OpenAI, 2015 yılında kâr amacı gütmeyen bir yapıyla kuruldu. Bunun temel nedeni, yapay zeka teknolojisinin hızlı gelişiminin insanlık için potansiyel olarak hem büyük faydalar hem de ciddi riskler barındırmasıydı. Bu bağlamda, kuruluşun misyonu ve kâr amacı gütmemekle ilgili tercihleri şu nedenlere dayanmaktadır:
1. Yapay Zeka Gücünün Eşit Dağıtımı
- OpenAI’nin vizyonu, yapay zekanın yalnızca belirli bir grup şirketin veya bireyin elinde toplanmasını önlemekti. Bu, teknolojinin eşit ve adil bir şekilde insanlığa fayda sağlaması için önemli görülüyordu.
- Kâr amacı güden bir yapı, genellikle ticari çıkarlar doğrultusunda çalışır ve bu durum, yapay zekanın yalnızca güçlü ve zengin şirketlerin kontrolüne girmesine neden olabilir.
2. Güvenlik ve Kontrol
- Yapay zeka, kötüye kullanıldığında ciddi tehditler oluşturabilir (örneğin, otonom silahlar, bilgi manipülasyonu, mahremiyet ihlalleri). OpenAI, bu tür riskleri minimize etmek ve yapay zekanın güvenliğini sağlamak için bağımsız bir şekilde çalışmayı hedefledi.
- Kâr amacı güden yapılar, genellikle piyasa baskıları nedeniyle güvenlikten ödün verebilir. OpenAI, bu baskılardan bağımsız kalmak istiyordu.
3. İnsana Hizmet Eden Bir Misyon
- OpenAI’nin amacı, yapay zeka teknolojisini geliştirmek ve bu teknolojinin “insanlığın tamamı” için faydalı olmasını sağlamaktı. Kâr amacı gütmemek, bu misyonun bir parçasıydı; çünkü odak noktası, yatırımcıların kar elde etmesi yerine, teknolojinin etik ve insancıl bir şekilde geliştirilmesi olmalıydı.
4. Bağımsızlık
- Kâr amacı güden bir şirket, genellikle yatırımcılardan ve hissedarlardan gelen baskılara maruz kalır. OpenAI, bu tür dış baskılardan uzak bir şekilde çalışmak istedi, böylece araştırmalarını ve teknolojik gelişimlerini etik değerler doğrultusunda yönlendirebilirdi.
5. Yapay Zeka Yarışına Karşı Denge
- Yapay zeka geliştirme alanında rekabet, şirketlerin kısa vadeli kazançlar veya üstünlük sağlama adına etik değerlerden ödün vermesine neden olabilirdi. OpenAI, bu rekabet ortamında güvenilir bir denge unsuru olmak ve uzun vadeli düşünme kültürünü teşvik etmek istiyordu.
6. Kamu Yararını Ön Planda Tutma
- Kâr amacı gütmeyen bir yapı, araştırma ve teknolojiyi kamu yararına açık hale getirme eğilimindedir. OpenAI’nin erken dönem hedeflerinden biri, araştırmalarını ve kodlarını açık kaynak olarak paylaşmak ve yapay zeka teknolojisinin demokratikleşmesini sağlamaktı.
Davadan neden döndüler?
Ama sonra davadan döndüler. Neden mi?
OpenAI, 2019’da kâr amacı gütmeyen bir yapıdan “sınırlı kâr amacı güden” (capped-profit) bir şirkete dönüşmesinin temel nedenleri, organizasyonun finansal kaynaklara duyduğu ihtiyaç ve yapay zeka araştırmalarının giderek daha pahalı hale gelmesidir. Bu dönüşümün altında yatan nedenler şu şekilde sıralanabilir:
1. Yapay Zeka Araştırmalarının Maliyetleri
- Yapay zeka araştırma ve geliştirme faaliyetleri, özellikle büyük dil modelleri gibi ileri teknolojilerin eğitilmesi, son derece maliyetlidir. Bu tür çalışmalar için:
- Yüksek işlem gücü (örneğin, süper bilgisayarlar ve GPU kümeleri),
- Büyük veri kümeleri ve bunların işlenmesi,
- Alanında uzman araştırmacılar ve mühendisler gereklidir.
- OpenAI’nin GPT modellerinin eğitimi gibi projeler milyonlarca dolarlık kaynak gerektirir. Kâr amacı gütmeyen bir yapıda bu kaynakları bulmak zorlaştı.
2. Yatırımcı Çekme İhtiyacı
- OpenAI, büyüyen projelerini sürdürebilmek için büyük miktarda finansman sağlamaya ihtiyaç duydu. Ancak kâr amacı gütmeyen bir yapı, genellikle yatırımcıların ilgisini çekmez; çünkü yatırımcılar, yatırımlarından kâr elde etmek ister.
- Kâr amacı güden bir yapıya dönüşmek, yatırımcıları çekmek ve bu projeleri finanse etmek için gerekliydi. Örneğin, Microsoft’un 1 milyar dolarlık yatırımı bu dönüşümden sonra gerçekleşti.
3. Teknolojik Rekabet
- Google, Amazon, Meta gibi büyük teknoloji şirketleri, yapay zeka alanında büyük yatırımlar yapıyordu ve sektördeki rekabet hızla artıyordu.
