Anadolu Ajansı’na demeç veren D-Smart Üst Yöneticisi (CEO) Ali Güven, D-Smart’ın Digitürk’ü satın alma isteğine ilişkin, “Bu iki şirketin birleşmesiyle 3 yıl sonra 6-7 milyon abonesi olan, piyasa değeri 10 milyar doları bulmuş, Türk televizyonunu bölgeye yayan bir dünya devinin çıkmasını hayal ediyorum” dedi. Güven, D-Smart’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) Çukurova Grubu’nun borçları nedeniyle el koyduğu Digitürk’e ilişkin planlarını AA muhabiriyle paylaştı. Türkiye’de Digitürk ile aynı işi yapan bir şirket bulunduğunu, bunun da D-Smart olduğunu söyleyen Güven, “Bizim bu şirkete talip olmamız kadar doğal bir şey olamaz. Kendimize çok güveniyoruz. D-Smart’ın Digitürk’ü almasıyla ortaya çıkacak ekonomik avantajlar diğer firmalarda olmayacak” diye konuştu.
Ali Güven bu konuda oldukça yanlış düşünüyor. Zira Türk Telekom’un bu şirketi alması söz konusu olursa giderek eriyen abone sayısı, dolayısıyla şirketin değerinin evlere verilecek belki de ücretsiz yayınla bir anda durdurulması söz konusu olabilir. Yani bu en çok kime yarar diye bakıldığında Türk Telekom’a katma değeri D-Smart’tan çok daha fazla olacaktır. Ama alan kişi şunu hatırlamalı: Çok yakında Digiturk’ün futbol üstündeki gösterim hakkı öyle ya da böyle bitecek…
Ali Güven, tekelleşme eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi: “Türkiye’de çok kuvvetli, dünya normlarında bir rekabet hukuku var. Çok iyi çalışan bir Rekabet Kurumu ve çok deneyimli uzmanları var. Tabii ki onların izin vermesi halinde bu satınalma gerçekleşir. Burada raconu devlet keser ve çok da haklı olur. Devletin ya da Rekabet Kurulu’nun yerinde ben de olsam, bu satışı çok incelerim. Diğer firmalar arasında Türk Telekom’dan açıklama geldi. Onlar da hakikaten Digitürk’ü alıp, büyütebilecek vizyona ve kapasiteye sahipler. Bizim bu açıklamaları yapmamızdaki en önemli sebep, yetkili mercilerin yanı sıra halka bu talebimizi resmi olarak belirtmek ve iletmekti. Biz bunu yapmak zorundayız.”
Ali Güven burada da şaşırtıcı bir biçimde yanılıyor: Zira Rekabet Kurumu rekabetin tesis edebileceği şartlarda çalışabilir. Sektörün ikincisi, sektörün birincisini satın alıp akabinde “Rekabet Kurumu şahane çalışıyor haydi çalışsın da tekel olmasın” derse buna kargalar da dahil olmak üzere herkes güler. O yüzden de bu söylem çok akil durmuyor…
Güven, D-Smart’ın Digitürk’ü satın alması halinde, yapılacakların listesinin yüzde 99 tamamlandığını belirterek, planlarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Biz Digitürk’ü alırsak eğer, elindeki 2015 Mayıs ayına kadar elinde olan lig haklarını, Türkiye’deki diğer pay TV operatörlerine, yani bize gelecek herkese Rekabet Kurulu’nun belirlediği şartlarla ve fiyatlarla vereceğiz. Bugüne kadar Digitürk’ün ‘Benden başka kimsede olamaz’ dediği şeyi biz herkese açacağız. Alan herhangi bir firmanın da aynısını yapmasını bekliyoruz. Türkiye’de futbol, ‘benden başkasında olmasın’ anlayışı yüzünden bitti, futbolun değeri çok düştü. İnsanlar çocuklarını artık voleybol kursuna yazdırıyor. Özellikle 2011 yazında olanlar yüzünden de insanlar futboldan soğudu. Bizim en büyük görevimiz Türkiye Süper Lig haklarını tabana yaymaktır. Fiyat konusunda Digitürk’ü çok eleştiremem ama biz aldığımız takdirde şu an Digitürk müşterilerinin ödediği paket fiyatlarında mutlaka bir iyileştirme yapacağız.”
Hep Ali Güven’in tersine gitmek istemem ama bak bir alalım ne kadar ucuzlatacağız yaklaşımı bana çok popülist geldi. Halk bunu mevcut D-Smart fiyatlamalarına bakmadan dahi yutmaz. Futbolun değerinin sürünmesinin sebebi mevcut maç gösterimi midir yoksa hükümetin işin içine elini ayağını, kolunu bacağını sokması mı? Tabii ki bunları AA röportajında dile getirmesini bekleyemeyiz. Ama futbola ilgi düştü millet çoluğunu çocuğunu voleybola yazdırıyor yaklaşımına kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım ikna olamadım…