Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, ailelere önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Sevil Atasoy, şunları söyledi:
“Uluslararası suç örgütleri, internetin Darknet, bir başka deyişle karanlık net, gizli net, ya da derin net olarak tanımladığımız kısımlarındaki ticari faaliyetlerini giderek arttırmaktalar. Bu durum toplumumuzun, özellikle sosyal medyaya erişimi, dolayısıyla bilgi edinme gücü yüksek ve yeni teknolojileri uygulamaya yatkın olduğunu bildiğimiz çocuk ve gençlerimizin sağlığı ve güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Mağdurların büyük bölümü çocuk
İnternete her hafta çocuk pornografisi niteliğini taşıyan yarım milyona yakın fotoğraf ve video yükleniyor. Bunların %78’inin yaşı, on ikinin altında. Yarı kadarı sekiz yaşından küçük. Her fotoğraf ve videonun ardında cinsel taciz ya da istismara uğramış bir çocuk var. On çocuktan sekizi kız. Suç olmasına rağmen bu malzeme Darknet’te, sosyal medyada, forumlarda, sohbet odalarında milyonlarca kez paylaşılıyor, bilgisayarlara indiriliyor.
Köleleştirme yöntemi kullanılıyor
Facebook, yapay zekâ uygulamaları sayesinde 2019 yılının ilk üç ayında 8,7 milyon çocuk istismarı fotoğrafını sayfalarından sildiğini bildirdi. Ancak bu bir çözüm olmuyor. Ne yazık ki içeriklerin %18’i bir ebeveyn ya da bakıcı tarafından, %25’i komşu ya da aile dostu tarafından, kalan önemli bir bölümü yabancılar tarafından üretiliyor. Bu kişiler internet üzerinden köleleştirme (grooming) adı verilen bir yöntemle önce çocuğun güvenini kazanıyor, ardından cinsel ilişkiyi normalleştiriyor, sır tutmayı cesaretlendiriyor ve nihayetinde çocuğu ekran önünde soyunmaya, kendi fotoğrafını çekmesine, daha kötüsü buluşmaya ikna ediyor ve bu süreç kimi zaman aylar sürebiliyor.”
Kayıp çocuklar zaman kaybetmeden bildirilmeli
Prof. Dr. Sevil Atasoy, istatistiklerin özellikle cinsel istismar amacıyla kaçırılan çocukların 3 saat sonra canlı bulunma ihtimalinin düşük olduğunu gösterdiğini belirterek kayıp çocuk vakalarında hemen polise başvurulması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Sevil Atasoy, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Öngörüldüğü yerde bulunmayan çocuğa “kayıp” diyoruz. Kayıp çocukların büyük bölümü sağ salim eve döner, bir bölümü zarar görmüş olsa da canlı olarak ailesine kavuşur. Az sayıda kayıp çocuk çeşitli nedenlerle, hatta boşanmakta olan eşlerden ya da yakınlarından biri tarafından kaçırılır. Ne yazık ki bazıları cinsel istismar amacıyla kaçırılır ve öldürülür. İstatistikler, bu amaçla kaçırılan çocukların üç saat sonra canlı bulunma ihtimalinin çok düşük olduğunu gösteriyor. Aileler ise çocuklarının kayıp olduğunu ortalama iki saat sonra polise bildiriyorlar. Bu durumda çocuğun canlı bulunma ihtimali kalmıyor. Çocuklar, kaçırıldıkları yerin genellikle çok yakınında saldırıya uğruyor, bu nedenle son görüldüğü yer çok önemli. Toplumun her bireyinin bu konuda duyarlı olması, çocuk istismarı ve teknoloji ile bağlantısını öğrenmeli, çocuklar ile konuşmalı ve olası tehlikeleri anlatmalı, internette görüştüğü yabancıların fotoğrafı, yaşı ve cinsiyetinin sahte olabileceğini söylemeli, sadece kendi çocuğunu değil mahallesindeki çocukları tanımalı ve izlemeli, daha önemlisi kayıp çocuğu olanların vakit kaybetmeden polise bildirmesi gerekiyor.”