Yansıtma Mekanizması Nedir?
Yansıtma, bireyin kendisinde kabul etmekte zorlandığı duygu, düşünce, dürtü veya özellikleri başkasına atfetmesi, yani kendi içsel yaşantılarını sanki karşısındaki kişide varmış gibi algılamasıdır.
Bu mekanizma, kişinin benlik bütünlüğünü korumak ve kendilik imajına zarar verebilecek unsurları dışsallaştırmak amacıyla bilinçdışı olarak devreye girer.
Örnekler
- Kendi öfkesini kabul edemeyen bir kişinin, çevresindeki insanları öfkeli ve saldırgan olarak nitelendirmesi
- Aldatma eğiliminde olan birinin, partnerini sürekli sadakatsizlikle suçlaması
- Kendi yetersizlik duygusunu bastıran bir çalışanın, başkalarını “beceriksiz” olarak tanımlaması
- Kıskanç biri, başkalarının onu kıskandığını iddia edebilir
Psikanalitik Bağlamda Yansıtma
Yansıtma kavramı, kökenini Sigmund Freud’un psikanalitik kuramına dayandırır. Freud’a göre, bireyler içsel çatışmalarla başa çıkmak için çeşitli savunma mekanizmalarına başvurur ve yansıtma da bunlardan biridir.
Freud’un ardından özellikle Melanie Klein, yansıtmanın daha erken gelişim dönemlerinde nasıl işlediğini ve “yansıtmalı özdeşim (projective identification)” ile nasıl karmaşıklaştığını ayrıntılı olarak incelemiştir.
Sağlıklı mı, Patolojik mi?
Yansıtma, belli ölçülerde herkesin zaman zaman kullandığı doğal bir psikolojik savunma olabilir. Ancak;
- Sık ve yoğun şekilde kullanıldığında, kişinin gerçeklikle bağını zayıflatabilir.
- Paranoya, kişilik bozuklukları (özellikle narsistik ve paranoid kişilik) gibi durumlarla ilişkili hale gelebilir.
Yansıtma ve Empati Arasındaki Fark
Yansıtma, kişisel dürtülerin veya duyguların farkında olmadan karşı tarafa yansıtılmasıdır.
Empati ise, başkasının duygularını anlamaya ve onlarla bağ kurmaya çalışmaktır.
Yani:
- Yansıtma, bilinçdışı bir savunma mekanizmasıdır.
- Empati ise bilinçli ve ilişkisel bir beceridir.
Günlük Hayatta Yansıtmayı Nasıl Tanırız?
Bazı cümleler bize ipucu verebilir:
- “Herkes bana düşman gibi davranıyor.”
- “O bana sinirli gibi geldi.”
- “Beni sürekli yargılıyorlar.”
Bu tür ifadelerde, kişinin kendi iç dünyasındaki korku, öfke veya suçluluk gibi duyguları, çevredeki kişilere “yüklemesi” mümkündür.