Mobil sektör alarm veriyor kimse farkında değil

NotrufBTK raporu gazetelere ne kadar güzel kullanıcı sayıları arttı şeklinde yansıdı. İşte bu yüzden gazetelerde önüne konan ajans haberinin kaynağını araştıran, o kaynaktaki PDF dosyasını indirerek okuyan ekonomiciler lazım. Öyle gazetede poz atmakla olmuyor.

Bu küçük öneriden sonra rakamlara geçelim.

Mart 2013 itibarıyla mobil sektör yüzde 89.8 penetrasyona ulaştı. Ama hala 2008 yılının öncesindeki yüzde 92.1 penetrasyonun çok gerisindeyiz. O yüzden de göreli olarak artan penetrasyonla övünecek bir durumumuz olmamalı. Her ne kadar 0-9 yaş arası kitleyi çıkardığımızda penetrasyonu yüzde 107 civarında gözükse de dünyayla kıyaslandığımızda epey geride gözüküyoruz.

Bu arada 2008 yılında sıfır olan 3G abonesi sayısının şimdi 43 milyonu geçmesi yine bir başarı olarak gözükebilir. Ama daha önce konuyla ilgili yazdığım birçok yazıdan da hatırlayabileceğiniz gibi bu kitlenin çok büyük bir kısmı 5 megabayt kota limitinin altında internet kullanıyor. Yani bizim onları 3G kullanıcısı ilan etmemiz onların 3G kullanıcısı olmasını gerektirmiyor.

Şimdiye kadar, 2008’in son çeyreğinden bu zamana kadar 57 milyon kez numara taşınmış. 67 milyon telefonun olduğu ülkede 57 milyon numaranın taşınması tek operatörle açıklanacak bir mevzu değil. Biraz kaşıdığımızda saçma sapan gezip duran, o kampanyadan bu kampanyaya zıplayan bir kitle çıkıyor karşımıza. Numara taşınabilirliği çok iyi mi oldu? İşte böyle oldu… Toplamda Turkcell geçen sene yüzde 52.5 Pazar payına sahipken bu sene yüzde 51.3 paya sahip. Avea Yüzde 20, Vodafone 28… Ancak yüzdesel abone kayıp oranlarına bakıldığında Avea birinci Vodafone ikinci ve Turkcell üçüncü. Bu da konuyu ilginçleştiren ayrı bir veri.

Gelelim trafik verilerine… Yıldan yıla baktığımızda mobil trafikte 4 milyar dakikalık bir artış göze çarpıyor. Ancak eylül ayından itibaren başlayan düşüş kendini gösteriyor. Turkcell’in konuşma süreleri önceki iki çeyreğe oranla düşerken Avea ve Vodafone’un az da olsa yükseliyor. Yıldan yıla baktığımızda herkesinki artmış durumda. Diğer mobil şebekeleri arama oranları giderek yükselirken sabit numaraları cepten arama giderek aşağı doğru gidiyor.

Trafik demişken SMS verilerin düzensiz artış ve eksilmesi durumu söz konusu. Ama MMS dediğimiz zaman kelimenin tam anlamıyla bir çöküş var: Eğer yeni bir uygulama ya da kullanım gelmezse MMS diye bir şeyin gündemimizden tamamen çıkacağını söyleyebiliriz.

Mobil işletmecilerin gelir dağılımına baktığımızda konuşacak enteresan veriler çıkıyor karşımıza: Yüzdesel olarak sesten en az kazanan Turkcell, en fazla kazanan ise Vodafone. Ancak o kadar kapsama alanı ve data hızı reklamlarına rağmen Vodafone gelirlerinin en düşük kısmını datadan kazanan şirket. SMS ve ses gelirlerinin giderek eridiği göz önünde bulundurulursa gelirlerinin yüzde 83’ünü bu alandan elde eden Vodafone’un gelecek için daha dikkatli adımlar atması gerek gibi geliyor bana. Avea’nın bu alanda iddialı olmasa, iletişimde buraya ağırlık vermese bile data gelirlerinin toplam gelirlerinin beşte birinden fazla olması ise dikkate değer… Turkcell ise gelirlerinin dörtte birini data ve katma değerli hizmetlerden elde ediyor ki baktığımızda bu rakam Avrupa ve dünya standartları için dahi enteresan…

Abone başına gelirlere, ARPU’ya baktığımızda en yüksek geliri elde eden 22,11 ile Türk Telekom. Onu 21,88 ile Avea, 20.98 ile Vodafone ve 20.97 ile Turkcell izliyor. Bu arada Avea, yarattığı bu farkı ön ödemeli hatlardan sağlıyor. Zira faturalı hatlara geldiğimizde Avea rakiplerinden 4 TL geride ve üçüncü firma olarak dikkat çekiyor.

Gelelim ortalama konuşma (MoU) sürelerine: Bu konuda Avea ve Vodafone arasında korkunç bir savaş yaşanıyor. Aylık bazda baktığımızda genelde Avea önde olsa da aradaki fark kafa kafaya… Turkcell bu dakika konuşturma yarışına çok girmemiş gözüküyor ve neredeyse üçte bir oranında uzak rakiplerinden… Ancak işin ilginç tarafı şu: 372 dakika konuşturan Avea’yı Vodafone 365 dakikayla takip etse de Turkcell’in çok sayıda müşteriyi 255 dakika ortalamayla konuşturması, Türkiye ortalamasını 288 dakikada tutuyor.

Devlet büyükleri bu konuda yakın zamana kadar gerçekten çok ciddi bir biçimde övünüyorlardı ancak ilginç bir biçimde bu övünmeyi bıraktılar. Avrupa’nın birincisiyiz hem de uzak ara, neden övünmesinler demeyin. Aslında doğrusunu yapıyorlar ve bu yüzden takdiri hakkediyorlar: Konuşmada en yakın rakibine 40 dakika, yani yüzde 15 fark atan ülkemiz, ortalama para kazanma tablosunda en yakın rakibin yüzde 20 altında Avrupa’nın sonuncusu gözüküyor. En çok para kazanan Norveçlilerin aylık bazda müşteriden aldığı para bizimkinin 4 katından fazla… Bunu kullanıcılar için iyi bir şey olarak algılayabiliriz. Ama şirketlerin çok az para kazandığı ve bu yüzden zararına çalışıp yatırımları yapamayabileceklerini de hesaba katmak lazım.

Akıllı olmak lazım.