Yapay zekayla çevrili olduğumuz yerlerde, benim dünya para verip hemen hepsini teker teker denediğim zamanlarda bu işin geleceğini konuşalım istiyorum. Çünkü gelecekte gidebileceği yerlere bakmıyor kimse… Sadece şu ana bakıyorlar ve gördüklerine şaşırmakla o kadar meşguller ki gelecekte ne olacağını pek de düşünmüyorlar.
Biz birkaç fikir verelim bakalım insanlar o bizim yollardan yürüyecekler mi bize doğru…
Öncelikle bu sistemin mevcut durumda öğrenmesi çok uzun sürüyor. Yani bizimle konuşurken çok bilgili ama o bilgiler hop diye girmiyor beynine. Yaklaşık iki senelik bir eğitimden geçmesi gerekiyor bir sürümden diğerine geçebilmesi için. Bu bir sorun.
Ama bir diğer sorun ki bence çok daha büyük, düşünürken harcadığı güç: Biz ona gidip komiklik olsun diye “söyle bakalım ibibik en büyük takım kim” diye sorduğumuzda o bayağı bir güç harcıyor için için… Yanıyor tutuşuyor işlemciler. Bize “ya ne alaka ben dil şeysiyim oğlum” derken bile yakıyor ortalığı. Bir de bunun gibi soruları on binlerin milyonların sorduğunu düşünün. O taraf çok sıkıntılı. Bambaşka çalışma şekilleri ve modellerinin çıkması lazım.
Tabi bilgi üretmesi zor olunca ne oluyor? Elbette biz son kullanıcılara yansıyor bu. O zorluk için belki de bedavaya gelmesi gereken bilgiler dünya para karşılığında bizi buluyor. Şu anda ortalama bir kullanım için verilen ortalama ücret 20 doların altına pek düşmüyor hiçbir sistemde.
Bunlar kötü tarafları. Şimdi iyi taraflarını konuşalım isterseniz neler yapabileceğimize geçmeden önce:
Kullandığı dil her ne olursa olsun onu çok iyi konuşuyor. Kurduğu cümlelerde en ufak bir dilbilgisi hatası yok. Ama onun bu konuda mükemmel olduğunu nasıl ölçtüm biliyor musunuz: Gazetecilerin gelen basın bültenlerini habere dönüştürme durumu vardır. Eğer üşenir basın basın bültenini aynen koyarsanız Google size diyor ki “ohoo sen her yerdeki yazıların benzerini koyuyorsun sitene… Bundan sonra sana reklam meklam vermiyorum…” Şaka değil gerçekten yapıyor bunu. O yüzden yazıları elden geçirmeniz lazım, neredeyse baştan yazmak için. Ben yapay zekaya dedim ki “abicim bu yazılara takla attır”… Takla attırmak şu demektir: Mesela birisinin yaptığı haberi gireceksiniz, sağını solunu kurcalarsınız başka bir haber gibi gözüksün diye. Yapay zeka bunu yapınca şunu anlıyorsunuz: Bir yazıyı anlayacak kadar zeki, o yazıyı farklı cümle kurgusuyla yazacak kadar yetenekli, oradaki kelimelerin eşanlamlılarını kullanacak kadar çok şey biliyor.
Gelelim anlamasına: Mükemmele yakın bir biçimde, hatta bazen bizim soru sorarken yaptığımız yazım hatalarını görmezden gelecek kadar iyi anlıyor beni. Eğer söylediğim kelimenin 25 tane eş anlamı yoksa ve kontekstler çakışmıyorsa kesinlikle ne dediğimi anlıyor. Anlamasına anlıyor da bunu her dilde yapıyor olması çok acayip. Bir dili dil olarak değil mantık mimarisi olarak çözümlüyor hissiyatı var bende. Çünkü İngilizce sorup Türkçe cevap ver deyince takılmadan yapıyor bunu. O yüzden de çeviriyi mükemmele yakın yapıyor. Eğer yan anlamları olan kültürel öğelerle bezeli bir şey söylemiyorsanız umursamadan mükemmel çeviriyor. Ha kültürel öğeler demişken… Bir cümle verdim içinde “Boktepe” diye bir kavram geçiyor. Bunu İngilizceye çevirirken espriyi anlamış muzaffer bir çevirmen olarak parantezi açmış Boktepe means shitty hill diye açıklama yapmış. Bu var ya inanılmaz bir olay. Burada espriyi anlama var, inisiyatif alma var… Müthiş bu.
Bir diğer güzel tarafını söyleyelim: Sistem tamamen API kullanımı üstüne kurulu. Yani diyelim ki siz bu sistemi kullanacak çok değişik bir yol buldunuz. Sadece yapay zekayı kullanıp katma değer yaratmak istiyorsunuz. Buna 3 lira ödemesini yaparak hemen kullanıyorsunuz, birisine 5 liraya satıyorsunuz.
ChatGPT’ye sordum ilerde seni nerelerde kullanabilirler diye… “Müşteri hizmetleri, sanal asistanlar, dil çevirisi, eğitim ve daha birçok alanda kullanılabilirim” dedi. “Çok küçük düşünüyorsun bebeğim” deyince buna cevaben “Ben bir yapay zeka dil modeliyim ve kendim hakkında düşünme kapasitem yoktur. Siz insanlar tarafından geliştirildim ve programlandım, bu nedenle ne kadar ileri gidebileceğim tamamen sizlerin hayal gücüne ve teknolojik gelişmelere bağlıdır” dedi.
Ezdin beni eşek sıpası diye düşündüm ama alınmasın diye “doğru lan” dedim ona da cevap verdi namussuz: “Ben bir dil modeliyim ve insana özgü olmayan bir varlık olarak, duygularım yok ve söylediklerim tamamen programlandığım algoritmalar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Doğru veya yanlış gibi kavramlar bana uygulanamaz“…
Bu yazıdan sonra gelecekte neler olup bittiğine bakalım beraberce…