Türkiye’deki TRT Bandrol Ücreti, devletin Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nu (TRT) finanse etmek amacıyla başlattığı bir uygulamadır ve kökeni 1980’lere kadar dayanır. Bu ücret, başlangıçta televizyon ve radyo alıcıları gibi elektronik cihazlar için getirilmişti, çünkü bu cihazlar kamuya yayın yapan TRT’nin hizmetlerinden doğrudan yararlanan araçlardı. Ancak zamanla, televizyon ve radyo gibi klasik medya araçlarının ötesine geçilerek, cep telefonları ve tabletler gibi modern elektronik cihazlar da bu kapsama alındı.
TRT Bandrol Ücreti’nin Tarihsel Gelişimi:
- Başlangıç (1980’ler): TRT, Türkiye’deki radyo ve televizyon yayıncılığının ana sağlayıcısı olarak, bu dönemde kamu tarafından finanse edilen bir yapıdaydı. TRT’nin finansmanını desteklemek amacıyla bandrol ücreti getirilmişti ve bu ücret, radyo ve televizyon satın alan herkesten alınmaktaydı.
- Kapsamın Genişlemesi (2000’ler): 2000’li yılların başından itibaren teknolojik gelişmeler ve mobil cihazların yaygınlaşmasıyla, TRT bandrol ücreti kapsamı genişletildi. Cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar gibi internet üzerinden radyo ve televizyon yayınlarına erişilebilen cihazlar da bu bandrol uygulamasına dahil edildi. Bu değişiklik, teknolojinin medya tüketimini nasıl dönüştürdüğünü ve devletin bu dönüşümü vergilendirme politikalarına yansıtma çabasını gösterir.
- Günümüzdeki Uygulama: Bugün TRT bandrol ücreti, cihazın satış fiyatı üzerinden hesaplanır ve cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar gibi cihazlarda %10’a kadar varan oranlarda uygulanır. Bu ücret, cihazın toplam maliyetini artıran unsurların başında gelir.
Verginin Amacı:
Bu verginin amacı, devletin yayıncılık hizmetlerini finanse etmek ve kamuya ücretsiz sunulan radyo ve televizyon yayınlarının sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Ancak, modern cihazlar üzerinden medya tüketiminin artması, bu vergilendirmenin eleştirilmesine neden olmuştur. Özellikle cep telefonları gibi cihazlardan alınan bu bandrol ücretinin, medya tüketimiyle doğrudan bağlantısının azalması nedeniyle haksız bir maliyet oluşturduğu eleştirileri sıkça dile getirilmektedir.
Diğer Ülkelerle Karşılaştırma:
- Almanya: Almanya’da GEZ (Gebühreneinzugszentrale) adı verilen bir vergi, radyo ve televizyon yayınlarını finanse etmek amacıyla hanelerden ve şirketlerden zorunlu olarak alınır. Ancak, bu vergi doğrudan elektronik cihaz satışlarından değil, hane başına alınır.
- Birleşik Krallık: Birleşik Krallık’ta da benzer şekilde, TV Lisans Ücreti olarak bilinen bir ücret vardır, ancak bu ücret televizyon ve radyo yayınlarını izleyenlerden alınır, cihaz satışlarından değil.
- Fransa: Fransa’da da devlet yayıncılığı için bir vergi vardır, ancak bu, gelir üzerinden alınır ve cihaz satışlarıyla bağlantılı değildir.
- İsviçre: İsviçre’de Billag Ücreti olarak bilinen bir sistem vardı. Bu sistem, televizyon ve radyo yayınlarını finanse etmek için vatandaşlardan zorunlu olarak alınan bir lisans ücretiydi. Ancak, İsviçre bu sistemi kaldırarak, artık cihaz sahipliğine bağlı olmayan bir medya vergisine geçti.
- Avustralya: Avustralya’da, kamu yayıncılığını finanse etmek için özel bir ücret yoktur. Devlet fonları doğrudan vergi gelirlerinden sağlanır, bu nedenle TRT benzeri bir kesinti burada uygulanmaz.
- Danimarka: Danimarka’da da geçmişte Medya Lisans Ücreti adı altında televizyon, radyo ve bilgisayar gibi cihazlar üzerinden alınan bir kesinti vardı, ancak bu da 2022’de kaldırılarak genel vergilendirmeye entegre edildi.
- Japonya: Japonya’da NHK adı verilen devlet televizyonu, tüm hanelerden ve iş yerlerinden zorunlu bir yayın lisans ücreti alır. Ancak bu ücret, cihaz bazlı değil, yayını izlemek için alınan bir bedeldir ve cep telefonu ya da elektronik cihaz satışlarıyla doğrudan ilişkili değildir.
- İtalya: İtalya’da, RAI adlı devlet televizyonunu finanse etmek için her haneden TV lisans vergisi alınır. Önceden ayrı bir ödeme olarak alınan bu vergi, artık elektrik faturaları üzerinden toplanmaktadır. Cep telefonları veya diğer elektronik cihazlar için ise ek bir bandrol ücreti yoktur.
- Norveç: Norveç’te NRK Lisans Ücreti televizyon ve radyo yayınlarını finanse etmek için kullanılmıştı, ancak bu sistem 2020’de kaldırıldı. Artık yayıncılık vergisi genel vergiler üzerinden finanse ediliyor. Dolayısıyla cihaz başına bir kesinti yapılmamaktadır.
- Güney Kore: Güney Kore’de KBS adlı devlet yayıncısı, televizyon ve radyo yayınlarını finanse etmek için hanelerden yıllık bir yayın vergisi alır. Ancak bu da yalnızca televizyon veya radyo cihazları için geçerli olup, cep telefonları gibi elektronik cihazlardan alınan bir kesinti yoktur.
- Güney Afrika: Güney Afrika’da SABC adlı devlet yayın kuruluşu için televizyon sahiplerinden yıllık bir lisans ücreti alınır. Ancak bu da sadece televizyon sahipleri için geçerlidir ve cep telefonları veya diğer elektronik cihazlardan bir kesinti yapılmaz.
- Yunanistan: Yunanistan’da, devlet televizyonu ERT’yi finanse etmek için elektrik faturalarına eklenen bir yayın ücreti bulunmaktadır. Bu sistemde de doğrudan cep telefonu veya elektronik cihaz satışlarından alınan bir kesinti söz konusu değildir, ancak medya tüketimi üzerinden dolaylı bir vergi uygulanır.
- İspanya: İspanya’da, devlet yayıncısı RTVE için hanelerden doğrudan bir ücret alınmaz, ancak büyük medya şirketleri ve telekomünikasyon firmaları, bu kuruluşun finansmanına katkıda bulunmak zorundadır. Cihaz satışlarından ise doğrudan bir kesinti uygulanmamaktadır.
TRT’ye ne kadar veriyoruz?
2023 yılı itibarıyla Türkiye’deki cep telefonu satışlarının toplam değeri yaklaşık 5.67 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Bu rakam, Türkiye’nin yüksek mobil penetrasyon oranı ve tüketicilerin akıllı telefonlara olan yoğun talebinden kaynaklanmaktadır. Türkiye, 80 milyondan fazla nüfusuyla büyük bir pazar oluşturmaktadır ve cep telefonu pazarı her yıl büyümeye devam etmektedir. 2029’a kadar pazarın büyüklüğünün 7.37 milyar dolar seviyesine ulaşması beklenmektedir.
TRT için her telefon cihazından yüzde 10 kesildiği göz önünde bulundurulacak olunursa; telefon kullanıcılarının yaklaşık 500 milyon dolarlık TRT katkısı yaptığını söylemek yanlış olmaz…