Fesin Osmanlı’ya Gelmesi ve Gitmesi

Fes, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaygın olarak kullanılan, silindirik, düz tepeli, genellikle kırmızı renkli ve püsküllü bir başlık türüdür. Fes, 19. yüzyılın başlarında Sultan II. Mahmud döneminde askeri ve sivil kıyafetlerin modernizasyonu kapsamında zorunlu hale getirilmiş ve hızla yaygınlaşmıştır.

Fesin Tarihi ve Kökeni

  • Kökeni: Fesin kökeni Kuzey Afrika’daki Fas (Morocco) bölgesine dayanmaktadır. Bu başlık türü, ismini Fas’ın Fes şehrinden almıştır.
  • Osmanlı Dönemi: II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra (1826), yeni kurulan askeri birliklerde ve sivil kıyafetlerde fesin kullanılmasını zorunlu kılmıştır. Bu reform, Batılılaşma ve modernleşme çabalarının bir parçasıydı.
  • 19. Yüzyıl ve Sonrası: Fes, 19. yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu genelinde yaygın bir başlık olarak kalmış, ancak Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Atatürk’ün kıyafet inkılâbı (1925) ile kullanımı yasaklanmıştır.

Fesin Özellikleri

  • Şekil ve Yapı: Fes genellikle yünden yapılmış, silindirik ve tepesi düzdür. Genellikle kırmızı renkte olup, üzerine siyah bir püskül takılır.
  • Kullanımı: Osmanlı döneminde fes, hem sivil hem de askeri kıyafetlerin bir parçasıydı. Özellikle devlet memurları, askerler ve eğitim kurumlarında yaygın olarak kullanılmıştır.

Kültürel ve Sosyal Anlamı

  • Batılılaşma ve Modernleşme: Fes, Osmanlı’nın Batılılaşma ve modernleşme çabalarının bir sembolü olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda, eski geleneksel başlıkların (örneğin sarık) yerini almıştır.
  • Cumhuriyet Dönemi: Atatürk’ün kıyafet devrimi ile birlikte fes, geri kalmışlığın ve eski düzenin bir sembolü olarak görülmeye başlanmış ve kullanımı yasaklanmıştır. Bunun yerine şapka kullanımı teşvik edilmiştir.

Fes, tarih boyunca çeşitli anlamlar ve semboller taşımış, bir dönem modernleşmenin bir sembolü iken, daha sonra geleneksel bir unsur olarak kabul edilmiştir.

Neden Fes?

II. Mahmud’un fesin giyilmesini zorunlu hale getirmesinin arkasında birkaç temel motivasyon bulunmaktadır:

1. Modernleşme ve Batılılaşma

II. Mahmud, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşmesi ve Batılı devletlerle rekabet edebilmesi için köklü reformlara ihtiyaç olduğunu fark etmişti. Batılılaşma sürecinde, Batı’nın etkisi altındaki askeri, idari ve sosyal reformlar önemli bir rol oynuyordu. Fes, bu reformların bir sembolü olarak görüldü ve geleneksel Osmanlı kıyafetlerinden farklı, modern ve sade bir başlık olarak kabul edildi.

2. Merkeziyetçilik ve Kontrol

Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli etnik ve dini gruplardan oluşan bir yapısı vardı. Bu gruplar arasında bir birlik ve bütünlük sağlamak amacıyla, fes gibi ortak bir kıyafet zorunluluğu, merkezi otoritenin gücünü pekiştirmek ve halk arasında birliği teşvik etmek için kullanıldı. Fes, bu anlamda imparatorluğun her köşesinde yaygınlaştırılarak, farklılıkların ötesinde bir Osmanlı kimliği oluşturulmaya çalışıldı.

3. Yeniçeri Ocağı’nın Kaldırılması

1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması (Vak’a-i Hayriye) ile birlikte, Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi ve Batılı tarzda yeniden yapılandırılması gündeme geldi. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, eski düzenin ve eski kıyafetlerin de sona erdirilmesi anlamına geliyordu. Yeni kurulan askeri birliklerde fesin kullanılması, bu yeni düzenin bir parçasıydı.

