Amerika’da evinden, neredeyse hiçbir iş yapmadan para kazanmanın yolları artık neredeyse kurumsallaştı. Her yerde artık bu ilanları görür olduk. Yöntem çok basitmiş: Bilgisayarınızı önünüze alacaksınız ve size verilen konular hakkında içinde sizden istenen kelimelerin geçtiği yazılar yazacaksınız. Gönlünüzden ne koparsa yazacaksınız ama içinde o kelimeler olacak. Bu kelimeler arama motorlarına takılacak ve sizin sitenize reklam verenler belli ürünleri satacak.
“Oh ne güzel iş, ne zaman başlıyoruz” diyenler olacaktır. Ancak işin hiç düşünülmeyen tarafları var: Yazı yazmak gerçekten de bu mu? Size verilen konularda içinde o kelimeleri geçirmek midir? Biz yazıyı insanlar okusun diye mi yazıyoruz yoksa arama motorları endekslesin diye mi? SEO adı verilen arama motoru optimizasyonu ile mi okutacağız kendimizi?
Nerede kelimelerin sihri? Nerede cümlelerin birbirini takip ederek yaratacağı fikirler? Nerede yazdıklarınızla duygu değişikliği yaşayacak, böylece hayata daha farklı gözle bakacak insanlar? Anlıyorum artık daha tembel ve taş çatlasa 140 karakter okuyabilecek bir nesil geliyor gümbür gümbür… Bunlar attıktan 24 saat sonra kaybolan mesajlarla hiçbir fikir ağırlığı olmadan büyüyorlar. Cahit Sıtkı Tarancı ya da Attila İlhan bugün yazıyor olsa arama motorları tarafından size getiriliyor olur muydu acaba?
Giderek daha az okuyan ve üst üste üç sayfa yazı yazmayalı yıllar olmuş insanlar mı fikir lezzeti verecek size? Şunu dediğinizi duyar gibi oluyorum: Ama Y kuşağı, Zö jenerasyonu, G noktası… Yanılıyorsunuz o çocuklara bu anlamları yükleyen bizleriz. Açın bakın Youtube’da o verecek isim bulmadığımız için ancak harf koyabildiğimiz kuşağa ait çocukların çektiği videoları: Vaav, uuuvv gibi nidalarla konuşan çocuklar abartılı hareket ve görsele dayalı, viral yalanlarla bezeli oyun temalı “işlerini”…
Akıllı tahta ve kucak kucak gezen tabletlerle daha akıllı mı yapıyoruz çocukları? Bugün 18 yaşının altındaki bir çocuğa sorun bakalım bayramlar dışında bir şiir okumuş mu? Ama hepsi arama motorlarına takla attırmayı biliyor. Arama motorlarından gelecek üç beş “like” meraklısı emoji kafalı için ne acayip şeyler yapıyor…
Vodafone Teknoloji Zirvesi’nde Vuslat Doğan Sabancı, gelecekte editörlerin yerini veri madencileri alacak dedi. Haklı olabilir. Yazının güzelliğini hisseden, haberi koklayabilen, başlığa tekrar tekrar bakmamızı sağlayan editör yerine en çok aranan kelimelerden oluşan başlıklar mı istersiniz? Haber yerine buzlanmış meme görüntülü, çıplak bacak ağırlıklı, “şok şok şok” başlıklarından oluşan ebleh internet gazeteleri mi?
Herkes hak ettiğini okur. Neyi hak ettiğinize siz karar verin, Google’a sormayın…












