Uzun araştırmalardan ve zorlu bilgisayar korsanlığı süreçlerinden sonra yabancıların bizim resimlerimizi hangi amaçlarla topladığı bilgilerini ele geçirdim. Bunları detaylarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.
2000’li yılların başlarında ABD, dünyadaki insanların resimlerini toplayamadığını farkederek harekete geçmeye karar verdi. Peki bunu nasıl yapacaktı? Mark Zuckerberg isimli bir ergen bularak ondan adında yüz geçen bir site kurmasını istedi. O da Facebook’u kurarak herkesin fotoğraflarını toplayıp Amerika’yı dünyanın en büyük devleti haline dönüştürme planlarının bir parçası haline dönüştü.
Gelin görün ki dünyadaki insanlardan daha akıllı olan Türkler bu oyunu bozdu. Amerika’nın yüzümüzün resimlerini topladığının farkına varan Türk milleti o gün yediği yemeklerin, sahile doğru uzanmış ayaklarının ve evdeki kedilerinin resimlerini paylaşarak Amerika’nın bu hain planlarını ve milyar dolarlık yatırımlarını bir anda çöpe dönüştürdü.
Ardından eski gücüne tekrar kavuşan Rusya da Amerika’nın planlarını bozmak için karşı atağa geçti ve insanların yüz resimlerini toplamanın dahiyane bir yolunu buldu: Sözde fotoğrafları yaşlandırma teknolojisiyle insanlardan resimlerini istedi. İnsanlar da bu sisteme milyonlarca yüz resmini paylaşmaya başladı. Rusya Amerika’ya göre daha akıllıydı çünkü kimse yemek resmini yaşlandırma gibi bir aktiviteye giremezdi. Ne yazık ki Türk zekası da burada yetersiz kaldı.
Şu anda Rusya elde ettiği resimlerle Çorumlu Osman beyin kayınçosunun gözlerinin altının torbalı olduğunu, Mardinli Şükufe hanımın kaynının yüzündeki ben sayısını biliyor. Artık Rusya’yı kimse durduramaz. Bu saatten sonra Ankara’nın Dikmeni’nden Mehmet abinin telefonunu ele geçirip onun yüz resmiyle telefonunun kilidini açabilecek ve içindeki bilgilerle Türkiye’yi çinden çıkılmaz krizlere sokabilecekler.
Hayatımızda her şey biyometrik verilerle hallolduğu için çipil çipil gözlerimizin görüntüleriyle hayatımız cehenneme dönüşecek. Geleceğini tamamen biyometri üstüne kuran ülkemiz bu konuda çok büyük bir gol yedi.
Şimdiye kadar kimse resmini Facebook, Instagram ve benzeri platformlara koyup her anını her saniyesini paylaşmıyordu. Ama kurt Rusların bu planları canımıza okudu.
Hay aksi şeytan!
Neyse ki milli eğitimden sağlığa, finanstan savunmaya kadar verilerimiz kapalı kaynak kodlu Amerikan yazılımları tarafından işlenmiyor. Neyse ki bütün hayatımızı whatsapp isimli bir yazılımın üstünden konuşma ve mesajlaşmayla geçiremiyoruz ki öyle olsa bile onların bizim verilerimizi saklamadığına adım gibi eminim.
Neyse ki memleketimizde kamuda çalışanlar Gmail gibi içinin okunduğunu bize imzalatılan her metine yazdıkları uygulamalar üstünden veri paylaşımı yapmıyorlar. Şükürler olsun.