4. Sade ve Pratik Kıyafet İhtiyacı

Fes, pratik ve sade bir başlık olarak da tercih edildi. Geleneksel Osmanlı başlıkları olan sarık ve kavuk gibi kıyafetler, daha karmaşık ve taşınması zor öğelerdi. Fes ise, hem askeri hem de sivil hayatta daha pratik bir kullanım sunuyordu.

5. Batı ile Uyumluluk

Batılılaşma sürecinde, Batılı devletler ile daha uyumlu bir imaj yaratma çabası da vardı. Fes, Batı’da da bilinen ve kabul gören bir başlık türü olarak, Osmanlı’nın Batılı devletler nezdindeki imajını modern ve çağdaş göstermek için kullanıldı.

Sonuç olarak, II. Mahmud’un fesin giyilmesini zorunlu kılması, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme ve Batılılaşma çabalarının bir parçası olarak, merkeziyetçiliği pekiştirmek, birlik sağlamak ve eski düzenin kalıntılarından kurtulmak gibi çeşitli amaçlara hizmet eden çok yönlü bir karardı.

Sarıkla Fesin Farkları

Sarık, tarih boyunca çeşitli kültürlerde ve coğrafyalarda kullanılan, özellikle İslam dünyasında yaygın bir başlık türüdür. İşte sarığın kökeni ve tarihsel gelişimi hakkında bilgiler:

  1. Eski Mezopotamya ve Antik Uygarlıklar:
    • Sarığa benzeyen başlıkların kökeni, Mezopotamya, Antik Mısır ve Pers İmparatorluğu gibi eski uygarlıklara kadar uzanır. Bu uygarlıklarda, özellikle soylular ve din adamları arasında başın örtülmesi yaygın bir uygulamaydı.
    • Antik Mısır’da firavunlar ve yüksek rütbeli kişiler tarafından giyilen başlıklar, sarığa benzeyen öğeler içeriyordu.
  2. Arap Kültürü ve İslam Öncesi Dönem:
    • Arap Yarımadası’nda, İslam öncesi dönemde de başın örtülmesi yaygındı. Bu dönemde erkekler, özellikle sıcak iklim koşullarında başlarını güneşten korumak için kumaşlarla sararlardı.
    • Bu örtüler, zamanla İslam kültürünün bir parçası haline geldi ve sarık adıyla anılmaya başlandı.
  3. İslam Dünyasında Sarık:
    • İslam’ın doğuşu ve yayılmasıyla birlikte sarık, Müslüman toplumlarda önemli bir kültürel ve dini simge haline geldi. İslam peygamberi Hz. Muhammed’in de sarık taktığı bilinmektedir ve bu, Müslümanlar arasında sarığın önemini artırmıştır.
    • Sarık, İslam dünyasında dini liderler, alimler, devlet adamları ve halk arasında yaygın bir başlık olarak kullanılmıştır.
  4. Osmanlı İmparatorluğu:
    • Osmanlı İmparatorluğu’nda sarık, sosyal statü ve meslek gruplarını belirlemede önemli bir rol oynamıştır. Farklı renkte ve biçimde sarıklar, farklı meslek gruplarını ve sosyal statüleri temsil ederdi.
    • Osmanlı padişahları, vezirler, ulema ve diğer devlet görevlileri sarık kullanmışlardır. Özellikle sarayın ve devletin üst düzey görevlileri için sarık, statü sembolüydü.
Sarığın Özellikleri ve Kullanımı
  • Yapısı: Sarık, genellikle uzun bir kumaş parçasının başın etrafına sarılmasıyla oluşur. Kumaşın uzunluğu, rengi ve sarılma biçimi, kültürel ve coğrafi farklılıklara göre değişiklik gösterebilir.
  • Kullanımı: Sarık, dini törenlerde, günlük hayatta ve resmi görevlerde giyilir. Müslüman dünyasında, özellikle cuma namazlarında ve bayramlarda sarık giymek yaygın bir gelenektir.
Kültürel ve Dini Anlamı
  • Dini Simge: Sarık, İslam dünyasında dini bir sembol olarak kabul edilir ve birçok Müslüman tarafından Hz. Muhammed’in sünneti olarak görülür.
  • Sosyal Statü: Sarık, sosyal ve mesleki statüyü belirlemede önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda, sarığın rengi ve biçimi kişinin sosyal statüsünü ve mesleğini belirlemekte kullanılmıştır.

