Fiber nereye ve kime takılıyor?

Türkiye’de dünyayla aynı anda başlayan ve Türkiye’yi pek çok gelişmiş ülkeyi bile geride bırakarak ön sıralara taşıyan ışık hızında internet hizmeti sunan fiber optik yatırımları ne yazık ki planlandığı hızda ve ölçekte yapılamıyor. Özelikle de özel şirketler ayırdıkları bütçelerin tamamını yatırıma dönüştürebilseler, Türkiye fiber internetle başladığı ve pek çok ülkeye öncülük yaptığı bu dijital dönüşüm sayesinde, spordan sanata hatta ticarete kadar pek çok alanda da gelişmiş ülkelerle yarışır hale gelecektir.

Peki, belki de ilk kez bir konuda hem de en hızlı gelişen ve değişen bir alan olan teknolojide dünyayla aynı zamanlamada başladığımız bu fiber internet yatırımları neden istenen hızda devam edemiyor? Türkiye genelinde hatta Diyarbakır ve Gaziantep de bile fiber internet yatırımları daha hızlı ilerlerken, bütün dünyanın gözü üstünde olan İstanbul’da belli başlı semtler ve yeni yerleşim merkezleri dışında fiber internet hizmeti verilemiyor?

Üstelik hazırda bekleyen ve fiber optik yatırımları için ciddi bütçeler ayıran özel şirketler varken…

Bunun en önemli sebebinin, bu yatırımların hayata geçebilmesi için gerekli izinleri verecek mercilerle yani yerel yönetimlerle görüşmelerin istenen yönde sonuçlanmaması oluğunu görüyoruz.

Kamunun ve yerel yönetimlerin de altyapı konusunda gelişmelere açık ve destek olması, Türkiye’ye yeni altyapılar kazandırmaya hazır özel şirketlere de daha olumlu yaklaşması gerekiyor. Büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri ortak hareket etmeli, ruhsat ve izin konularında bir standart getirilmeli ve izinler tek bir noktadan alınmalı, yurt dışındaki gibi operatörler fiber optik altyapı çalışmaları için teşvik edilmeliyken, Türkiye’de henüz bu konuda çalışmalar tamamlanabilmiş değil.

Şu anda belediyeler bu fiber altyapı çalışmaları için verecekleri izinleri önemli bir gelir kapısı olarak görmeye başladı, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri kendi aralarında çıkar çatışmasına girdiler. Bu duruma engel olmak ve yeknesaklığı sağlamak için Bakanlar Kurulu; yayımlamış olduğu 655 Sayılı Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanlığı’nın Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile sabit ve mobil haberleşme altyapısı veya şebekelerinde kullanılan her türlü kablo ve benzeri gerecin taşınmazlardan geçirilmesiyle ilgili geçiş hakkına ilişkin usul ve esaslar ile bunların taşınmazlardan geçirilmesi için uygulanacak ücret tarifelerini belirleme ve denetleme yetkisini Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanlığı’na verdi, Bakanlık da konu ile ilgili olarak gerekli düzenleme çalışmalarına başladı.

Umarız Bakanlık ülkemizi genişbant alanında en hızlı ülkeler alanına taşımak için Avrupa ülkelerinde olduğu gibi dijital şehirlere geçişte genişbant politikalarını oluşturur ve yeni yatırımcıların önünü açacak düzenlemeleri yapar.

ÖZETLE: Yerel yönetimlerde kendine daha fazla para çıkarmaya çalışan birkaç “cin” yüzünden daha önce de üstüne basarak belirttiğimiz gibi İstanbul gibi büyük metropollerde para vermeye hazır müşteriler yatırım yapmaya hazır şirketlerden hizmet alamıyor. Hala bakır üstünden iletişim kurmaya çalışıp öü yatırım yapıyoruz. Şimdi bakan ve bakanlık devreye girecek, kafalarına kafalarına vuracak, fiberi döşetecek. Bu mu gerekiyordu, bu ülke böyle mi merkeziyetçilikten uzaklaşacaktı? Demek ki öyle olması gerekiyormuş. Ama belediyelere bağlı vatandaşların kendilerini seven ve cin fikirli olanları birbirinden ayırmayı bilmesi gerekiyor.