Yaklaşık 15 gündür teknoloji üstüne yazasım gelmiyor. Ellerim klavyeye gidiyor ama bir türlü parmaklarımın tuşlar üstünde gezinmesini sağlayamadım. Düz bir yazı değil, minik başlıklarla dikkate alınması gereken noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum:
- Sosyal medya bir yalanlar dünyası değildir. Orası insanların fikirlerini belirttiği bir alandır. İnsanlar ne kadar yalancıysa oraya o kadar yalan yansır.
- Sosyal medyaya yansıyan yalanları herkes konuştu, herkes kendi midesinin kaldırdığı kadar yalan yanlış haberler yaptı bu konuda. Kimse şuna bakmadı: Evet orada bazı “yanıltmaya yönelik” haberler oldu. Ama toplamda kaç haberden kaçı yalandı? Bunların kaçı düzeltildi? Size net bir oran vereyim: Toplam haber ve tartışma linkleriyle kıyasladığında binde birin altında bir orandan bahsediyoruz.
- Şimdi size kimsenin yazmaya cesaret edemediği bir fikir sunuyorum: Ya sosyal medyaya yansıyan yalan haberler buranın işe yaramasından korkan bir takım “diğer” yanlı kişilerin yönlendirmesiyle bilerek yazılan şeylerse? Bu fikre hayır asla böyle bir şey olamaz diyen birisi çıkar mı aranızdan? O kişiyle tanışmak isterim gerçekten de…
- Taksim’de cep telefonlarını kestiler gibi bir söyleme girmeden önce herkesin sıkça dile getirdiği şeye daha dikkatle bakmak lazım: Orada kaç kişisiniz? O kadar insanın aynı anda konuşması ve internete girmesini nasıl bir altyapı kaldırır? Yapmayın arkadaşlar biraz zekice bakın bu olaylara…
- Sosyal medya fiilen öldü. Artık o sosyal medya değil medyanın ta kendisi. Çünkü şu anda kimse medyanın hiçbir söylediğine inanmıyor. Bana da inanmayabilirsiniz ama kendiniz bir interneti gezin görün. Gerçekten de kimse burnuna bit etmiyor gazetelerin yazdığını televizyonların söylediğini. O saltanat bitti artık.
- Sosyal medya yeni bir akil kitlesi doğurdu kendi içinde: Bu kitle aynı gazetecilerin olması gerektiği gibi her söyleneneni kabul etmiyor. Araştırıyor. Kötü ve yanlı bilgiyi diğerinden ayırıyor. Yapılan açıklamaları canlı bir biçimde dinleyip herkes için içinden yorumlar çıkarıyor. Bu kitle yeni gazeteciliği tarihe geçirmek üzere. Gazeteciliğin temel esaslarını biraz daha özümsemeleri durumunda Türkiye’de gazetelere hiç ihtiyaç kalmayabilir.
- Eğer sosyal medyada olayları yumuşatmaya yönelik esprili paylaşımlar olmasaydı bugün çok daha kötü bir yerdeydik. Umarım bunu incelemek bizden iki kuşak sonraki bilimadamlarına kalmaz.
- Yeni medya araçları, telefonlardan canlı yayınlar, sesli bilgi aktarımları, bu vesileyle çok iyi denendi ve herkes tarafından kabul gördü. Dünyanın bizim yarattığımız sosyal medya tecrübelerinden alacağı çok şey var.
- Ülkenin bir kesimi Gezi ile ilgili fikri paylaşımlarını gerçekleştirirken diğer bir kesim, evinde tutulanlar, hiç kendilerine ait fikirleri paylaşmadı. Sadece bir şey söyleyen büyüklerini beğendiler. Çok beğendiler hem de… Onlarla tartışabilmek isterdim. Bu olaylar başlarken artık herkesin tartışabileceğini düşünmüştüm. Ama öyle değilmiş. Kısmet değilmiş.
- Bence eylemlerin en kötü sonucu, bazı anlarda sosyal medyaya yazanların gözaltına alınması oldu. İnsanlar fikirlerini söylediği için halkı isyana teşvikten yakalandılar. Halkı isyana teşvik eden birçok şey vardı ki dibine kadar gitmeye çalışırsak dokunulmazlıklara varırız. Fikir belirten insanlara bu yapılanlar bizim demokrasi eksikliğimizi net bir biçimde ortaya koydu. Muharrem İnce bu konudaki en önemli saptamayı yaptı: Polise taş atmayı geçtik, “tweet” atmak bile suç.