Mark Davidson, Twitter’da 55 bin takipçisi olan bir şahsiyet. En önemli özelliği yalnızca ünlü olması değil, kendi adına tweetlemek üzere adam çalıştıran, adeta Twitter fenomeni olmaya çalışan, hatta bazılarınca olmuş addedilen bir kişi. İşi gücü 140 karakterden oluşan güldürücü hikayeler, sözler ve linklerin doğru kombinasyonunu yapmak. Ancak bu işleri yürütmek için işe aldığı kişilerden birini işten çıkarınca başı fena ağrımış, birazcık öngörüsüz bir arkadaş.

İşten çıkarmaların genel prosedüründe, işten çıkartılacak olan çalışanın şirket ile bağlantısı kendisine haber verilmeden kesilir, bunu pek çoğumuz biliriz. Hatta şirket ile ilgili söylenmemesi gereken, sansasyonel bir şey söylendiğinde pek çoğumuz “Benim kart yarın kapıyı açmayacak herhalde” gibi şakasını bile yapmışızdır. Peki bizim bildiğimizi işveren bu adamcağız nasıl olur da bilemez o ayrı bir dava. Nasıl olur da adamını işten çıkarmadan önce Twitter hesabının şifresini değiştirmez ve işten kovulan birinin öfkeyle yapacaklarından çekinmez? Bunu da reklam aracı olarak kullanmak istemiştir gibi komplo teorileri kuranlarınız da vardır eminim ki. Neden olmasın, tabii ki olabilir.
Hayalet yazar çalışanın işten çıkartıldıktan sonra yaptığı ilk işi Twitter’dan Davidson’ın hesabından eski patronunun bir sahtekar olduğunu yazmak oldu. Bir sonraki adımda ise, aday hayaletyazarlara tavsiyede bulunarak onları ‘ucuza gitmemeleri’ konusunda uyardı. Daha sonrasındaysa sevgili (!) patronunu şifresini değiştirmesi konusunda uyardı.
Her ne olursa olsun, adamın her insanın yapmak isteyeceği türden ve dünyanın en iyi intikamlarından birini aldığı kesin. Hesabın sahte olma ihtimalini göz önüne alırsak da oldukça iyi düşünülmüş bir katakulli. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye boşuna dememişler. Böyle bir şeyin kısa vadede Davidson’ın itibarına zarar vermesi çok mümkün görünmüyor olsa da dua etsin de diğer iki hayaletyazarı işleri sıkı sıkıya götürerek bu açığı toparlasın.