Magazin muhabirliği çok ciddi bir gazetecilik alanıdır. Başı ve sonu oldukça net çizilmiş kalın çizgilerle ayrılmıştır. Eskiden bu işi yapan çok kaliteli insanlar tanıdım. Milliyet Gazetesi’nin ilk 4 sayfasında editörlük yaptığım yıllarda en iyilerle çok sıkı mesai yaptım ve çok güzel işlerin sayfalara aktarılmasında tuzum bulundu.
Ama bütün renkler kirlenirken onların bundan etkilenmemesi imkansızdı. Evet eskileri aratmayacak magazin muhabirlerinin olduğunu söylersem zaten ciddi şekilde tekzip yerim. Bu benim okur olarak amatör görüşüm. Şimdi işin profesyonel bakış açısına gelelim… Magazin muhabirlerinin bazıları gerçekten de işi saçma sapan bir noktaya götürüp yanılmaya bayılan bir takım PR ajansı ve teknoloji şirketleri ile yaptıkları işbirliği çerçevesinde teknoloji yazarı oluverdiler.
Ne var bunda, onlar da bu hayattan anladıklarını dile getirsinler işte demeyin. Hele bilgi almak isteyen ciddi bir okursanız hiç demeyin. Çünkü o neo teknoloji yazarları kendilerine ne söylenirse hızla inanıp okur kitlesine de bunu evrensel gerçek gibi aktarıyor. Sorgulamıyorlar. Teknolojik bir geçmiş ve sorgulamaya sahip değiller. O yüzden de zarar veriyorlar. Hepimize ve teknoloji dünyasına ve henüz bunun şuuruna varamamış teknoloji ve PR şirketlerine…
Bayram değil seyran değil neden bunu yazıyorsun diyenler için bir küçük örneğim var: Renkli gazetelerin magazin yazarları topluca internet üstünden korsan film indirme veya izleme olayına verdi kendilerini. Kendi kapalı dünyalarında bunu tartıştıktan sonra “bugün de teknoloji yazdık elhamdünillah” edasıyla evlerine girip rahat yataklarında huzurla uyudular.
Bir teknoloji yazarı ve magazin muhabiri arasındaki fark şu noktada ortaya çıkıyor: “Her ne koşulda olursa olsun korsan indirilmesine karşı mısınız” sorusuna dar magazinci bakış açısı elbette evet diyecektir. Ben bir teknoloji yazarı olarak şöyle değiştireyim soruyu: Sizin indirdiğiniz şeyin korsan film, müzik ya da yasal bir paylaşım olduğunu nasıl anlıyorlar? İşte bu noktada magazin muhabiri derin bir sessizlik içine düşer, hafifçe iç geçirirken “ay amaaa” gibi bir ses çıkarır.
Magazin muhabirlerinin ve onlara inanarak okuyan kitlenin okuma ihtimaline yönelik bir iki satır açıklama yazalım. Sizin indirdiğinizin korsan film olmasının iki yolu var: Birincisi siz korsan film indirdikten sonra kendinizi ihbar etmeniz… İkincisi ise birinin sizin indirdiğiniz her şeyin ki buna girdiğiniz adresler, yazdığınız yazılar ve evinize girip çıkan tüm trafik dahil kontrol edilmesi, incelenmesi, açılıp bakılması.
Yani magazin muhabirleri şunu düşünmeli: Ya korsan film ve müzik kontrolü yapacağız bahanesiyle birisi kalan tek özgür iletişim kaynağımız olan internette neler yaptığımızı yakın kontrol altına almak istiyorsa? Ya teknolojiyle ilgili insanlar bunu anlar ve soru sorar diye devletim bunun iletişimini soru sormada cimri hemen yazmada gönlü zengin magazin muhabirleri üstünden yapıyorsa?
Üstünde düşünmeye değer bir sorunsal değil mi?