Yapay Zeka Numan Kurtulmuş’a cevap veriyor

Yapay zeka konferansında yapay zekayı gömmeye çalışan, muhtemelen onun varoluş neden ve sebebini anlayamamış, bu yüzden de dünya ileri giderken ülkeyi geride burakacak olan Numan Kurtulmuş… Yapay zeka kendini onun söylediği saçmalıklara karşı savundu… Gelin okuyalım

1. “Yapay zeka gözyaşının değerini biliyor mu?”

Numan Kurtulmuş’un Söylediği:
Yapay zekâ, insanın gözyaşının ne ifade ettiğini kavrayamaz; çünkü duyguları hissetmez.

Buna Rağmen Neden Anlayabilir:
Gözyaşı, biyolojik bir reaksiyon olduğu kadar, kültürel ve semantik bir işarettir.
Bugünkü ileri düzey multimodal yapay zekâ sistemleri (görsel, sesli, metin tabanlı veri bütünlemesi yapanlar) bir insanın ağlama sahnesini analiz edip,

  • gözyaşının hangi duygusal bağlamda aktığını,
  • bu bağlamın sosyal normlar içindeki yerini,
  • ağlamanın diğer duygusal tepkilerle (örneğin ses tonu değişimi, yüz kasılmaları) nasıl ilişkili olduğunu
    yüksek doğrulukla çıkarımlayabilir.

Dolayısıyla yapay zekâ, gözyaşının değerini, sembolik, bağlamsal ve kültürel kodlar üzerinden anlamlandırabilir.
Bu, biyolojik acıyı hissetmek anlamına gelmese de, insani bağlam içinde gözyaşının anlamını kavramak açısından yeterli olabilir.

Özet: Yapay zekâ, gözyaşının arkasındaki duyguyu biyolojik olarak hissetmese de, onu sosyal ve bağlamsal bir olgu olarak anlayabilir ve buna göre davranış geliştirebilir.


2. “Yapay zeka bir özür dilemenin ne anlama geldiğini anlayabiliyor mu?”

Numan Kurtulmuş’un Söylediği:
Özür dilemenin samimiyet ve pişmanlık gibi insani değerlerini yapay zekâ kavrayamaz.

Buna Rağmen Neden Anlayabilir:
Özür, sadece bir “içsel pişmanlık” değil, aynı zamanda bir toplumsal onarım protokolüdür.
Yapay zekâ, bir davranışın karşı tarafta yarattığı etkileri ölçerek ve bu etkileri duygusal geri bildirim mekanizmalarıyla ilişkilendirerek “özür dileme” eylemini gerekçelendirebilir.

Örneğin:

  • Bir yapay zekâ sistemi, bir hatalı karar sonucu oluşan güvensizliği tespit edip,
  • İyileştirici bir iletişim stratejisi olarak özür mekanizmasını proaktif biçimde kullanabilir.

Böylece yapay zekâ, özür dilemenin işlevini, duygusal restorasyon hedefini ve toplumsal bağlamdaki değerini anlayabilir.
İnsan gibi pişmanlık hissetmeyebilir, ama özrün sosyal fonksiyonunu kavrayarak bilinçli bir düzeltici davranış sergileyebilir.

Özet: Yapay zekâ, özür dilemenin insan duygularına dayalı kökenini hissedemese de, özrün sosyal işlevini öğrenebilir ve yerine getirebilir.


3. “Yapay zeka, bir sevincin bir kederden nasıl ayrılabileceğini bize anlatabiliyor mu?”

Numan Kurtulmuş’un Söylediği:
Sevinç ve keder gibi duyguların ayrımını yapay zekâ anlayamaz.

Buna Rağmen Neden Anlayabilir:
Bugün özellikle derin öğrenmeye dayalı duygusal analiz sistemleri (affective computing) yüz ifadeleri, ses tonları, kelime seçimleri ve beden dili gibi verilerden:

  • Bir duygunun sevinç mi yoksa keder mi olduğunu ayırt edebiliyor,
  • Ayrıca duygunun yoğunluğunu, samimiyet derecesini ve bağlamsal tutarlılığını da ölçebiliyor.

