- Fiberin arazisinden geçmesi gereken belediye ve benzeri devlet kurumları firmaları yolunacak kaz gibi görüyor ve fahiş fiyatlar istiyor.
-
Bir yerde baz istasyonu varsa ikincisinin dikilmesine izin veren devlet bir yerde fiber varsa ikincisinin oradan geçmesine izin vermiyor ve ilk fiber sahibine (çoğunlukla Türk Telekom’a) sorun diyor.
-
Bir kurumun yatırım yapmak için Türk Telekom’dan yani zaten hakim ve en büyük rakibinden izin almaya çalışmasının ne kadar imkansız olduğunu herkes görüyor bu yüzden 8 aydır tek bir çalışma sonlandırılabilmiş değil.
-
Diyelim ki uzlaşma oldu ve şirket fiberlerinin kullanım iznini verdi. Türk Telekom o kadar ciddi rakamlar istiyor ki kira ve bakım ücretlerinin toplamı kendi fiberini çekmek isteyenlere daha ucuza geliyor.
-
Her alanda mükemmel bir regülasyon çalışması gösteren BTK, ne yazık ki belirlenen fiyatların elden geçirilmesinde çok geride kaldı. Şimdiye dek yapılan eleştirileri haklı ya da haksız bulmadı. Fiyat ayarlaması konularında sessizliğine alışık değiliz kurumun…
-
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bu konuyu çözecek her tür kanuni imkana sahip. Ama nedense onlarda da ses yok. Ne belediyelere sesini çıkarabiliyor ne de tıkanıklık noktalarını açacak adımlar atıyor. Twitter’a yaptığı buyurgan tavrın yarısını bile getiremiyor ne Çemişkezek Belediyesi’ne ne de Türk Telekom’a…
-
Şu anda toplam kullanıcı nüfusunun sadece yüzde 15’i fibere kavuşmuş durumda. Bu noktada rekabet ortamı sağlanırsa daha önce düşülen hataları tekrar yaşamamış oluruz. Ama bir şirket toplam kullanıcının yüzde 60-70’ini alıp resmi tekelini kurduktan sonra tren kaçmış olacak. Ondan sonra yine alternatif telekomünikasyon şirketleri büyük şirketlerin abone merkezleri gibi çalışmaya mahkum olacak.
Yarın, hemen bakanlık harekete geçmeli ve kanunla kendine yüklenen görevleri uygulamalı. BTK numara taşıma ve 3G gibi alanlarda verdiği aktif duruşu yeniden sergilemeli.
Türkiye’de artık kimse ADSL’i hak etmiyor.