÖ 360 yılında yazılan “Timaeus” ve “Critias” adlı diyaloglarında anlatılmıştır. Atlantis, büyük bir deniz gücü ve ileri bir medeniyet olarak tanımlanır. Platon’un yazılarında, Atlantis’in MÖ 9600 civarında var olduğuna ve yıkıcı bir doğal felaket sonucu bir gecede denizin dibine battığına inanılır.

Atlantis Efsanesinin Ana Hatları:

  1. Platon’un Anlatımı: Platon’a göre Atlantis, Herkül Sütunları (bugünkü Cebelitarık Boğazı) ötesinde yer alan büyük bir ada krallığıdır. Atlantis, Mısır, Avrupa ve Asya’ya kadar uzanan geniş bir imparatorluk kurmuştur. Ancak, Atlantis halkı zamanla ahlaksızlaşmış ve tanrıların gazabına uğrayarak yok olmuştur.
  2. Atlantis’in Konumu: Atlantis’in tam yeri bilinmemekle birlikte, çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Bazı araştırmacılar Atlantis’in Akdeniz’de, bazıları ise Atlantik Okyanusu’nda yer aldığını öne sürer. Ayrıca, Santorini Adası’ndaki Thera yanardağı patlaması ile bağlantılı olabileceği de düşünülmüştür.
  3. Efsanenin Etkileri: Atlantis efsanesi, yüzyıllar boyunca birçok bilim insanı, arkeolog ve tarihçinin ilgisini çekmiştir. Modern dönemde ise kitaplar, filmler ve belgeseller aracılığıyla popüler kültürde sıkça yer bulmuştur.
  4. Araştırmalar ve Teoriler: Atlantis’in gerçek olup olmadığı hala tartışma konusudur. Bazı bilim insanları ve arkeologlar, Platon’un anlatımının tamamen hayal ürünü olduğunu düşünürken, diğerleri Atlantis’in gerçekten var olmuş olabileceğine ve henüz keşfedilmemiş bir antik uygarlığın izlerini taşıdığına inanır.

“Timaeus” ve “Critias”

Platon’un Atlantis’i anlattığı iki ana eseri “Timaeus” ve “Critias” adlı diyaloglardır. Bu eserler, Platon’un Atlantis hakkında yazdığı tek kaynaklar olup, efsanenin temelini oluşturur.

Timaeus

“Timaeus” diyalogu, Platon’un evrenin doğası, yaratılış ve insan ruhu üzerine düşüncelerini ortaya koyduğu bir eserdir.

Ana Konular:

  1. Kozmoloji ve Evrenin Yaratılışı:
    • Timaeus, evrenin bir zanaatkar (Demiurgos) tarafından yaratıldığını anlatır. Demiurgos, evreni ideal ve değişmez formlara göre oluşturur. Evrenin düzeni ve yapısı, matematiksel ve geometrik prensiplere dayanır.
  2. Elementler ve Maddi Dünya:
    • Evrenin dört ana elementten (ateş, hava, su, toprak) oluştuğu ve bu elementlerin geometrik şekillerle (dört yüzlü, sekiz yüzlü, yirmi yüzlü ve küp) temsil edildiği anlatılır. Bu elementler, sürekli bir dönüşüm içinde olup, dünyadaki tüm maddi varlıkları oluşturur.
  3. İnsan Ruhu ve Beden:
    • İnsan ruhunun ölümsüz ve ilahi bir kaynağa sahip olduğu, ancak bedenle birleştiğinde dünya ile ilgili arzular ve ihtiyaçlar nedeniyle karmaşık bir yapıya büründüğü anlatılır. Ruhun üç ana parçası vardır: akıl, irade ve arzular. Bu parçaların uyumlu bir şekilde bir arada bulunması, erdemli bir yaşamın temelidir.
  4. Zaman ve Göksel Cisimler:
    • Zamanın, evrenin yaratılışı ile başladığı ve göksel cisimlerin hareketleriyle ölçüldüğü belirtilir. Güneş, ay ve gezegenler, evrenin düzenini ve harmonisini temsil eder.

Konusu: “Timaeus,” Platon’un evrenin doğası, kozmoloji ve insan ruhu üzerine yazdığı bir diyalogdur. Diyalog, Sokrates’in bir konuşmasıyla başlar ve ardından Timaeus, Hermokrates ve Kritias adlı karakterlerin konuşmalarıyla devam eder.

Atlantis Anlatısı: Atlantis hakkında ilk bilgi “Timaeus”da verilir. Kritias, büyük bir ada olan Atlantis’in MÖ 9600 civarında var olduğunu ve Atlantik Okyanusu’nda yer aldığını belirtir. Atlantis’in büyük ve güçlü bir uygarlık olduğunu, deniz aşırı koloniler kurduğunu ve Yunanistan da dahil olmak üzere birçok bölgeyi etkisi altına aldığını anlatır. Ancak, Atlantis halkının zamanla ahlaksızlaşması ve tanrıların gazabına uğraması sonucu adanın bir gecede denize battığını söyler.