Sonuç olarak, sarığın kökeni eski Mezopotamya ve Arap Yarımadası’na dayanmakta olup, İslam’ın yayılmasıyla birlikte Müslüman dünyada önemli bir kültürel ve dini simge haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise sarık, sosyal statü ve meslek gruplarını belirlemede önemli bir rol oynamıştır.

Neden Şapka Değil de Fes?

II. Mahmud’un Avrupa tarzı şapka yerine Fas’tan fes almasının arkasında birkaç neden bulunmaktadır. Bu nedenler, kültürel, dini ve pratik unsurlarla ilişkilidir:

1. Dini ve Kültürel Uyumluluk
  • Dini Hassasiyetler: Osmanlı İmparatorluğu, İslam dinine dayalı bir toplumdu ve Avrupa tarzı şapkalar, İslami değerlere ve geleneklere uygun görülmeyebilirdi. Fes, İslami giyim kurallarına daha uygun bir seçenek olarak kabul edilmiştir.
  • Kültürel Bağ: Fes, Müslüman dünyasında yaygın olarak kullanılan ve kabul gören bir başlık türüydü. Kuzey Afrika’dan gelen fes, Osmanlı kültürüne ve İslami geleneklere daha yakın bir unsur olarak değerlendirildi.
2. Modernleşme ve Sadelik
  • Modernleşme: II. Mahmud, Osmanlı İmparatorluğu’nu modernleştirmek ve Batılı devletlerle rekabet edebilir hale getirmek istiyordu. Fes, sade ve modern bir başlık olarak bu çabaların bir parçası olarak görüldü.
  • Sadelik ve Pratiklik: Fes, geleneksel Osmanlı başlıklarına kıyasla daha sade ve kullanımı pratik bir başlık türüydü. Bu, reform sürecinde daha hızlı ve kolay kabul edilebilecek bir değişiklikti.
3. Merkeziyetçilik ve Birlik
  • Merkeziyetçilik: Fes, farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı Osmanlı İmparatorluğu’nda bir birlik sembolü olarak kullanılmak istendi. Ortak bir başlık olarak fes, merkezi otoritenin gücünü pekiştirmek ve toplumda birlik ve bütünlüğü teşvik etmek amacıyla benimsendi.
  • Kimlik ve İmparatorluk Sembolleri: Avrupa tarzı şapkalar, Batılı kimliği ve sembolleri temsil ederken, fes, Osmanlı kimliğini ve İslami değerleri temsil eden bir başlık olarak görüldü.
4. Dönemin Politik ve Sosyal Koşulları
  • Batı ile Sınırlı Uyumluluk: Batılı devletler ile ilişkiler ve rekabet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Batılılaşma çabalarını motive etse de, toplumun genel yapısı ve değerleri göz önünde bulundurularak tamamen Batılı kıyafetlerin benimsenmesi yerine, Batı ile uyumlu ancak İslami değerlere de uygun olan bir başlık seçildi.
  • Sosyal Kabul: Fes, Müslüman toplumlarda ve Osmanlı tebaasında daha kolay kabul görebilecek bir başlık olarak değerlendirildi. Avrupa tarzı şapkaların kabulü, toplumsal dirençle karşılaşabilir ve reform sürecini zorlaştırabilirdi.