Bugün hükümet yetkilileri genç girişimciler için yaptıklarını ballandırarak anlatıyor ya, gerçekte onları birer Facebook ve Twitter çıkaracak girişimciler yapacak desteği vermedikleri gün gibi ortada. Bugün kendi işini kurmak için devletin ilgili kurumlarına giden girişimciler, üç kuruş girişim teşviki alabilmek için evrak doldurmaktan kendi işlerine odaklanamıyorlar.
Oysa devletin bu çocukları yaşatmak, onlara yol açmak için yapacağı şey çok basit…
Öncelikle çok net bir gerçeği masaya yatıralım: Türkiye’de kalan bir iş modelinin büyüyüp çok para kazanmasına imkan yok. Eğer gerçek anlamda para kazanan bir iş yaratmak istiyorsak gençleri Türkiye dışında mecralar yaratmaları için teşvik etmeliyiz.
Bunun en kolay yolu devletin etkin bir eğitim vermesinden geçiyor. Ne yazık ki giderek daha çok imam hatipleştirilen, yabancı dil ve matematik gibi temel eğitimleri sakatlanan devlet okullarının bu konuda öğrencilere yardımcı olabildiğini söylemek zor.
İkinci planda uluslararası aktörlerin Türkiye’ye gelmeye teşvik edilmesi gerekiyor. Ancak biz bu konuda da iyi değiliz. İnternete koyduğumuz yasaklar, bize fişlememiz için veri vermeyen şirketlerin yöneticilerine getirmeye çalıştığımız anlamsız hapis cezası tehditleri şirketleri Türkiye’den kaçırıyor.
Üçüncü planda ABD’nin en büyük başarılarından biri olan girişimcilerin bir arada olmasını sağlayacak silikon vadileri kurulamaması durumu var. Biz her üniversitemizi birer teknoloji bölgesi haline dönüştürmeye çalışırken bu bölgelerin içinde dünyanın en pahalı metrekare fiyatına sahip ofislerini yarattık. Bahanemiz de hazır: Nasıl olsa vergi vermiyorsunuz oradan çıkarırsınız…
Bizim şirketlerin yaratılması için teşvik vermemiz lazım. Bu teşviki kuruluş aşamasında vermemiz lazım. Onların başarılarına göre artırmamız lazım. Ucuz finans, ucuz hukuki destek, ucuz çeviri hizmeti sağlamamız lazım. Ama biz yüzlerce sayfalık evrak doldurtup vereceğimiz üç kuruş parayı iki yıl içinde şirketlere sağlamayı marifet sayıyoruz.
Çözümü uzakta aramayın: Kurulduğu günden bu yana hep fiziki savaşların içinde bulunmuş İsrail bile, tüm dünyaya yazılım satıyor, uygulamalar satıyor, toprağında üretmediği donanımı satıyor hatta bizimki gibi bir tarım ülkesine domates tohumu satıyor.
Biz onlara ait olup olmadığına emin olamadığımız meşrubatı kaldırıma dökecek kadar yaklaşabiliyoruz onlara…