Ciddi araştırma: Ne kadar beyinsiz olduğunuz Facebook’tan belli

İyisiyle kötüsüyle Facebook hayatımıza girdi gireli hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı ama hiç bu kadar şaşırtan bir araştırma okumamıştık. Facebook’ta ne kadar çok arkadaşınız varsa, beyninizdeki gri madde o kadar çok oluyormuş. İngiltere’de yapılan bu araştırma sosyal ağların beynin yapısına etkisi olup olmadığını araştırmak üzere yola çıkılan ve oldukça enteresan sonuçlar veren nitelikte.

Yakın zamanda bir üniversitenin haber kaynağına göre 800 milyon kullanıcı sayısına erişen Facebook’u anlamaya yönelik çalışmalar sürerken 125 üniversite öğrencisinde yapılan bu araştırma öğrencilerin beyin hareketleri görüntülenerek online ve gerçek hayattaki arkadaş sayıları ile bağlantı kuruldu.
 
Amigdalanın, beynin hafıza ve duygusal tepkiler ile ilgili olan kısmının, gerçek hayattaki arkadaş sayısı arttıkça büyüdüğü daha önceki bir çalışmada ortaya çıkmıştı. Bu sonuç bu araştırmayla beraber online arkadaşlıklar için geçerli oluyor aslında.
 
Beynin hareket eden objeleri algılama, sosyal ağlardaki gezinme dahil tüm ortamlardaki gezinme halleri ve sosyal belirti ve ipuçlarını algılama fonksiyonlarını üstlenen üç farklı bölgesi büyüdükçe Facebook’taki arkadaş sayılarının da arttığı gözlemlendi.
 
Facebook arkadaşlarının çok oluşu mu beynin bu bölgelerini büyütüyor, yoksa beynin bu bölgeleri büyük olduğu için mi Facebook arkadaş listesi kabarık bu bilinmiyor. Araştırma bu sorular arasında neden-sonuç ilişkisi maalesef ki kuramamış ancak yine de güzel bir başlangıç sayılabilir.
Bu çalışmanın en ilgi çekici ve inanılır kılan yanı ise tamamen beynin hareketlerini ve fiziksel özelliklerini gözlemleyerek edinilen, yani biyolojik bağlantılar kuran sonuçlar veriyor olması. Bu bulgular beynin MRI görüntüleri ile pazarlama stratejileri geliştirmeye yönelik nörolojik araştırmalara Buy-ology kitabında yer veren Martin Lindstrom’a tamamlayıcı bir unsur olacaktır. Sosyal ağlarla ilgili enteresan bilgiler veren bu araştırmanın sosyal ağlar ile insanlar arasındaki ilişkiyi biyolojik ve nörolojik temele oturtuyor olması araştırmayı oldukça inanılır ve sağlam kılıyor.