Tanıdığım Süreyya Ciliv…

SONY DSCSüreyya Ciliv, Türkiye’nin teknoloji tarihinde çok önemli figür. Kendisiyle yollarımız çok farklı zamanlarda farklı şekillerde kesişti. Turkcell’de çalıştığım 3 sene boyunca ona oldukça yakın oldum. Onunla ilgili ufak notları sizlerle TKNLJ formatında paylaşmak istiyorum…

  • Süreyya Ciliv ile ilk tanışmamız onun Microsoft yıllarında oldu. O zamana kadar gelip giden Microsoft genel müdür kadrolarından farklı bir şahsiyetti kesinlikle. Açıkçası diğerlerine göre daha az sıcak gelmişti bana. Çok zor zamanlarında geldi Microsoft’un. Belki büyüme yıllarında olsa daha değişik olurdu.
  • Türk Telekom ile çalışmamın son aylarında Turkcell’e geldi. O zaman için bana fazla asabi ve gazetecilerle iletişimde zorlanacakmış gibi geldi. O zaman Türk Telekom CEO’su Paul Doany ile çalışıyordum ve onun iletişim gücü gerçekten çok yüksekti. Ciliv’e karşı bunu kullanmayı önermiştim. Muhtemelen ilk Turkcell ayları zorlu olmuştu.
  • Turkcell’e onun çalışmaları biraz oturunca geçtim. Kurumsal İletişim bölümünde olduğum için şirkette çalışan birçok insandan daha yakın oldum. Açıkçası güleryüzlü ve sıcak yaklaşımı beni çok şaşırttı.
  • Yanında çalışanları dinleyen bir adam izlenimi uyandırdı bende. Gerçekten de bir toplantıdaysanız ve kenarda oturuyorsanız eğer ikna olmamışsa ya da kafasına tam oturtamamışsa en kıyıda köşede oturanlara bile ısrarla sorardı ne düşünüyorsun diye… Dinler gözükmez dinler, eğer konuşan saçmalarsa üstüne gider onu zorlardı.
  • Her sabah spor yapmasının, hatta yüzmesinin hasasıydım onun. Ben ona göre genç bir adam olarak onun yaptığı sporun yanından bile geçemezdim ve kıl olurdum. Ama şirkette onun gibi spor yapan çok az adam vardı. Şirketin basket takımıyla vurdulu kırdılı basket maçları yapardı ve öyle şakasına değil hırsla oynardı.
  • Hazırlıksız olunca çok gerilirdi. O yüzden onu hazırlamamız için itip kakardı bizi. Her basın toplantısından önce, zaten gazeteci geçmişi olan biz çalışanlarıyla küçük bir basın toplantısı yapardı. Bildiğiniz, ter gömleğinin yakasından çıkıncaya kadar soru sorar cevap alırdık ondan. Söylediğimiz şeyleri toplantıda mutlaka kullanırdı. Hatta bir keresinde onunla yaptığımız çalışmanın sonuna doğru maç muhabbeti yaptık. Onu aynen alıp toplantıda kullanması bizi çok şaşırtmıştı.
  • Birlikte konuşacağımız gazeteciler konusunda çok soru sorar onları yakından tanımak için gerçekten çaba sarfederdi. Onunla tanışan gazeteciler bilirler, çoğuna ismiyle hitabetti ve onları takip ettiğini onlara bir şekilde hissettirdirdi.
  • Onunla çok ciddi lansmanlar yaptım: 3G geldiğinde neredeyse sabaha kadar onunla beraberdim. Biz “nolur artık yatalım” modundayken o haydi bir de teknik merkeze gidelim orada şunu yapalım bununla konuşalım diye bizi kasardı. Sabahın köründe ilk görüntülü resmi görüşmeyi yaptığı zamanki yüz ifadesi gerçekten unutulmaz.
  • Çocuk sevgisi bambaşkaydı onun. Etkinliklerde çocuklarla bir araya geldiğinde söküp almak gerçekten zor oluyordu.
  • Haksızlıklardan nefret ediyordu. Şirket özel bilgisi olan şeyleri burada verecek değilim. Ama bir haksızlık yaşadığında önce hayal kırıklığına uğruyor bunu belli ediyor, ardından önce üzülüyor en sonunda sinirleniyordu.
  • Onu sinirli görmek istemezsiniz. Onu kimse sinirli görmemeli. Tanıdığım tüm CEOların sinirinden çok korktum. Onun gibi ender sinirlenen insanları kimse sinirlendirmemeli. Sinirlendiriyorsa da orada olmamalı.
  • Ürünlere şahsı olarak çok meraklı biriydi. Yeni bir telefon gördüyse üstüne atlardı. Kurcalar öğrenirdi mutlaka nesi var nesi yoksa…
  • Zor bir öğrenim hayatı geçirmiş. Anladığım kadarıyla tırnaklarıyla kazıyarak bir takım yerlere gelmiş. Belki en büyük sorunu herkesin bunu yapabilecek güçte ve yetenekte olduğunu düşünmesiydi. Birilerinin az çalışması veya zeka pırıltılarını ortaya koyamamasının onu hayal kırıklığına uğrattığını birkaç kez kendi gözlerimle gördüm.
  • Bazıları onun yurtdışında yaşadığı şeyleri sık sık dile getirmesini biraz müstehzi bir ifadeyle dinlese de aslında orada yaşadığı şeyleri, zorlu bir hayatı başarı öyküsü olarak vermek istediğinden anlatırdı. Övünmek gibi bir derdi yoktu. Onun gibi CV’si olan biri hayatının hangi parçasıyla övünsün ki?
  • Turkcell’in sigara içme alanında beni kolumdan yakaladığı bir gün beni çekip kahvaltı masasına oturttu hemen oracıkta. Sosyal medyanın Türkiye’ye geldiği ilk yıllardı. “Bunu nasıl yapacağız” dedi ve üstüme şirketin sosyal medyayla ilgilenen tüm ahalisini saldı. (Kahvaltı parasını verirdi bize ödetmezdi)
  • Onu mutlu görmek için önüne başarı öyküsü koymanız gerekiyor. Örneğin basın toplantılarının ardından haber çıktılarını gerçek gazetelerle birlikte önüne koyduğumuzda yeni oyuncak alan çocuk gibi mutlu olurdu. Son satırına kadar okur her birimize sarılır teşekkür ederdi.

Benim tanıdığım Ciliv böyle bir adamdı. Son iki yılda hakkında çıkan oraya gidiyor buraya geliyor dedikodularını üst üste dizsek muhtemelen Mars’a gideriz. Çalışmak için güzel bir insandı.

Evinde oturup televizyon seyredebilecek biri değil. Kimse beni buna inandıramaz.