“Mısır’da, Delta’nın ortasında bulunan Sais adında bir şehir vardır. Bu şehir, Athenalı tanrıça Neith’e adanmıştır. Sais’te, rahipler tarafından yazılmış eski yazılar bulunmaktadır. Bu yazılar, Atinalı Solon’un zamanından çok önce yaşamış atalarımızın kahramanlıklarını anlatır. Solon, Mısır’daki bu rahiplerle tanıştığında, onlardan atalarımızın büyük bir uygarlık olan Atlantis ile olan savaşlarını öğrenmiştir. Atlantis, Herkül Sütunları’nın ötesinde, geniş ve zengin bir ada krallığıydı. Ancak, Atlantis halkı zamanla ahlaksızlaşarak tanrıların gazabına uğradı ve büyük bir felaketle denizin dibine battı.”

Critias

Konusu: “Critias,” Platon’un “Timaeus”un devamı olarak yazdığı bir diyalogdur. Bu diyalogda, Kritias adlı karakter Atlantis’in tarihini, coğrafyasını, toplum yapısını ve yıkılışını daha ayrıntılı bir şekilde anlatır.

“Critias” diyalogu, “Timaeus”un devamı olarak kabul edilir ve Atlantis efsanesini daha ayrıntılı bir şekilde ele alır. Ancak, bu diyalog tamamlanmamış olarak kalır.

Ana Konular:

  1. Atlantis’in Ayrıntılı Tasviri:
    • Atlantis’in coğrafyası, toplum yapısı, mimarisi ve kültürü detaylandırılır. Atlantis’in büyük zenginliklere sahip olduğu, ileri teknoloji ve mühendislik kullanarak gelişmiş bir medeniyet kurduğu anlatılır.
  2. Atlantis’in Toplum ve Yönetim Yapısı:
    • Atlantis, Poseidon’un soyundan gelen krallar tarafından yönetilen bir krallık olarak tanımlanır. Kralların adil ve erdemli bir şekilde yönetim yaptığı, ancak zamanla halkın ahlaki çöküntüye uğradığı belirtilir.
  3. Athenaların Erdemi ve Atlantis’in Çöküşü:
    • Athenaların, Atlantis’e karşı savaşarak zafer kazandığı ve Atlantis’in tanrıların gazabına uğrayarak büyük bir doğal felaketle yok olduğu anlatılır. Bu, erdemli ve adil bir toplumun, ahlaksız ve yozlaşmış bir toplum karşısında üstün geleceği temasını işler.
  4. Mitolojik ve Alegorik Unsurlar:
    • “Critias,” Platon’un ideal devlet ve toplum hakkındaki düşüncelerini mitolojik ve alegorik bir çerçevede sunar. Atlantis’in çöküşü, ahlaki çöküntü ve erdem eksikliğinin sonuçlarını simgeler.

Atlantis’in Detayları:

  1. Coğrafya ve Mimari: Kritias, Atlantis’in muazzam bir ada olduğunu, zengin doğal kaynaklara sahip olduğunu ve ileri düzeyde bir mimariye sahip olduğunu anlatır. Atlantis’in başkenti, halkın su yolları ve kanallar inşa ettiği, büyük tapınaklar ve saraylarla dolu bir şehir olarak tasvir edilir.
  2. Toplum ve Yönetim: Atlantis, Poseidon tarafından kurulan ve oğulları tarafından yönetilen bir krallık olarak anlatılır. Toplum düzeni, adalet ve erdem üzerine kurulmuş bir sistemle yönetilmektedir.
  3. Çöküş ve Felaket: Kritias, Atlantis halkının zamanla ahlaksızlaşarak tanrıların gazabına uğradığını ve büyük bir deprem ve sel felaketi sonucunda adanın denizin dibine battığını detaylandırır.

Kritias’ın Bitmemesi: “Critias” diyalogu tamamlanmamış olarak kalır. Diyalogun kesildiği noktada, Atlantis’in çöküşünün anlatısının ortasında olduğu düşünülmektedir. Bu durum, Atlantis’in gizemini daha da artırmış ve birçok spekülasyona yol açmıştır.

“Atlantis, Poseidon tarafından kurulan bir krallıktı. Poseidon, ölümlü bir kadın olan Cleito’ya aşık oldu ve onunla birlikte beş çift ikiz çocukları oldu. Poseidon, bu çocukların her birine Atlantis’in bir bölgesini verdi ve onları kral yaptı. Atlantis’in başkenti, Poseidon’un oğullarından biri olan Atlas tarafından yönetiliyordu. Şehir, büyük ve görkemli tapınaklar, saraylar ve kanallar ile doluydu. Ancak, Atlantis halkı zamanla erdemlerini kaybetti ve tanrıların gazabına uğradı. Büyük bir deprem ve sel felaketi sonucu Atlantis, bir gecede denizin dibine battı.”

Platon’un “Timaeus” ve “Critias” diyalogları, Atlantis efsanesinin temelini oluşturan ana kaynaklardır. Bu eserler, antik dünyanın coğrafyası, toplum yapıları ve mitolojisi hakkında önemli bilgiler sunar. Atlantis efsanesi, Platon’un ideal toplum ve ahlak üzerine düşüncelerini yansıtan alegorik bir hikâye olarak da yorumlanır. Bu metinler, yüzyıllardır tarihçiler, arkeologlar ve meraklılar için büyük bir ilgi konusu olmuştur.