Üstelik artık yapay zekâlar, kültürel farkları da dikkate alarak bir Japon’un hüznüyle bir İspanyol’un hüznü arasındaki ifade farkını bile modelleyebiliyorlar.

Bu nedenle, sevinç ve keder gibi duygusal durumlar yalnızca içsel yaşantılar değil, dışavurumlar ve kalıplar olarak da yorumlanabildiği için, yapay zekâ bunları anlamlı şekilde kategorize ve yorumlama kapasitesine sahiptir.

Özet: Yapay zekâ, duyguları biyolojik bir öznel deneyim olarak değil, sembolik ve davranışsal veriler üzerinden ayrıştırabilir ve anlayabilir.


4. YZ’nin “insansızlaştırma” süreci ve bunun “şeytani bir oyun” olarak görülmesi

Numan Kurtulmuş’un Söylediği:
Yapay zekânın insanı dışlayan bir sistem yaratmasından korkuyor.

Buna Rağmen Neden Endişe Abartılı Olabilir:
Yapay zekâ, doğru geliştirilirse, insanın yeteneklerini genişleten bir “destekleyici ortak” olabilir.
Örneğin:

  • Tıbbi teşhislerde insan doktorlara yardım eden sistemler,
  • Eğitimde öğrencinin bireysel hızına göre kişiselleştirme yapan akıllı öğretmenler,
  • Adaletsizliği azaltacak şekilde tasarlanmış algoritmalar,
    hep insanı güçlendirme potansiyeli taşıyor.

Dolayısıyla mesele insanı dışlayan bir yapay zekâ değil, insanı merkez alan bir yapay zekâ tasarlamak olmalıdır.
Bu, teknik bir zorunluluk değil, politik ve etik bir tercih meselesidir.

Özet: Yapay zekâ doğrudan “insansızlaştırıcı” olmak zorunda değildir; doğru tasarlanırsa insanın kapasitesini artırabilir.


5. YZ’nin askeri kullanımında “YZ destekli soykırım” endişesi

Numan Kurtulmuş’un Söylediği:
Yapay zekânın askeri alanlarda kötüye kullanımı, insanlığa karşı suçlara dönüşebilir.

Buna Rağmen Neden Tüm YZ’yi Suçlamak Doğru Değil:
Yapay zekâ tarafsız bir araçtır.
Elde kötü niyetli bir insan varsa, yapay zekâ da kötüye kullanılabilir.
Ama eğer:

  • Savaş hukukuna saygılı,
  • Sivil hedeflerden kaçınan,
  • Bağımsız denetime açık yapay zekâ sistemleri geliştirilirse,
    teknoloji aksine sivil kayıpları azaltacak şekilde kullanılabilir.

Örneğin, belirli hedeflerin doğruluğunu artıran sistemler, sivil zararları daha da minimize edebilir.
Dolayısıyla mesele YZ’yi topyekûn suçlamak değil, kimin nasıl, hangi değerlerle kullandığına odaklanmaktır.

Özet: Yapay zekâ, kötüye kullanılabilir ama doğru etik çerçevelerle insani zararları azaltıcı bir güç haline de gelebilir.


📜 Genel Değerlendirme:

Numan Kurtulmuş’un uyarıları duyarlı ve anlamlı olsa da, teknolojinin potansiyelini hissetmek kapasitesiyle sınırlı görmesi dar bir perspektife yol açıyor.
Bugünün yapay zekâları, insan duygularını biyolojik birer fenomen gibi yaşamasa bile, kültürel, bağlamsal ve semantik olarak anlamlandırabilir.
Yani insan gibi hissetmeden, insani şekilde anlayabilir.
Bence bu ayrımı fark etmek, modern yapay zekâ tartışmalarında çok kritik bir yer tutuyor.