- OpenAI, bu dev şirketlerle rekabet edebilmek ve teknolojik üstünlüğünü koruyabilmek için daha fazla kaynağa ihtiyaç duydu. Kâr amacı güden bir yapı, bu rekabette ayakta kalmak için stratejik bir adım olarak görüldü.
4. “Sınırlı Kâr Amacı” Modeli
- OpenAI, tamamen kâr amacı güden bir şirkete dönüşmek yerine “sınırlı kâr amacı güden” (capped-profit) bir model benimsedi. Bu model, yatırımcıların yatırımlarından belirli bir limite kadar kâr elde etmelerine izin verirken, organizasyonun esas odağının insanlık için fayda sağlamak olmasını garanti altına almayı hedefliyordu.
- Bu model, hem finansman çekmeyi kolaylaştırmak hem de etik kaygıları bir arada dengelemek için tasarlandı.
5. Geliştirme Sürecinin Hızlandırılması
- Kâr amacı güden yapılar, kaynaklarını daha esnek bir şekilde kullanabilir ve projelerini daha hızlı geliştirebilir. OpenAI, teknolojilerini hızla büyütmek ve daha büyük ölçekli sistemler geliştirmek istiyordu.
6. İnsanlığa Hizmet Misyonunun Devam Ettirilmesi
- OpenAI, bu dönüşümün misyonlarına zarar vermeyeceğini savundu. Yatırımcıların kârı sınırlı olduğundan, organizasyonun uzun vadeli hedeflerinin (insanlık için faydalı yapay zeka geliştirmek) korunacağını iddia etti.
- Ayrıca, elde edilen kârın büyük bir kısmının yeniden araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yatırılacağı belirtildi.
7. Bağışlarla Sürdürülebilirliğin Zorlaşması
- Kâr amacı gütmeyen yapıların finansmanında bağışlar önemli bir rol oynar. Ancak bu bağışlar genellikle yeterli düzeye ulaşmaz ve uzun vadeli büyük projeleri desteklemek için istikrarlı bir kaynak oluşturmaz.
- OpenAI, bağışlara bağımlı kalmaktansa, finansman modellerini genişletmek için bu dönüşümü gerçekleştirdi.
Sınır tutunca ne olacak?
- OpenAI, yatırımcıların yatırımlarından elde edebileceği kârı 100 kat (veya belirli durumlarda daha düşük) ile sınırlandırdı. Amaç, yatırımcıların yeterli bir getiri elde ederek finansmana katkıda bulunmalarını sağlamak, ancak bu süreci tamamen kâr odaklı hale getirmemek. Fazladan elde edilen gelir, araştırma ve geliştirme projelerine yeniden yatırılır veya insanlık yararına faaliyetlerde kullanılacak.
OpenAI’nin misyonu, genel yapay zeka (AGI) teknolojisini geliştirmek ve bunu tüm insanlık için faydalı kılmak. Sınırlı kâr modeli, bu teknolojinin geliştirilmesi için gereken finansmanı sağlarken, organizasyonun temel misyonunun zarar görmemesini hedefliyor.
- Sınırlı kâr modeli, kâr sınırını somutlaştırsa da, “misyonun tamamlanması” konusunda kesin bir rakam veya zaman çizelgesi sunmuyor. Bu durum, eleştirilerin odak noktası. OpenAI, misyonunu dinamik bir süreç olarak tanımlıyor. Dolayısıyla, elde edilecek kâr sınırına ulaşılsa bile, misyon tamamlanmış sayılmayabilir; çünkü teknolojinin güvenli kullanımı gibi sürekli bir sorumluluk alanı var.
Eğer spesifik bir finansal eşik veya tamamlanma hedefi arıyorsanız, OpenAI bunu açıkça tanımlamış değil. Bunun yerine, yapay zekanın genel faydalarını maksimize etme ve risklerini minimize etme yolculuğunun sonsuz bir süreç olduğunu savunuyorlar.
Mevcut sınır 1,8 trilyon dolar!
OpenAI, Microsoft’tan 1 milyar dolarlık bir yatırım aldı. 2024 yılı Ekim ayında, Thrive Capital liderliğinde gerçekleşen yatırım turunda 6,6 milyar dolar yatırım alarak şirketin değerlemesi 157 milyar dolara yükseldi. Bu turda Microsoft, Nvidia, SoftBank, Khosla Ventures, Altimeter Capital, Fidelity ve MGX gibi yatırımcılar yer aldı.
Sonuçta OpenAI, bugüne kadar toplamda yaklaşık 17,9 milyar dolar yatırım almıştır. Bunun 100 katı kar realizasyonu izni demek 1,8 trilyon dolar para kazanma izninin olduğunun göstergesi.
“Ama dinamik kar modeli” burada çok büyük önem arzediyor. Yani birisi gelip 10 milyar dolarlık daha yatırım yaparsa kamuya destek vermek için 1 trilyon dolar daha kazanmasını beklemek şart.
Yani öyle eşeğim ölme.
Onun yerine o kazanacakları trilyonu kamu yararına iş gelişxtbirmeye aktarsa? Yok kapitalizmin bu derece göbeğindeki firma bunu yapamaz.
Yani OpenAI’ın sınırlı kar söylemi tam bir yalan…