Türkiye’de üretmek gerekmez

saralTürk halkının teknolojiye olan sevgisi birçok dünya elektronik devinin Türkiye’ye satış için ürünlerini getirmesine neden oldu. Bu arada Türkiye’de birçok firma da dünya devleriyle kendi bilgi birikimleri ve ürettikleri cihazlarla yarışmaya başladı. Türkiye’den çıkıp dünyaya satışa başlayan markalardan biri Reeder.

Reeder Türkiye’de, Türk mühendis ve pazarlama bilgi birikimiyle yaratılmış bir marka. Hesaplı ama yüksek performanslı ürünlerle özellikle tablet ve orta büyüklükteki ekranlara sahip “kendi” pazarını ve kitlesini yaratan bu ürün, ciddi bir biçimde dünya devlerinin önüne geçti.

Reeder’ın yaratıcısı Selekt Bilgisayar’ın kurucu ortağı Uygar Saral, Türkiye’de teknolojik bir marka yaratmak için ne gibi yollardan geçilmesi gerektiğini anlattı. Saral 40 yaşın altında genç bir girişimci. Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Bölümü’nde okurken Doğubank’a gidip orada bilgisayar parçalarından kendi cihazını üreten nesile ait hissediyor kendini. Üniversitenin ardından Hollanda’da okudu, ardından İsveç’te Uluslararası Strateji ve Kültür üzerine master yaptı. İş hayatına Philips ve Saab gibi dünya devlerinde önemli pozisyonlarda devam ettikten sonra Türkiye’ye döndü.

Saral’a Türkiye’nin gündemdeki en önemli tartışması olan teknolojinin Türkiye’deki fabrikalarda üretilmesini sorduğumuzda çok farklı bir görüşle karşımıza çıktı: “Bugün dünyanın en önemli firmaları Çin’de üretim yapıyor. Teknoloji üreten bir firmayı Türkiye’ye getirip kurmak gerçekten de çok zor bir şey değil. Bunun için sanıldığı gibi çok yüksek yatırımlar da gerekmiyor. Birkaç milyon dolara istediğiniz üretimi yapacak üretim bantları kurabilirsiniz. Ama soru şu: Buna gerek var mı… Bugün ABD’de bile hiçbir firma, ABD sınırları içinde donanım üretmek için yatırım yapmıyor.”

Saral bir ürünün doğru ürün sayılması için en önemli etmeni satılması ve insanların satın almak için o ürünün peşinden koşması olarak gösteriyor. Ürünü satın almak isteyenlerin tüm dünyada bulunması ise ürünü uluslararası bir marka haline dönüştürüyor. Ürünü Türkiye’de üretilmesinin satışa etkisi olduğuna da inanmıyor.

Saral yıllarca aile mesleklerinden biri olan tekstil alanında çalıştığını ve burada elde ettiği üretim bilgi birikiminin gelişimini çok etkilediğini söylüyor: “Tekstille teknoloji üretimini karşılaştırdığınız zaman sanılanın aksine tekstilin üretiminin çok daha zor olduğunu söyleyebiliriz. Zorlandığınız noktalar tekstilde çok daha fazla. Biz tekstilde Prada gibi dünya devleriyle çalıştık ve dünya devleriyle çalışmak, onlara ürün beğendirmek konularında ciddi bir bilgi birikimimiz var.”

Türkiye’nin son yıllarda tüm dünyanın talep ettiği en önemli ürününün dizi filmler olduğunu dile getiren Saral, üretim ve pazarlama konusunda yepyeni bir düzleme gelindiğini söylüyor: “Eskiden tarım toplumu vardı. Sonra saray için üreten bir toplum çıktı. Bunu 1900’lerin başında mavi yakalılar ardından beyaz yakalılar takip etti. Bugün platformlar para kazandırıyor. Biz de bu açığı görerek hareket ettik. Aslında Reeder bir teknolojik bir cihaz değil, bir bilgi platformudur.”

Uygar Saral, Türk insanının bu saatten sonra Qualcomm gibi donanım mühendislik firması yaratmasının mevcut kaynaklar ve üretimin harcı alem gittiği bir ortamda zor olduğunu, böyle bir birikimimizin bulunmadığını söylüyor. Ama Türk insanının iki önemli gücünün hiç de yadsınmaması gerektiğini dile getiriyor: “Türk insanı olarak iki önemli gücümüzün ilki iletişim kabiliyetimiz. Her medeniyetten birini bulun, Türklerden ala adam bağlayacak birini bulamazsınız. İkinci olarak da satış ve pazarlama gücümüzü hiç hafife almayın. İpekyolu yüzlerce yıl bizim topraklarımızdan geçmiş. Bu konuda gerçekten çok iyiyiz.”

Saral dünyada ürünün Çin’de yazılımın Hindistan’da en iyi ve ucuz biçimde üretildiğini, firmasının da bu bölgelerde üretim yaptırtma konusunda dünyanın önde gelen firmalarıyla boy ölçüşecek özelliklere sahip olduğunu dile getirdi. Hedef olarak bu özellikleri kullanarak global dünyanın önemli bir markası haline gelmek olarak koyan Saral, dünyadaki fonların şirketine gelerek tüm dünyaya taşımasının sürpriz olmaması gerektiğini dile getiriyor.