Sonunda Türk Telekom 6.5 milyar dolara özelleşti. Bu ülke için ilginç bir adımdı. Bir yandan bu para göreli olarak çok azdı. Şirketin cirosu, karlılığı belliydi. Birkaç sene önce bu şirket için önerilen özelleştirme rakamları da belliydi. Ama o aralarda devletin paraya ihtiyacı vardı, bu şirketten gelecek para da o zamanın şartları için gerçekten iyi paraydı. Zaten dünyadan gelip de ben daha çok para veririm diyen olmamıştı. Hem Türk Telekom belki devletçi kimliğinden kurtulup daha modern bir yapıya bürünse, daha etkin çalışsa… Çok güzel olurdu.
O yıllarda bizim çok bağırarak önerdiğimiz gibi bu şirket satılmayıp sadece kullanım hakkı satılsa, bütün alyapı devlete ait olsa, bu altyapının geliştirilmesi devletçe yapılsa, herkes bu altyapıyı kullanıp devlete bunun parasını ayrıca verse muhtemelen şu anda devlet özelleştirmeden aldığı paranın on katını almış ve dünya çapında en az 4-5 telekom şirketimiz olmuştu. Ama yapmadılar. Neyse… Trenler kaçırılmak içindir.
Ve devlet bu arada Türk Telekom’a bir yandan sert girdi bir yandan da 6.5 milyar dolar aldığı şirketi öldürmemeye çalıştı. Verdiği ve vermediği izinler hep tartışıldı. Her aldığı kararı tartıştı, her fırsatta ceza kesti. Fiyat politikaları, kime neyi satıp satamayacağı, bunun altyapısını nereye kadar kime verip veremeyeceği… Kuruluş döneminde telekomun çok yakınlarında bulunmuş biri olarak onların da çok çektiklerini söyleyebilirim.
İşin diğer tarafına da bakalım… Öteki servis sağlayıcılar ne yapıyordu? Örneğin özelleştirme öncesi çıkan izinlerle telefon hizmeti verme kararı alan Superonline genel müdürü, aslında Türk Telekom’un pahalı hizmet verdiğini, kendileri bu işe girince yüzde 70 daha ucuza hizmet vereceğini söyledi gazetelere. Daha ay bitmeden Türk Telekom yüzde 80 ucuzluk yapıp yeni gelenlere alan bırakmayınca ortalık birbirine girdi. Agresif bir dernek kuruldu. Agresif dernek hep kavga etti, hep şikayet etti. Doğru da söylemiş olsalar o kadar bağırarak konuşuyorlardı ki kimse onları dinlemedi. Hatta başındaki başına buyruk bir ibiş, onu eleştirdiğim için beni tehdit etme cüreti bile göstermişti. O derecede akıl yoksunu ve şuursuzdular. O yüzden şu anda ağlasalar da kimse dikkat etmiyor onlara. Kendi küçük dünyalarında bir aşağı bir yukarı oynuyorlar. Türkiye’ye zarar vermek isteyenlerden daha çok zarar verdiler. Bunu bilmeden yaptılar çünkü zaten bir şey bilecek kadar ders çalışmadılar hiçbir zaman…
Muhtemelen onlar bir gerçek mağdurun olabileceği en haksız insanlar konumuna soktular kendilerini… Eğer iletişim hatalarına 1 ila 10 arasında bir puan vermek gerekse, o zamanki servis sağlayıcılarının kurduğu derneğe 3.264 vermek doğru olurdu. Beceremediler ve bugünkü yoklukların müsebbibi de onlar…
Tekrar internete dönecek olursak… o aralarda herkes internet satabilmek çin Türk Telekom’un alt yüklenicisi olmaya çalıştı. Saçmalıktı. Çünkü ne yaparsanız yapın Türk Telekom’un istediği kadar kazanacak, onların istediği kadar iş yapacaktınız… Ama hiç yoktan iyidir diyerek bu yola girdiler ve Türkiye’nin bu alanda yazgısını mühürlediler. İnternet o zaatten sonra birileri çok değişik bir şey yapıncaya kadar Türk Telekom’un, bir başka deyişle o regülatif olarak bizzat ilgilenemediği için TTnet’in kontrolünde olacaktı.
İnternette güzel şeyler olmuyor muydu? Elbette oluyordu. Ülkemiz daha fazla internete giriyordu. İnsanlarımız bu alanı daha iyi benimsemişti. Öğrenciler eskisi gibi değildi ve artık bilinçli bir şekilde bu alanda kendilerini ifade ediyorlardı. Türkiye’nin yur dışı çıkışları artırılmıştı. Artık birkaç yerden dünyaya bağlantı yapılıyordu. Arada bir Akdeniz havzasında yaşanan depremler bizim interneti sıfırlasa da 1990’larla kıyasladığımızda tüm işler neredeyse harika gidiyordu.
İnternet budur işte başka da bir şey olmaz diyenleri neye uğradığını şaşırtacak bir yenilik geldi. Yeniliğe kısaca mobil internet adını verdiler…